Huzur dediğin apartman adı olmuş 3 boyutlu Titanik ne James Abi?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Kara haber tez yazılır; Ömür Gedik duyurdu köşesinden: “James Cameron, Titanik’i 3 boyutlu olarak çekecek...”
Bak şimdi! “Son törende eski hanıma ezilince, 11 Oscar aldığı eski filmi yeniden pişirip sunuyor” diyen çıkar mı çıkar? “Adamda sadece iki fikir var. Ya Titanik batacak, ya film 3 boyutlu olacak. İkisini birden yapayım diye düşündü herhalde” diyen çıkar mı çıkar? Ben işin dedikodu kısmında değilim, fakat yıllar önce acılar içinde mecbur kalarak seyrettiğim filmin yeniden gündeme gelmesi, Celine Dion’un “My Heart Will Go On”unun da yeniden gündeme gelmesi demek. Ve ben, Celine Dion’un karşımda 3 boyutlu belirme ihtimali olan herhangi bir filmi, DVD’yi seyretmem, seyredemem. İrkilirim, mümkün değil! Filmin bütünü karşısında da kendimi çaresiz hissediyorum, ama 3 boyutlu Celine Dion beni bitirir arkadaşlar. James, sözüm sana, kendine gel! Üç boyutu, dört boyutu, beş boyutu geç; Titanik’i benim evin salonunda batırsan bile seyrettiremezsin o filmi bana. Git bir insanlık dramı bul, kafana göre yorumla. Hem vicdanını rahatlatırsın, dışarıdan kahraman olarak algılanırsın hem de Oscar filan kazanırsın. Uğraşma Titanik’le, Celine Dion’la artık. Zaten “Vefa’yı geçeli çok oldu, huzur dediğin de eski apartman adı olmuş”, bir de sen karıştırma şimdi Leonardo’nun Kate’e arkadan yaklaşıp “Atayım mı seni kız? Tutayım mı seni kız?” demelerini filan...
Evde kan gövdeyi götürürken
Sır saklamak zorunda kalmayı sevmem, çünkü işimi ciddiye alırım. Hele sahip olduğum sır, geniş halk kitlelerinde huzursuzluk, dalgalanma ve hatta ayaklanma hissi oluşturacaksa, kendi canımı sıkarım ama sırrı paylaşmam. Tıpkı son bir haftadır yaşadığım, bir yandan zevk veren bir yandan da bu sırrı kimseyle paylaşamadığımdan karın ağrısı yapan sır gibi. Karın ağrısının adı “God of War III” Bir oyun. Aslında ilgi alanıma giren türden bir oyun değil. Futbol dışında oynadığım bir oyun yok, kalmadı. PS2 çağımdayken hâlâ oynamayacağımı bilsem de abidik gubidik oyunlar almayı sürdürüyordum. Fakat PS3’le birlikte erdim, olgunluk çağıma geçtim ve konsolle beraber aldığım PES dışında başka oyuna heves etmedim. Zaten oyunlar da sağolsunlar gayet hesaplı! Kurduğum müthiş takımla beraber zaferden zafere ilerleyip duruyorum “kolay level”da. Ancaaak... Geçen hafta, ayın 10’u gibi elime bir zarf ulaştı. İçinden, herhalde daha önce God of War oynamış ve yaşı 18’den büyük, ezici çoğunluğu erkek kitleyi çılgına çevirecek bir disk çıktı: God of War III... (Yeri gelmişken kaçak oynayan küçükleri ben tanımıyorum, görmedim, bilmiyorum, gerekirse diye şimdiden kınama mesajı yolluyorum.)
* * *
Oyun 17 Mart’ta çıkacak. Zaten yüksek olan beklentiyi normalde diğer oyunlara pek yapılmayan şekilde billboard’larla, televizyon reklamlatıyla iyice körüklüyorlar. Elimde GOW III olduğunu bilse, yekten evimi basacak insanlar tanıyorum. Tabii yapılacak en makul şeyin, -belli ki tanıtım çalışmaları kapsamında- bana kadar ulaşan bu oyuna dalmak ve sırrı saklamak olduğuna karar verdim. Buradan sonrası kızılca kıyamet... Sadece PS3 için hazırlanan oyun, bayağı bildiğimiz film gibi (“300” havalarında) başlıyor. Kahramanın, yani bu durumda benim pek müdanam yok. Karşıma çıkanı market reyonunda “Ecinni kıyması... Kuşbaşı ucube...” etiketiyle satışa sunulacak şekilde doğruyorum. Bu oyunlarda feci beceriksiz olduğum için hakkını veremediğim söylenebilir ama hep dediğim gibi; bana ne, sana ne, kime ne? Oyunda ilerlemem kanlı olduğu kadar zorlu da oluyor ama ilerliyorum. Sırada “Heavy Rain” ve “MAG” var. Evde kan gövdeyi götürüyor, dağ tepe ucube tayfasını kovalıyorum ve bu sırrı kimseyle paylaşamıyorum. Daha epeyce yolum var gibi duruyor ama artık 17 Mart geride kaldı, fanatik kitle oyuna kavuştu, sır perdesine gerek kalmadı. O zaman eski komşu çağrılsın, çatışmalar başlasın... Bu pasifist fakir daha fazla kan dökmek istemiyor, oyun eski komşuya bulaştırılsın... Plan bu ama dayanamıyorum, yine ucube kovalayacağım...