Jack, Leo, Bob ve diğerleri

2012’de müzik aleminde neler oldu, nelere takıldın diye soranlara arz ederim: Aklıma gelen ilk isimler, albümler, konserler aşağıdadır

Haberin Devamı

Düzenli aldığım iki müzik dergisinden Mojo, Jack White’ın solo albümü ‘Blunderbuss’ı, Uncut ise Leonard Cohen’in ‘Old Ideas’ını 2012’nin en iyi albümleri listelerinde birinci sıraya yerleştirmiş. İki dergiye de ‘Bingo!’ diye seslenmek isterim!
Jack White her kaydını bulup dinlediğim nadir tiplerden. ‘Blunderbuss’ da 2012’de en çok dinlediğim albümlerden biri oldu.
Hatta iki dakika izniniz olursa yazıya ara verip albümü koyayım ve onun eşliğinde devam edeyim...
Hah, tamamdır, döndüm. Bu plağı ikinci yüzünden başlayarak dinlemeyi seviyorum yani ‘I’m Shakin’ ile devam ediyoruz yazıya...
Leonard Cohen’in ‘Old Ideas’ albümü de pek elimden düşmedi. Özellikle de bu albümdeki ‘Darkness’... 2012 için kendime bir soundtrack hazırlasam A yüzünün ilk şarkısı için en kuvvetli aday olur.
Fakat elbette koca yılı bu iki albümle geçiştirmedim: Bob Dylan’ın ‘Tempest’ı, The XX’in ‘Coexist’i, Damon Albarn’ın ‘Dr. Dee’si, The Black Keys’in ‘El Camino’su, Lana Del Rey’in ‘Born To Die’ı da 2012 modeller arasında ön plana çıktılar.
Bu listeye çok sevdiği şarkılar içeren ama bütününe “Of be, ne şahane albüm yapmış elemanlar, elleri dert görmesin” diyemediğim başka albümleri de ekleyebilirim.
Mesela Bruce Springsteen’in ‘Wrecking Ball’u, mesela Neil Young ve Crazy Horse’un ‘Psychedelic Pill’i, mesela Paul Weller’ın ‘Sonik Kicks’i, Patti Smith’in ‘Banga’sı.

Haberin Devamı

ŞANSLI KONSER YILI

Çok sevdiğim bu sanatçıların yeni albümlerini ‘efsane albümleriyle’ karşılaştırdığım için bir bütün olarak beğenmedim. Yoksa, hepsi de taş gibi albümdür, haklarını yemek haddim değil.
Bir de “Tanıştığımıza çok memnun oldum” diyebileceğim isimler var.
2012’de bir şekilde dinlediğim ve etkilendiğim gruplar ve albümlerini sıralamak gerekirse aklıma ilk gelenler şöyle: ‘Allah-Las’ ve grubun adını taşıyan albümleriyle Tame Impala’nın ‘Lonerism’i...
Başka yeni isimler de tanıdım ve sevdim Hanni el-Khatib, Gabriel Sullivan ve Maim Amor gibi. Ancak çoğunun 2011’de çıkardığı albümleri 2012’de dinlediğim için bu yazıya pek uygun olmayabilir.
Konser mevzuunda da şanslı
bir 2012 geçirdim/geçirdik: Antony & The Johnsons’ın İstanbul Caz Festivali’nde verdiği konser muhteşemdi. Eksen On Fair’de ‘Stranglers’ı dinledim, ruhum ferahladı. Pozitif Günler’de ‘Two Door Cinema Club’ ve ‘Metronomy’nin verdiği konserler çok şahaneydi. Tabii yıllardır beklediğimiz ‘Red Hot Chili Peppers’ın İstanbul konserini de atlamadan geçmeyelim.
Leonard Cohen ve Morissey’i şehir dışında bulunmaktan dolayı kaçırdım, pişmanım. Kendimi sadece “Nasıl olsa daha önce dinlemiştim” züğürt tesellisiyle avutuyorum!
Bu yıl yurtdışında festival organizasyonu yapamadım. Ama Radiohead’i Berlin’de yakalamak yılın zirvesiydi. 2012’nin pişmanlık bakımından zirve noktası ise Jack White’ın Londra konserini kaçırmak oldu. Oysa o kadar yakındım ki; düşündükçe sinir basıyor bünyemi...

Haberin Devamı

PEKİ YA KÖTÜLER

Kötüler bahsinde “Abi zahmet etmeseydin hiç. Hem ileride çoluk çocuk, torun torba ‘Çok kelek
bir albüm yapmışsın’ diye anacaklar” dedirten bazı albümler de dinledim.
Fakat yılbaşı öncesi kalp kırmayalım; sanki kırsak haberleri olacak, o da ayrı mesele.
Müzikle ilgili kitaplar bahsine de bakmak gerekiyor: Yıl boyu okuduğum kitapların, otobiyografilerin vesaire çoğu
önceki yıllarda yayımlanmıştı. 2012 model otobiyografiler arasında en hevesle başladığım Neil Young’ın ‘Waging Heavy Peace (A Hippie Dream)’i oldu.
Ancak Keith Richards’ın ‘Life’ ile çok yüksek bir noktaya taşıdığı çıtaya takıldı. Başladığım hevesle bitirdiğimi söylemek zor ama arada çok eğlendiğim, duygulandığım, bilgilendiğim anlar elbette oldu.

Yazarın Tüm Yazıları