Başlıkta okuduğunuz ‘tuhaf kelimeler zinciri’ 1965 senesinde Bob Dylan’ın müziğiyle ilgili kurduğu cümleden alınma.
Tamamını aktarmak gerekirse şöyle bir şey çıkıyor ortaya: ‘Folk müziği işlerin basit olmadığı yegane müzik. İçinde tuhaflık var, insanlar efsaneler ve mitlerle dolu, İncil ve hayaletler... Kaos, kavun, karpuz, saatler, her şey...’
Dylan büyüktür, şahsi kanaatime göre en büyüktür.
1965’te Newport Festivali’nde akustik gitarı bırakıp cayır cayır elektrogitarla sahneye çıktığında alacağı öfkeli tepkiden de emindi, müzik dünyasında bir devri başlattığından da...
*
Dylan’a girersem oradan çıkamam. Bu sebepten bir an önce pergelleri açıp asıl mevzuya gelelim.
Türkiye’de müzikle ilgili, popüler müzikle ilgili bilgi almak isteyen fakat yabancı dil bilmeyenlerin işi zordur.
Var tabii bazı kitaplar, aralarında güzel olanlar da var ama sayıları çok az. Kaynak soran okuyuculara bu alanda büyük boşluk dolduran Roll Dergisi’ni öneririm çoğu zaman. Ama Roll’un misyonu da belli, kaynak kitap muamelesi yapılmaz bu güzel dergiye.
Geçen hafta yeni çıkan kitaplara bakmak amacıyla Simurg’a uğradığımda James Miller’ın ‘Çöpteki Çiçekler. Rock’n Roll’un Yükselişi. 1947-1977’ adlı kitabının çıkmış olduğunu gördüm. Hemen 18 YTL bayılıp aldım.
*
James Miller, şu sıralar New York’ta siyaset bilimi profesörü olarak çalışıyor. Fakat kendisini çok iyi bir müzik yazarı olarak tanıdım ben.
Müzik yazarlığı konusunda yaşayan efsane olan Greil Marcus’un yakın arkadaşıdır. Yeri gelmişken biri de Greil Marcus’un ‘Mystery Train’ini çevirse ya. Bu alanda yazılmış tek kitaptır...
Miller’ın Agora’dan çıkan 400 sayfalık kitabı, müzikle ilgilenen herkesin kütüphanesinde bulunması gereken ziyadesiyle faydalı bir eser.
Rock’n Roll’un doğuşu, dönüşüm noktaları üzerine bir bölümü birinci elden aktarılan hikayeler; rock müziğin ikonlarının öyküleri, bilinen ve bilinmeyen hadiseler anlatıyor James Miller.
Elvis Presley, Jimi Hendrix, Janis Joplin, Jim Morrison’ı anlatıyor mesela. Ama ne güzel anlatıyor.
Kişilerden yola çıkarak dönemin ve müziğin ruhunun haritasını çıkarıyor. Mesela Fender gitarlarıyla ilgili bir bölüm var ki; doyamayıp iki kere okudum.
Gitarla ilgilenenlere enteresan geleceğine eminim. ‘Rock çağının Thomas Edison’ı olan Leo Fender’in bulduğu modellerin, yani ‘Esquire’ın, ‘Broadcaster’ın, ‘Telecaster’ın ve ‘Stratocaster’ın nasıl ortaya çıktığını okumak bile yeterli.
(Bu noktada Frank Zappa’nın gitarla ilgili bir sözünü de aktarmak gerekiyor: Gelin bu konuda gerçekçi olalım, gitar belki de yeryüzünün görebileceği tek ve en zındık cihazdır!’
*
Kitaptan aktarmak istediğim sepetle hikaye var. Ama isteyen zaten alıp okur. Ben sadece Sex Pistols’ın olay yaratan televizyon röportajını sunayım size tadımlık olarak... Yiğit Özgür karikatürü gibi bir şey aslına bakarsanız.
2 Aralık 1976. Queen Grubu BBC’nin çay saatinde yayınlanan sohbet programı Today’e konuk olacaktır. Fakat başka bir programları olduğu ortaya çıkınca plak şirketi EMI, yeni toplulukları Sex Pistols’ı yollar kanala.
Grubun bir konserinden çekilmiş ve Büyük Britanya’yı dehşete düşürecek görüntüler yayınlandıktan sonra programın sunucusu Bill Grundy grup elemanlarına ve arka planda ‘görüntü amacıyla’ duran dört hayranına dönüp ‘Siz ciddi misiniz?’ diye sorar. Ve 1,5 dakika süren ancak tüm Britanya’yı titreten meşhur diyalog başlar...
‘Aa, tabii ‘diye cevap verdi Glen Matlock, alaycı bir dürüstlükle.
‘Demek ciddisiniz?’
‘Hmmmmmm.’
Şaşkın ve nasıl devam edeceğine karar veremediği açıkça anlaşılan sunucu yeniden söze başladı: ‘Beethoven, Mozart, Bach ve Brahms, hepsi öldüler...’
‘Onların hepsi bizim kahramanlarımız’ dedi, alaycı alaycı gülen Lydon.
‘Ama onlar insana coşku veriyordu’ diye darbeye karşılık verdi Grundy.
Lydon zar zor işitilebilir bir sesle mırıldandı: ‘Ne b.k yedikleri onların bileceği halt.’
‘Pardon, ne?’
‘Yok bir şey. Kaba bir söz. Sonraki soru?’
Kaba bir söz... Artık üstüne gidilebilecek bir şey vardı. Sunucu, Lydon’dan daha yüksek sesle konuşmasını istedi, ne demişti? Lydon itaat etti: ‘B.k’
Sunucu, ‘şoke edici bir şey söyletmek üzere’ Steve Jones’a meydan okudu. Jones: ‘Seni pislik o.. çocuğu.’
Grundy: ‘Söyle söyle, bir daha söyle...’
Jones: ‘S.... yavşak’
Grundy: ‘Ne zeki çocukmuşsun sen öyle!’
Jones: ‘Dal... herif!’
Grundy: ‘Eh, bu akşamlık da bu kadar...’
*
Program çok az seyirciyle buluşan bir saatte yayınlanır fakat tabloid gazeteler haberi yaymakta gecikmez: ‘Pislik ve öfke!’, ‘Bu serseriler de kim?’, ‘Ağzı bozuk hanzolar!’, ‘Serseriler!’, ‘Kokuşmuşlar ve bununla övünüyorlar!’
Punk müziğe en büyük faydayı tabloidler sağlamış yani, enteresan değil mi?..
(Çöpteki Çiçekler - Rock’n Roll’un Yükselişi, 1947-1977; James Miller;