Harem-Hokkaido hattı

JAPONYA’da sadece bir kişi için, bir lise öğrencisi için yaşatılan demiryolu hattı haberini hatırlıyor musunuz?

Haberin Devamı

Haber 2016’nın ilk günlerinde yayınlanmıştı. Japonya’da devlet, artık bir lise öğrencisinden başka hiç yolcusu kalmayan Kyu-Shirataki tren istasyonunu öğrenci okulu bitirene kadar çalıştırma kararı vermişti.

Nitekim sözünde durdu, lise öğrencisi eğitimini tamamlayana kadar hattı açık tuttu.

Devletin vatandaşa saygısını, kamu hizmeti bilincini vb harika şekilde özetleyen bu haber, geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki bazı sosyal medya kullanıcıları tarafından yeniden hatırlatılır oldu.

Sebep? Sayıları en azından “binlerce” ile ifade edilecek deniz otobüsü yolcularının yaşadığı şok, karşı karşıya kaldığı vaziyet.

Bir tarafta tek bir kişiye duyulan sorumluluk, bir tarafta 18 milyonluk şehrin sık kullandığı önemli bir şehir içi ulaşım enstrümanını trafik denkleminden çekip almak...

Nasıl bu noktaya gelindi?

Haberin Devamı

“İstanbul denizyolu şehir taşımacılığına ‘sistematik’ olarak ancak 19’uncu yüzyılın ortalarında girebilmişti” diye başlayıp tarihin derinliklerinde kaybolmayalım.

Ama bir dönem geliri Sultan Abdülmecid’in kızlarına “cep harçlığı” olacak şekilde yürütülmüş, sonra becerilememiş, nihayetinde 1913’te idaresi İtalyanlara verilmiş, Cumhuriyet döneminde devletleştirilmiş vesaire...

İDO’ya gelince... O da malum 1987’de iki deniz otobüsü ile yola çıktı, vatandaş tarafından sevildi ve kullanışlı bulundu, büyüdü, ödüllü bir kurum haline geldi ve nihayet 2011’de özelleştirildi.

Özelleştirmede İDO’yu alan TASS (Tepe-Akfen-Souter-Sera) konsorsiyumu, kurumun web sayfasında vizyonunu şöyle duyuruyordu: “Sürekli artan misafir memnuniyeti, misafir ve araç sayısı ile pazarda büyüyerek değerini artıran bir kuruluş olmak...”

Yeni gemiler, yeni hatlar ve yeni ödüller derken önce sefer sayılarında azalmalarla bir süredir işaret fişeği yollayan kriz geldi ve İDO 1 Aralık 2018 itibariyle “iç hat seferlerini” iptal edeceğini duyurdu.

Özelleştirmeden 7 yıl sonra gelen bu karar elbette vatandaşın isyanına yol açtı.

Şirket, Martı Projesi’nin seferlerine vurduğu darbeden “Osman Gazi Köprüsü’nde böyle anlaşmamıştık biz fiyatlamada” serzenişine, haksız rekabetten BDO’ya sağlanan avantajlara uzanan toplam 7 maddelik bir açıklama yaptı.

Haberin Devamı

Artan maliyetler vesaire bir yana, devletle kazanamayacağı rekabet içine girmek halinden dem vuruluyordu açıklamada.

Bu iddialara cevap niteliğinde bir yazı Sabah gazetesinde Dilek Güngör tarafından kaleme alındı.

Gelinen durumun sorumluluğunu/sorumsuzluğunu taşıyacak adresin devletin veya hükümet olmadığını, özel sektörün beceriksizliği olduğunu vurguluyordu yazı özetle.

Özelleştirmeden sonra 1 yıl hariç her yıl zarar eden bir şirkete dönüştükleri için önce ironik bir “Maşallah!” alıyorlar...

Sonra şartnameye göre “Ben oynamıyorum” deme haklarının bulunduğu hatırlatılıyor ve şöyle tamamlanıyor: “Bugünkü hesaba göre, belediyenin İDOya günlük 339 bin TL ceza kesme hakkı var. O yüzden maç daha yeni başlıyor...”

Haberin Devamı

Çiğdem Toker, 3 geminin 2’şer milyon dolardan satışa çıkarıldığını duyuruyor bir yandan da...

Alanı maddi açıdan, satanı yerel seçim öncesinde beliren sıkıcı bir mevzu olarak sıkıntıya sokan bu gelişme (veya gelişememe) nasıl neticelenecek peki?

Sağda solda yazılan yorumlarda, analizlerde rivayet muhtelif fakat kimsenin tam olarak ne olacağını bildiğini sanmıyorum.

Olan kime oldu? O hatları kullanan İstanbullu vatandaşa oldu.

Bu arada yazının girişinde hatırlattığım haber var ya...

Öğrencinin eğitimini tamamlamasının ardından kapatıldı ancak devlet, Japonya’nın en kuzeyindeki o bölgeye (Hokkaido), “mermi” (bullet) trenler, süper hızlı trenlerle hizmet sunmaya başladı...

Haberin Devamı

Harem-Hokkaido hattında durum budur; tüm vatandaşlara iyi yolculuklar dilerim...

Yazarın Tüm Yazıları