Paylaş
Hürriyet’te “Fahiş zamları KDK’ya şikâyet ettiler” başlığıyla kullanılan haberi okuduğumuzda memleketin her yerinden, her yaş grubundan bıkmış vatandaş portrelerine rastlıyoruz.
Ankara’dan bir vatandaş “Dövizi bahane edip bebek bezine yüzde 50 zam yapmışlar” derken, İzmir’den 10 yaşında bir çocuk “Okul kantinindeki tostlar çok pahalı” diyerek KDK’nın kapısına (bu durumda web sayfasına) dayanmış...
Daha geçen hafta market fiyatının 12 TL olduğunu bildiği biraya dışarıda 30 TL ödemiş biri olarak kendimi de bu listeye eklemek isterdim ama bencillik yapmanın lüzumu yok, konuya biraz daha geniş ölçekte bakmak lazım.
Nereye bakalım? Mesela Türkiye’de çalışan kesimin yüzde 40’ını oluşturan asgari ücretle hayatını devam ettirmeye çalışan yaklaşık 6 milyon kişiye...
Dün asgari ücretlilerin durumuna odaklanan iki haber vardı dikkatimi çeken.
Birinci haber/dosya BBC Türkçe’den Onur Erem’in imzasını taşıyordu ve “Avrupa’nın en düşükleri arasına giren asgari ücretin nasıl eridiğine, önümüzdeki süreçte ne kadar olması gerektiğine” odaklanıyor, cevap arıyordu.
2018 başında 353 Euro’ya denk gelen asgari ücretin aradan geçen süreçte 197 Euro’ya kadar gerilediği vurgulanırken (bugün itibariyle 225 Euro), bir dönem Polonya, Çek Cumhuriyeti veya Macaristan’ın önündeyken bugün geriye düşüldüğünü işaret ediyordu.
Tablolarla, istatistiklerle, uzman görüşleriyle, karşılaştırmalarla zenginleştirilmiş bu haberin “reel”e yansımasını bir başka haber sayesinde netleştirmek mümkün....
“Asgari ücretle nasıl geçinilir?” başlıklı haberiyle Sözcü’den Hande Zeyrek tam olarak bunu yapmış, İzzet Akın’ın durumuna odaklanmış.
İzzet Akın, bir şirkette asgari ücret karşılığında temizlik görevlisi olarak çalışıyor.
Van depreminden sonra eşi ve 3 çocuğuyla İstanbul’a göçmüş.
1709 TL olan maaşı, vergi kesintisinin ardından bu ay 1662 TL olarak hesabına yatmış.
550 TL kira veriyor, 50 TL de aidat.
“Doğalgaz, elektrik, su ve cep telefonuna” toplam 210 TL ödemiş.
Çok düşük gelebilir bu fatura ama evde ütü yapılmıyor, tek ampul yanıyor, komşunun verdiği eski buzdolabı son üç aydır çalışıyor ve çamaşır makinesi haftada yalnızca bir kez kullanılıyor.
Eşine ayda 200 TL ekmek parası veriyor. Evde en çok ekmek tüketiliyor çünkü. Bunun dışında sadece makarna, bulgur ve çorba...
Kuru fasulye artık çok zamlandığı için sofradan kalkmış, eti zaten unutun.
Çocukların okul masraflarını hakkıyla karşılamak mümkün değil, yeni kıyafet zaten alınamıyor, yumurta lüks, bakkala borç yazdırılıyor...
İzzet Akın maaşı yattıktan sonra 6 gün sonra cebinde 116 TL ile kalmış. Çocuk okutacak, işe gidecek, hayatta kalacak...
İzzet Akın’ın KDK’ye başvurup şikâyetini duyurması da mümkün değil pek, internete nasıl bağlanacak?
İzzet Akın böyle yaşıyor, mucize kabilinden.
Allah kolaylık versin...
Paylaş