Paylaş
Sarı kırmızılı ekip Sneijder’ın tetiklediği, Bruma’nın hazırladığı pozisyonda Yasin’le öne geçtiğinde henüz 3’üncü dakikanın içindeydik. Hem ligde hem de Avrupa’da etkileyici bir performans sergileyen, derli toplu bir takım olan Osmanlı, yediği golden “zerre kadar” etkilenmediğini kurduğu baskı ve üst üste yakaladığı pozisyonlarla gösterdi. Topun ve oyunun hâkimiyetini Osmanlıspor’a devreden G.Saray ise enerjisini büyük ölçüde zemin ve hava şartlarıyla mücadeleye harcadı bu süreçte.
Kalesinde gol “görmemesi” neredeyse imkânsızdı. Nitekim beklenen gol o dakikaya kadar doğru vuruşları yapamayan Webo’dan geldi.
ÖZGÜVEN ANTRENMANI
- İLK yarıda, 1-1’den önce Galatasaray da skoru geliştirebileceği netlikte pozisyonlar yakaladı ancak Eren Derdiyok’un pek gol atası yoktu. Eren’in belli ki öz güvene ihtiyacı var.
Bu işin uzmanı değilim, bir özgüven geliştirici antrenman yöntemi var mıdır bilemem ama Eren’in kendisini bir an önce toplaması gerekiyor. G.Saray’ın transfer planında bu pozisyonu öncelikle ele almasının şart olduğu zaten aşikâr ya, her neyse...
- İkinci devre yine yapmak istediğini sahaya yansıtamayandan çok, ne yapmak istediği belli olmayan takım görüntüsünü korudu sarı kırmızılı takım.
MANZARA ORTADA
- ZEMİNİN kısıtlayıcı, zorlayıcı olduğu söylenebilir, gerçeklik payı da var muhakkak ama “daha alışkın” Osmanlıspor da buz hokeyi takımı değil neticede; takır takır oynadılar işte...
- Yarışta büyük bir avantaj sağlayabilirdi Galatasaray ancak sahadaki manzara ortada; hücum da edemiyor savunma da yapamıyor. Bu zorlu virajdan, bu berbat oyunla bir puan çıkarabilmesi mucize olurdu misafirin.
Mucize de Semih şeklinde belirdi... Osmanlı çok hak ettiği galibiyet golünü bulduktan hemen sonra, oyuna yedek kulübesinden dahil olan stoper Semih şapkadan tavşan çıkardı ve skoru yeniden dengeledi. Alınan bir puan iyi oyunun değil mucizenin eseridir ve bu mucize daha ne kadar tekrarlanır bilinmez...
Paylaş