Gitme Reza, gitme...

Reza Zarrab’ın yurtdışına çıkış yasağı kaldırılmış...
Vatana, millete, yavru vatan KKTC ve tüm dış temsilciliklere hayırlı olsun!

* * *

Haberi alınca önce içime bir acı salındı, hemen ardından panik atak geldi...
“Gitme Rezaaaaa!” diye höykürdüm.
Ve oturup Reza’ya bir mektup yazmaya karar verdim...

* * *

İkiz yalılarına kurban olduğum Reza bey kardeş...
Gitme...
Sen gidersen halimiz nice olur?
Sen ki tek başına cari açığın yüzde 15’ini kapatmış, üstüne de iki ceket bir pantolon dikmiş, bu sırada Ay’a mekikle seyahat edip uçarak geri gelmiş bir insansın.
Ceket, pantolon, Ay’a seyahat kısmını ben ekledim.
Cari açığın yüzde 15’ini kapatırken vergi listelerinde görünmez hale gelen kişi Ay’a da gidebilir herhalde di mi?

* * *

“Duty Free” adlı beygir başta olmak üzere atlarına hayran olduğum Reza Paşa...
Biliyorum kırıldın, üzüldün...
Bir “tape” tutturdular, bir montaj/dublaj/şantaj ve de mangıraj kumpası kurdular, kalbini kırdılar.
Yüzünü dökme küçük Reza...
Bu millet böyledir.
Bak, Soma’da yere düşen vatandaşa “Haydi tut kardeşim şu potini, hoppacık kaldırayım seni” diyen Müşavir Yusuf’a ne iftiralar atıldı.
“Tepikledi” bile dediler, marjinal bunlar Reza’m sen aldırma...

* * *

Gitme, eyyy Türk bayrağı önünde röportaj verirken sakalında dombıra ezgileri gezinen hisli insan Reza...
Sen gidersen takım elbise cepleri...
Sen gidersen çikolata tepsileri...
Sen gidersen ayakkabı kutuları...
Sen gidersen bu sistemin boynu bükük kalır...
Gitme be Reza...
Daha tüyü bitmemiş yetim keseceğidik...