Halk edebiyatı yol olur herkese gider

BAŞBAKAN Erdoğan, muhalefetin WikiLeaks üzerinden bindirmesine, Sivas’taki konuşmasında Âşık Veysel’e yaslanarak cevap verdi: “Aldanma cahilin kuru lafına/ Kültürsüz insanın kulu yalandır/ Hükmetse dünyanın her tarafına/ Arzusu hedefi yolu yalandır.”

Halk edebiyatı eşsiz güzelliktedir.
Her duruma uygun bir türkü, bir deme, bir koşma, bir destan vb. muhakkak vardır.
Dili durudur, mesajı nettir.
* * *
Başbakan Erdoğan tutup Julian Assange’ye “Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil/ Yetmiş iki millet dahi/ Elin yüzün yumaz değil” diye Yunus Emre üzerinden de seslenebilirdi.
Hangi Yunus?
“Peygamber yerine geçen hocalar/ Bu halkın başına zahmet oldu” da demiş olan “Sen sana ne sanırsan/ Ayruğa da onu san/ Dört kitabın manası/Budur eğer var ise” de demiş olan Yunus...
* * *
Ama riskleri vardır bu tür alıntılar yapmanın.
Mesela sırtını Pir Sultan Abdal’a dayayıp, isyan bayrağını açıp “Yürü bre Hızır Paşa/ Senin de çarkın kırılır/ Güvendiğin padişahın/ O da bir gün devrilir” dersin, adın “darbeci”ye çıkar!
Veya dayanışma ruhu için “Köroğlu’m çıkalım dağlar salına/ At sürelim mal yemezin malına/ Başım koydum arkadaşın yoluna/ Başı dost yoluna koyanlardanız” de bakayım “Ahan da gomüniz!” diye yemediğin sopa, cop, gaz kalmaz.
* * *
Tut ki liderine koşulsuz biat etmiş siyasi mobilyasın. Liderin gözünden düştüğünü hissetmiş içleniyorsun.
Dayan o zaman Kayıkçı Kul Mustafa’ya: “Geceler girer düşüme/ Başım ermez yaşıma/ Buyruk değilim başıma/ Bir beyin kuluyum şimdi.
Ben yâre n’ettim n’eyledim/ Aşkın deryasın boyladım/ Yüzümü turâb eyledim/ Geçenin yoluyum şimdi.”
* * *
Mesajı yüzde 42’ye mi yollamak istiyorsun? Celeb Kâtibi senin için yazmadı elbet ama şu dörtlük işine yarayabilir:
“Yadlara sevdiğim sinen açarsın/ Agyârın (yabancıların) elinden bade içersin/ Ahu gözlüm benden neden kaçarsın/ Kaçma maral kaçma avcı değilim.”
* * *
Yolsuzluk yapana, namussuz yola sapana, rüşveti salkım salkım tutana Karacaoğlan’dan gelsin:
“Bu dünyada âdem oğluyum dersin/ Helali haramı durmayıp yersin/ Yeme el malını er geç verirsin / İğneden ipliğe sorulur bir gün.”
Hişt sen, rüşvet yiyen! Sen de masum değilsin, bir ayrıcalığın yok, haberin olsun.
Koltuğunu çok sevene de bir çift küpesi var Karacaoğlan’ın, kulaklara layık: “Nice sultanları tahttan indirdi/ Nicesinin gül benzini soldurdu/ Nicelerin gelmez yola gönderdi/ Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm.”
* * *
Polemikperverler için de zengin bir kaynaktır halk edebiyatı. Özellikle Dertli’yi okumalarını salık vereceğim:
“Ben senin aslından aldım haberi/ Âşıklık bilmezsin densizlenirsin/ Nafile söyleyip usta eş’arı (kafiyeli sözleri)/ Geçip üst yanlara şehbâzlanırsın (caka satarsın).
Yutabilir misin sen bu lokmayı/ Öğretirler sana ders okutmayı/ İncecik eğirip sık dokumayı/ Gider kahvelerde kurnazlanırsın.”
* * *
Polemikperverler için Ruhsati de iyidir bak:
“Sana bir destan söyliyem/ Şaşasın Seyyit Efendi/ İntizar bilmem ki diyem/ Şişesin Seyyit Efendi.
Babanı saymam sayıya/ Seni benzettim ayıya/ Kendi eştiğin kuyuya/ Düşesin Seyyit Efendi.”
* * *
İstanbul’a girişi engellenen, sözü copla ağzına tıkılan, il sınırından dağlara püskürtülen öğrenci kardeşlerime de geçmiş olsun dileğimi Dadaloğlu götürsün:
“Yara yara bir kavgaya girmedik/ Sağa sola kılıçları vurmadık/ At üstünde dövüşerek ölmedik/ Ok değmeden gözlerimiz kör oldu.
Hakkımızda devlet etmiş fermanı/ Ferman padişahın dağlar bizimdir.”
* * *
Madem herkese uygun bir yolu vardır, gider dedik halk edebiyatına, Ruhsati bir de benim için söylesin:
“Çarh bozulmuş dünya ıslah olmuyor/ Ehli fukaranın yüzü gülmüyor/ Ruhsati de dediğini bilmiyor/ Yazı belli değil hat belli değil.”
Yazarın Tüm Yazıları