Paylaş
Kimsenin henüz duymadığı bir grup bulmak ve ilk kez dinletmekti amacımız. Yeni bir grubu keşfedip arkadaşlara hava atmak...
Hemen herkesin yeni olarak Duran Duran, Depeche Mode, Blondie vesaire dinlediği günlerdeyiz. 1980’lerin başları, tıfılız ve ziyadesiyle uyuz olmak azmindeyiz.
Elbette biz de herkesin dinlediklerinin peşindeyiz ama serinkanlı olarak anılmak için hep bir yeni grup, orijinal elemanlar bulmak peşindeyiz.
Kimsenin henüz duymadığı bir grup bulmak ve ilk kez dinletmek alabileceğimiz en büyük paye. Böyle masum oyunlar peşindeyiz.
O sıralar Topesto’nun en baba esprisi muhabbet ağına yeni düşürdüğümüz arkadaşlara en masum, en saf/salak halini takınarak “Queen diye bir grup keşfettim dün, dinledin mi?” demek.
Queen dinlenmez mi? Bu saflığı bozmak istemeyen iyi yürekli insanların “Aa dinlemiştim” derken “Salak mı bu ya?” diye bakması yetiyor eğlenmemize...
The Smiths, Green On Red, Pixies, R.E.M., Hüsker Dü, Nick Cave’i ilk dinlediğimiz günleri Amerikalıların Kennedy’nin öldürüldüğü gün nerede olduklarını hatırlaması gibi hatırlıyoruz; öyle zamanlar...
AĞIR SİLAHIM
Benim ağır silahım The Undertones’dan Teenage Kicks. Yazlıkta tanıştığım bir Alman arkadaşım sayesinde tanımışım ve kalbimden vurulmuşum; öyle şahane bir grup, öyle şahane bir şarkı.
İkinci bir şarkılarını bilmemekteyim henüz fakat, Alman arkadaşımdan ellerimle hazırladığım bir karışık kaset karşılığında hacıladığım kasette yer alıyor şarkı.
Ve deli gibi dinliyorum. “Teenage Kicks’i sever misin?” sorusuna “Evet” diyen biriyle ömür boyu arkadaş kalabilirim, öyle seviyorum ki; bu his halen geçerliliğini korumakta.
Sonra kapak fotoğrafında Lady Gaga’dan yıllar önce vücudunu çiğ etlerle kaplamış bir hanımefendinin yer aldığı All Wrapped Up adlı best-of’larını bulmam ve The Undertones’u en sevdiğim ve hep seveceğim gruplar listesine eklemem geliyor...
Daha BBC’nin efsane DJ’i John Peel’ı tanımama, bu şarkıya duyduğu büyük aşkı öğrenmeme vakit var. John Peel’ın The Undertones sevgisi hem çok büyük hem de çok mühim.
Parçayı yere göğe koyamıyor. Lafın gelişi değil... Bu güzel insan 2004’te öldükten sonra vasiyeti üzerine mezar taşına şarkının girişindeki sözleri kazınmıştır: “Teenage dreams, so hard to beat...”
35 YIL MI?
“Bayram değil, seyran değil, festival değil” demeyin, lafı festivale bağlamak üzereyim.
Eylül ayında iki güzel festival bekliyor bizi: Rock’n Coke ve Eksen On Fair. İkisinin de kadrosunu beğendim. “Şu olacağına şu olaydı” muhabbetiyle kendimizi yormayalım.
İki festivale de gidecek kadar şanslı olanlar Arctic Monkeys, Jamiroquai, Suede, Prodigy ve daha pek çok sağlam ekibi dünya gözüyle görecek, dinleyecek, azacak; az iş değildir.
Radyo Eksen’in himayesinde 15 Eylül’de Parkorman’da düzenlenecek Eksen On Fair’in esas adamı Paul Weller yan çizince yerine Suede geldi ki ilk albümleri 1990’ların en nadide hatıralarına eşlik eder, sevinçliyiz hepimiz!
The Hives veya Carl Barat’ın DJ seti yüreğimi hoplatmıyor fakat listede The Undertones da var ki; tutmayın beni lütfen!
Biliyorum artık Feargal Sharkey yok vokallerde. Biliyorum 1983’te dağıldıktan sonra belki bir daha hiç toplanmamaları gerekiyordu. Biliyorum Teenage Kicks yayınlanalı 35 yıl olmuş. (Biz geç dinlemiştik ama yuh demek isterim yine de!)
Ama yine de The Undertones’u sahnede görmek ve yıllarca kopup dökülene kadar dinlediğim o kaset ve o şarkı için orada olacağım.
John Peel, ilk dinlediğinde gözlerinin dolduğunu söyler ki; bu sözlerini anarken ben de duygusal bir canlıya dönüştüğümü itiraf ederim.
Dünyanın en güzel şarkılarından birini dinlemek üzere, The Undertones Teenage Kicks’i çalarken görüşmek üzere...
Paylaş