Paylaş
Parkını “fiziksel” olarak kaybetmiş ama pek çok güzellik kazanmış yorgunlardanız.
Üç haftanın ardından bedensel ve ruhsal açıdan hem bitap düşmüş hem de yenilenmiş çapulculardanız.
“Keşke tüm tayfa burada olsaydı” şeklinde bir vicdan azabımız yok değil elbette; ama neticede fırsat yaratarak, tatili öne çekerek, “Aç koylarını ben geldim” diyerek Ege’ye koşanlardanız.
Güç toplayıp döneceğimizi biliyoruz.
Ufuk çizgisine doğru, sadece kırılan dalgaların köpüklerine dikkat ettiğimiz sessizlik anlarında birimiz “Bu daha başlangıç...” dediğinde hemen slogana katılıveriyoruz mesela.
Önümde duran gazeteye karışık hisler beslemekteyim. Kazanamayacağım bir savaş veriyorum “Okusam mı, okumasam mı?” şeklinde.
Elbette okumaya başlıyorum. Artık “algıda seçicilik” mi dersiniz, “Ah yazık be abi!” diye içlenmeyi mi tercih edersiniz bilemem fakat ilk okuduğum spot şu oluyor:
“Bu sosyalist geçinenleri şimdi bir arayın çoğu Bodrum’da yatlarındadırlar...”
Başbakan doğruyu söylüyor. Bodrum’da bir arkadaşımızın teknesindeyiz (ki en iyi tekne arkadaşının teknesidir, malum!) bu cümleyi okurken.
“Adam haklı beyler” diyorum.
Kırılıyor muyuz? Hayır.
Mesela bugün ben de “BaĞzı başbakanları şimdi bir arayın, Urla’da Hacılar Koyu’nda yatlarındadır” diyebilirim ve ben de haklı çıkarım.
Başbakan Erdoğan’ın tatil günlerine bu konuda tecrübeli biri olarak katkıda bulunmak isterim.
İçiniz daraldığında kendinizi tuzlu sulara fırlatırken “Hülooooooğ!” diye bağırınız, iyi geliyor.
Anlam veremediğiniz hadiseler karşısında, Egemen Bağış’ın derin manasına eremesek de “Bir bildiği vardır ya, koca bakan işte” diyerek kabullendiğimiz “Ouokl!” başlıklı “tivitini” yüksek sesle tekrarlayınız.
Sivri mi dadandı? Hemen “Kahrolsun baĞzı sinekler” patlatınız bir kere.
Birkaç kulaç sonra henüz kendini Ege’nin şefkatli kollarına atmamış arkadaşlarınıza “İsyan çok güzel, gelsene”
diye sesleniniz. Uymayabilir tabii, “Kazlıçeşme çok güzel; e geeeel!” de diyebilirsiniz...
“Bi su uzatsana genç” dediğiniz arkadaşınız, şişeyi isabetsiz şekilde fırlatırsa “Suları Melih’e attırmayın” demek yeterli olacaktır.
“N’olacak bu memleketin hali?” muhabbetine zincirleme askerlik anısı/fıkra anlatılan sohbet muamelesi yaparak koşarak uzaklaşın. Ayıp değil valla, tatildesiniz, insan kaç kere yaşıyor?
Gerisi malum, zeytinyağlı ağırlıklı beslenmece, koruyucu sürerek güneşle temas kurmaca, peştamalin püskülüne odaklanarak dakikalarca boş/hoş şeyler düşünmece, Melih ararsa telefonu açmamaca...
Gezicinin tatil rehberi böyle bir şey, iyi tatiller.
Paylaş