Paylaş
Burada bir hayat kurmasını, çalışmasını sağlayacak belgelerin peşinde bir Batılı titizliğiyle koşturup durduğu günlerde öğrenci evimizde kalıyordu.
Kızcağızın her gün perişan halde eve dönüşünü seyretmek o dönemki ev arkadaşımın en büyük eğlencesi haline gelmişti.
Hayatını uzanarak ve yayılarak kapladığı alandan uzaklaşmadan yaşamaya çalışan arkadaşım kızı görür görmez sorardı: “Today?”
Bu “Bugün?” sorusu, asıl vurgusunu arkadaşımın havada hayali bir ampulü söküp takarmış gibi çevirdiği elden alıyordu elbette!
Direkt olarak gününü bütün detaylarıyla anlatırdı.
Arkadaşım kendi deyişiyle “Bana kadar var abi İngilizcem” seviyesinde hâkim yabancı dile, ama bir şekilde “harfiyyyen” anladığını iddia ediyor.
Kızın öncelikli derdi de anlaşılmak değil, içini dökmek zaten.
Bir akşam yine elinde her gün yamulduğunu gözlemlediğimiz “belge dosyası” ile kan ter içinde geldi.
Arkadaşım giderek ustalaştığı “Today?” repliğine fırsat bulamadan kız haykırdı:
“What is The Muhtar? Who is The Muhtar?”
Belli ki belge işleri muhtara uğramadan ilerlemeyecek noktaya erişmiş ve fakat kızımız muhtarın tam olarak neyi temsil ettiğini, memleketinde neyi karşıladığını tam oturtamamış.
Ev arkadaşım efsanevi cevaplarından biriyle açıklığa kavuşturdu hadiseyi:
“Dı mıhtar?.. Mıhtar iz Şerif yu nov?”
Zirve noktası elbette “Şerif” dedikten sonra elini silahına davranan kovboy gibi beline götürüp “No gan... Ama no dışın-dışın, yu nov?” demesiydi.
Daha sonra muhtarların yetkisiz yetkili pozisyonlarını “silahsız şerif” olarak anmanın çok da yanlış olmadığını düşünüp arkadaşımıza çeviride üstün başarı ödülü olarak bira ısmarlamıştık...
*
Muhtarlara son görev Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verildi.
Açıkça muhbirlik çağrısı yapıldı muhtarlara:
“Muhtarlarımıza, ‘Bir mahallede, hangi evde kim var, kim oturuyor?’ bunu en iyi bilen sizsiniz... Muhtar olarak hangi evde kim olduğunu, kimin ne olduğunu siz gayet iyi biliyorsunuz’ dedim...”
Kafileler halinde gelerek sarayda Erdoğan’ın dertlerini dinleyen ve coşkuyla alkışlayan muhtarların dertleri var mıdır peki?
*
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi birkaç gün önce İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk’e sordu...
Muhtar kendi makamını kendisi yapmak zorunda...
Muhtar elektrik, su, internet vb faturalarını kendisi ödemek zorunda...
Muhtara asgari ücretin altında bir maaş (901 TL) verilmekte ve SGK primlerini de kendileri ödemek zorunda...
Muhtarın belediye meclislerinde vesaire temsil hakkı yok; genel manada da işi çok, görevi çok, yetkisi yok.
Muhtar yargılanırken 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na tabidir ancak özlük hakları bakımından 657’yi hayal bile edemez...
*
Ya işte böyle...
Hayaller Muhtar Bond, gerçekler 901 TL.
Paylaş