Paylaş
Günümüzde bu seriye yeni kitaplar eklemek gerekirse sanırım en popüler başlıklar “Hangi Aşı” ve “Hangi Mesajlaşma Uygulaması” olur...
Eş, dost, akrabanın “aşı” konusundaki tartışmalarında keskin taraflar belirmesine, karşıtların keskinliğine, aşı yanlılarının bölünmüşlüğüne ve kafa karışıklığına bir “güncel siyaset tartışması” muamelesi yaparak mesafe koymaya, direnmeye çalıştım uzun süre.
Uzlaşma yanlısı bir çizgi izlemeye çalıştım, tarafları akla-mantığa davet ettim ve kaosun da nihayetinde kendi çözümüne ulaşacağını düşünerek kendi fikrimle birlikte kabuğuma çekildim.
Rahat bıraktılar mı? Hayır!
“Aşı olacak mısın? Hangi aşı? Pekiii, bilmem kim olacak mı? Olmak istemeyene zorla aşı yapılacak mı? Acıyor mu acaba? Aşı yaptırmayana bundan sonra su yok mu? Hapı çıkacak mı? Aşı olacak mısın? Hangi aşı?..”
Benim gibi uzun süre tekrarlanan sorularla karşılaşınca fenalaşanlardansanız halimi tahmin edebilirsiniz!
Aşı sorularıyla hayatımda boş kalmasını umduğum epeyce bir zaman harcayıp yılmışken bu kez “Hangi mesajlaşma uygulaması?” sorusu da gelince 2021’den de bir hayır görmeyeceğimiz kesinleşmiş oldu...
Eş, dost, akraba gruplarında ve kamuoyunda “Vatsap Sözleşmesi” olarak bilinen, yarattığı şok dalgasıyla gündemi değiştiren hadise karşısında teslim bayrağını hemen çektim.
Bütün gün kalp emojisi türevleriyle deneysel mesaj çalışmaları yapan uzak akrabanın Çakal Carlos triplerine girmesine mi gülersin, “Yürüyün Vatsapoğulları; kavmimiz başka platforma göç edende!” diye dijital ayaklanma başlatanlara mı?..
Aklına fikrine güvendiğim insanların açıklamalarını okumaya ve sorulara cevap bulmaya çalıştım ancak kafam eskisinden daha çok karıştı.
Son vaziyette, “dandik felsefelenme kitaplarının” başlıkları gibi bir noktadan konuştuğumu fark ettim. “Hem her yerde, hem hiçbir platformdayım; ‘an’dayım ama anlayamıyorum” filan diyerek aklı oynamış gibi yapıyorum.
Bir işe yarayacak mı, bilmiyorum...
Dijital ayak izinin ne yaparsak yapalım kaybolmayacağını biliyorum, ‘data’mı kurcalayacak, alacak, tepe tepe kullanmaya niyetlenecekleri engellemenin mümkün olmadığını düşünüyorum.
Daha ne diyeyim, Mahmut mu diyeyim?
POŞETLİ FİRAR ÖNERİSİ
PAZAR günü yakın oturan, aklına fikrine güvendiğim bir arkadaşımın “Bize gelsene ya” teklifine gerekli cevabı “İznim yok” şeklinde, kanun dairesinde verdim...
Arkadaşımın “Eline bir poşet al, polis çevirirse ekmek almaya gidiyorum dersin” şeklindeki önerisine “Şeytanın aklına gelmez, gerçekten sandığımdan daha zekisin sen maşallah yahu!” diye tepki gösterdikten sonra “Prensip olarak poşetle sokağa çıkmadığımı” da ekledim!
“Herkes çıkıyor” derken de “Haydi abicim, haftaya izin alırsam uğrarım” diyerek görüşmeyi noktaladım.
Sonra dün sabah İçişleri Bakanlığı’nın sokağa çıkma ihlalleriyle ilgili düzenli duyurusu geldi.
4-11 Ocak arasında sokağa çıkma yasağı uygulanan dönemlerde toplam 35 bin 544 kişiye işlem yapıldığını belirtiyordu bakanlık duyurusu.
“Düşüş var ama tedbiri elden bırakmamak gerek” dedirtecek türden bir duyuru... Ortalama 40 bin kişi uymuyor genellikle bu uygulamalara haftalık bazda...
7-14 Aralık arasında 39 bin 146, 14-21 Aralık arasında 38 bin 870 kişiye işlem yapılmıştı.
28 Aralık-4 Ocak arasında 51 bin 152 “ihlalci” görmüştük ama yeni yıl sapmasıdır o...
30-40 bin kişi ya mecburiyetten, ya “zevkten” ya da bahanesine güvendiğinden ihlal ediyor yasağı.
Elimde poşetle yakalananlara eklenmeye hiç niyetim yok...
Paylaş