Bütün sezon Anderlecht-Celtic dememişiz, Club Brugge-Celta De Vigo dememişiz; Şampiyonlar Ligi’yle beslemişiz bünyeyi.
Niçin? 26 Mayıs’taki finali seyredip, sezon boyunca pozisyon bile oluşmadan bitmiş 0-0’lık maçların filan acısını gömmek için.
Olay günü, sizlerin Topesto olarak tanıdığı, benim daha farklı şekillerde de hitap ettiğim (Armut, Afacan, Kaptan-ı Derya vb.) arkadaşla aramızda elektronik posta aracılığıyla şöyle bir görüşme gerçekleşti.
İbret vesikasıdır.
Güneşli olmasını umduğum bu cumartesi günü sizin için bir faydası var mıdır? Bilemem...
katkaya wrote: hişşş?
tpst wrote: öksür...
k: porto-monaco... altı kutu bira kuzu gibi yatıyo. cips indirildi. uzatma, penaltı gibi durumlara da yetecek kapasiteye ulaştık.
t: ne yiycez?
k: e, ciiiips.
t: yemek?
k: kuzu çevirelim istersen. maç seyredicez ya, ne yemeği?
t: artiz artiz yemek tarifi vermeyi biliyorsun gazetede ama.
k: köfte-patates... çocukluktan beri değişmeyen tat olsun o zaman.
t: iyi. başka kimler geliyor?
k: davetiye bastırmadım ama iki veya üç kişi daha gelebilir.
t: o en alakasız maçta bile takım tutmaya başlayıp arıza çıkaran eleman gelecek mi?
k: onun modeli öyle; hooligan böceği ısırmış onu. içirmeyince sakin oturuyor merak etme. ona bardakta light bira yükleyeceğiz.
t: ya, saçma ama ben heyecanlıyım.
k: saçma hakikaten. sana n’oluyo?
t: bilemedim. biz kimi tutacağız?
k: doğal olarak hooligan böcüğü kimi tutarsa, diğerini.
t: fener’e hangisi yaramıyordu?
k: adileşme...
t: adileştim di mi?
k: ya bugün bişi daha vardı sanki?
t: yarın 27 mayıs. eskiden bayramdı.
k: çok sağol, bir süre görüşmeyelim. hakikaten fena bir insanmışsın sen.
t: ne bileyim ne vardı bugün?
k: ya, ben şimdi üstüme baktım da, kot üstüne beyaz tişört giymişim. mavi-beyaz, porto’yu tutuyorum ben akşam.
t: bravo kardinal! bu kadar şahsiyetsiz takım tutan birini daha tanımamıştım.
k: maçı kim anlatacak acaba?
t: hastasın, biliyorsun...
k: bülent karpat olsaydı keşke.
t: ağır hastasın.
k: amaaaaaan, aklıma geldi ya, bu gece babylon’da bizim sanlı’nın peter gabriel gecesi var.
t: eeee?
k: ben kesin oraya gitmeliyim.
t: maç?
k: 1 saat takılıp gelirsem, ikinci yarıyı yakalıyorum.
t: satıyorsun yani. bütün gece peter gabriel mi dinlenir be!
k: geçen sene pink floyd gecesinde aynı şeyi söyleyip, sonra dj kabininin önünde tapınan bendim sanki.
t: güzel çalmıştı.
k: yine çalar...
t: ben de gelim, beraber kaçarız ikinci yarıya o zaman.
k: eyvallah...
t: hooligan böcüğü ne olacak?
k: ararım ben...
t: eyvallah birader.
(Neticede Babylon’da tıpkı bir sene önce Pink Floyd gecesinde olduğu gibi gecenin sonuna kadar kalındı. Maçı Porto kazanmış: 3-0...)