Paylaş
Bursa diken üstünde mesela, çok tehlikeli oyunlar sahneleniyor. Fakat aynı gün borsa rekor kırıyor; “Hayat devam ediyor güzel ülkemde, ne şahane, ne müthiş” mi demeliyiz şimdi?
Hiç öyle bir halim yok...
*
Açlık grevlerinde 50’nci gün dolmuş, kapıyı çalan Azrail’in ölüm haberlerini içeren zarfı elimize tutuşturması an meselesi.
“Hemen çözüm bulunsun” diyenler, “Bırak ölsünler” diyenler, “Terör örgütünün talimatı” diyenler, “Devlet şantaja boyun eğmez” diyenler, çalışmayan kosterler, molotof- kokteylleri, kuzu kebap polemikleri, servis edilen eski fotoğraflar arasından her şey normalmiş gibi geçip gitmek mümkün mü?
Şiddetin el yükselteceğini görmemek için sadece bakmamanın yeterli olacağını düşünüyoruz.
Böyle yapıyoruz, sonumuz hayır olsun...
*
“Çift başlı mı, tek başlı mı?” noktasından bir barikat incelemesi yapıyoruz ekran karşısında, kürsülerde ve sokaklarda.
Başbakan “Çift başlılık olmaz” diyor, ertesi gün Cumhurbaşkanı da “Çift başlılık olmaz” diyor ama aynı cümleyi kursalar da mutabık olmadıkları o kadar belli ki.
Meclis Başkanı 2014’ü işaret ederek sistem değişikliği sinyali çakıyor: “Bu sistem devam ederse yarın Cumhurbaşkanı ile Başbakan çatışır...”
Kimin talimatıyla kurulduğunu bildiğimiz barikatın kimin talimatıyla kaldırıldığını düşünüp duruyoruz biz bu “Al demeç, ver demeç” günlerinde.
Cumhurbaşkanı vermemiş talimatı, Başbakan da vermemiş -zaten ‘Polis görevini yapamadı’ dedi-, İçiçleri Bakanı da vermemiş...
Ama İçişleri Bakanı diyor ki “Kendiliğinden kalkmış...”
Demek neymiş, barikat kendiliğinden kalkabilen bir tedbirmiş, bak şu işe...
*
Devrin müteahhidi “Ya nasip, ya orman arazisi” diyerek atına binmiş geziyor reklam kuşaklarında.
“Bu değil, bu da değil, işte bu!” dendiği noktada Maslak ormanlarının bir fetih göndermesiyle beton yığınına dönüşerek yükseldiğini görüyoruz.
İğneada’da dünya mirası kabul edilen Longoz ormanlarının dibinde termik santral yapılması söz konusu.
Eşi benzeri zor bulunur bir hadise Longoz Ormanı, dünyada 3 tane var.
Belediye Başkanı santrala hallenen işadamına yalvarıyor ama bu gök gürültülü sağanak yağış ortamında kim duyar sesini bilemiyorum.
Artvin Borçka’da, cennet parçası Karagöl’ün derinliği 30 metreden 8 metreye düşmüş, göl boğuyoruz göz göre göre.
Karadeniz’de HES’lerden başlayıp sayın işlediğimiz doğa cinayetlerini, bunların hiçbirinin bedelini ödemeyeceğimizi düşünüyoruz.
Bir de milletçe serinkanlılığımızı koruyamamaktan, bunun ne büyük bir handikap olduğundan söz ederiz; palavra işte, gördüğümüz üzere...
*
Gündem gökgürültülü sağanak yağış şeklinde dökülüyor.
Birbirimizi görmüyoruz, duymuyoruz bu yağış altında.
İşimize böyle geliyor, başka açıklaması olamaz...
Paylaş