Paylaş
Travmayı hâlâ iliklerine kadar hisseden ülkenin bugünden yarına normalleşmesini beklemek gerçekçi, mantıklı bir yaklaşım olmaz.
Bu hıyanete soyunanların zerre kadar izi kalmayacak şekilde tasfiye edilmesi, hukuk çerçevesinde en ağır şekilde cezalandırılması şarttır, bir tereddüt yaşamadan desteklenmelidir.
Bu darbe kalkışması sırasında birbirine zıt siyasi görüşlerin ortak tavır göstermesi, demokrasinin yanında saf tutması umut vericidir.
Peki bu tarihi ve büyük kırılmanın sonrasında yarınların Türkiye’si için -yeni bir başlangıç şansı da yakalanmışken- ne yapılırsa, neler yapılırsa iyi olur?
Başbakan Binali Yıldırım’ın dün vurguladığı üzere “Duygusallıktan uzak, hukuk içinde, kararlı” ve elbette akılcı davranırsak iyi olur.
Toplumu farklılıkları üzerinden kutuplara, mahallelere, camialara bölmek üzerine kurgulanmış siyasi hamlecilik yerine darbe karşısında beliren ve tutkalını oluşturan ortak özelliklerine sahip çıkarsak iyi olur.
Vurgulandı, bir daha vurgulamakta fayda var. Görevlere devlet ve millet hizmetine soyunanları seçerken partizanlık dışlanırsa, siyasi bagaj kriteri yerine dürüstlük ve işine bağlılık esas alınırsa iyi olur.
“Öfkeyle kalkan zararla oturur” sözünü kulağımıza küpe edersek, linç kültürüne kapıyı açabilecek ve böylece ülkeyi kaosa, felakete sürükleyebilecek “ortamların” zeminini yol yakınken terk edebilirsek iyi olur.
Demokrasileri sağlamlaştıran, darbelere karşı koruyan tek ilaç yine demokrasidir, daha kaliteli demokrasidir, daha özgürlükçü bir rejimdir; bunu görebilirsek çok iyi olur.
Mehmet Şimşek dün Hürriyet’ten Neşe Karanfil’e şunları söylüyordu:
“Muhalefeti ve iktidarı ile sivil toplum kuruluşlarıyla, iş âlemiyle, bütün siyasi yelpazesiyle toplumun bütün kesimiyle demokrasinin güçlenmesi için biriz, beraberiz. Şimdi önümüze bakmamız lazım. Her şeyden önce toplumsal olarak muhalefet ve iktidar olarak uzlaşma zemini söz konusu. Hep birlikte darbeye karşı durduk. Bu durum toplumsal uzlaşmanın da önünü açıyor. Meclis’teki hava da bu anlamda net... Türkiye büyük bir badireyi atlattı. Şimdi önümüze bakıp demokrasimizi, ekonomimizi nasıl güçlü şekilde inşa ederiz ona bakacağız...”
Dediği gibi olursa, monolog yerine diyalog ortamı yakalanırsa, büyük felaketten sonra kaybetmek üzereyken yeniden kavuşma şansı yakaladığımız demokrasi güçlendirilirse çok ama çok iyi olur.
Yoksa?
Yoksa ne olacak işte, iyi olmaz kötü olur, daha kötü olur hayat...
İyilik için çalışacağımız ümidiyle, bir kez daha geçmiş olsun...
Paylaş