ÖNCE bir itiraf! Dünya Kupası sonrası kampa geç katılan futbolcu misali, Galatasaray’ın hazırlık maçlarını seyretmeye biraz geç başladım.
Dün Almanya’da oynanan maçı da İstanbul’da evde seyrettim önceki hazırlık maçları gibi. Takımı sahada bizzat görmeden (Turkcell Süper Lig Artık Başlasın!) ahkam kesmenin manası yok. Yani hızarı çalıştırıp, Gerets ve Erdal Keser ikilisinden girip futbolculara kadar herkesi doğramak için de erken; övgünün dozunu kaçırıp Tigana’yı omuzlara atıp tur atmak için de...
* * *
Geçen sezon (Daha ne kadar oldu ki aslında biteli, dün gibi) 34 haftalık maratonun üstüne bir de 3400 haftaya filan denk düşen 16 dakika yaşadık hepimiz.
Bir de o 16 dakikayı hadiseyi bizzat oraya taşıyan futbolcuları düşünün. Açık konuşayım, "Ben bu şampiyonluğu gördükten sonra aktif sporcu kariyerimi noktalarım, hatta ünlemlerim arkadaş!" diyebilirdim ben.
O fiziksel yorgunluğun üzerine bir de duygusal fırtınaya tutulan Galatasaraylı futbolcuları dün bayağı iyi gördüğümü söylemeye çalışıyorum.
Ben ne bir gazeteci ne de Galatasaraylı olarak takım kadar hazır değilim mesela; açık konuşayım...
* * *
Süper Kupa adıyla, yeni tanıştığımız kupa için yapılan maça gelince... (Dileyen Cumhurbaşkanlığı Kupası’nın hatırasına, bu adla takip edebilir tabii.)
İki takımın da en ciddi hazırlık maçı olarak baktığımızda, Galatasaray da Beşiktaş da fena değildi. Belki sezon başı iyimserliğiyle iki takımda da daha çok olumlu yönler dikkatimi çekti.
Sahada sıkı mücadele, dozunda ve oyuna renk katan bir hırs ve istek vardı. Dikkat çekici performans, iki kaleciden, özellikle de Beşiktaş’ın yeni kalecisinden geldi.
İki takımın genellikle başabaş mücadele ettikleri, bazı dönemlerde bir takımın diğerinden daha görüntü çizdikleri maçı ve kupayı neticede Beşiktaş aldı.
Gazozuna bile oynasa üç büyükler, o maç maçtır, kupa da kupadır. Beşiktaş’ı tebrik etmek gerek.
Son olarak iki takımın da Avrupa’da fırtına olup eseceğini beklemek, dünkü görüntü itibariyle pek mümkün değil. Orta kademe Avrupa takımları bile bu defansları hallaç pamuğu gibi atar. Ama kendi aramızda böyle güzel güzel oynarız...