Endruv’un hikayesi

ÇIKAN KISMIN ÖZETİ

Tefrikalarda olur ya böyle çıkan kısmın özeti diye bir hikaye. Geçen haftadan devam edeceğimiz için küçük bir özet geçelim.

Riko, Topesto ve benim ortak arkadaşımız Mişel, bir gün biz balkonda pineklerken sürpriz bir şekilde çıktı geldi. Mişel'i İstanbul'dan tanıyoruz ama o annesinin memleketi Kanada'da yaşıyor artık. Annesi hala İstanbul da yaşıyor ama.. Aman ne zormuş bu özet verme işi. Neyse, Mişel evlenmiş ve kocası Endruv'u da getirmiş. Ama biz çocuğu harcarız diye yekten karşımıza çıkarmaya korkmuş. Biz adam yiyeyecek değiliz ya, 'Getir bir görelim damadı' dedik...‘


MİŞEL Abla'ya ‘‘Getir bakalım şu Endruv Paşa'yı bir tanıyalım’’ dedik ama kız bizi tanıyor ya, ‘‘Söz verin fena davranmayacağınıza’’ dedi.

‘‘Yahu niye kötü davranalım biz damada. Sadece tanımak istiyoruz. Güreş biliyor mu?’’ dedi Riko.

Mişel, ‘‘Bak işte şimdiden başladınız’’ dedi.

Biz Topesto'yla müdahale ettik: ‘‘Hi iz onli kiding sistır. Biring Endruv hiyır end pliz dont vöri orrayt’’ (Riko öküzlük yaptı takılma sen oraya. Getir elemanı güzelim, amma uzattın mevzuyu. Yemeyeceğiz dedik sana, kasma kendini rahat ol...)

*

Mişel ‘‘Orrayt koçlar’’ dedi ve ertesi gün Endruv'la gelmek üzere mekanı terk etti.

Önemli kararlar öncesinde hep yaptığımız gibi birer sigara yakıp, sigaralar bitene kadar birbirimizle konuşmadık.

Topesto da izmariti küllüğe gömdükten sonra, Riko söz aldı ve ‘‘Benim gözüm tutmadı Endruv'u. Bir kere kıyafeti çok komik’’ dedi.

Topesto, ‘‘Hasta mısın oğlum, çocuğu demin düğün fotoğrafından gördün. Ayrıca sen komik olmayan damat kıyafeti gördün mü hayatında. Damat kıyafeti, evlenen adamın hayatının kalan kısmında yaşayacağı ıstırabın bir simgesi olarak özellikle komik yapılıyor zaten’’ dedi.

Ben bu konuda Topaesto'ya katıldığımı belirttim ve sazı alıp devam ettim: ‘‘Aslan gibi çocuk oğlum. Hem belli ki Mişel seviyor bu Endruv'u, bizim de sevinmemiz gerekiyor sevdiğimiz bir kadın mutlu diye...’’ dedim.

*

Riko, ‘‘Oldu olacak sevgi çemberi oluşturalım anasını satayım... Ben sadece gözümün tutmadığını söyledim. Yanılmam bilirsiniz... Ama gelsin tabii ki evin baş köşesine oturtacağız Aleksandır'ı’’ dedi.

‘‘Aleksandır değil, Endruv. Ayrıca 'Şu herif niye dik dik bakıyor bize' diyerek, sana selam veren öz yeğenini dövmeye kalkıştığını da unutmadık. Yanılmam diye gazoz yapma şimdi’’ dedim.

Riko hakikaten bir seferinde öz yeğenini tanımayıp arıza çıkarmaya kalkışmıştı.

Bizimki hemen savunmaya geçti, ‘‘Saçını kazıtmış zibidi, napalım tanımadıysak’’ dedi...

Netice itibariyle, çocuğa iyi davranma kararı aldık ve Mişel'le Endruv'u beklemeye koyulduk...

Ertesi gün Mişel, Endruv'u da yanına alarak bir Batılı hassasiyetiyle konuştuğumuz saatte çıktı geldi.

Endruv'a balkondaki en faça köşeyi ayırmışız, ‘‘Buyur birader, otur’’ dedik.

Mişel ‘‘Dis iz Riko, dis iz Topesto, dis iz Kanat’’ diye tanıştırdı bizi.

Endruv, Topesto'nun ismine takıldı haliyle. Riko hemen ‘‘Mavi Ay'daki Bayan Topesto bunun halasıydı biliyon mu Endruv?..’’ dedi.

Mişel kaşlarını çatınca, gerçek hikayeyi anlattık. Eğlendi tabii Endruv.

Endruv, akıllı bir çocuk. Salak olsa zaten Mişel Abla beğenmezdi bunu. Bilişim sektöründe bizim anlamadığımız türden bir işi varmış.

Endruv yakışıklı da. Topesto hemen düğün fotoğraflarında Mişel ve Endruv'un aralarında duran güzel kıza getirmek istiyor lafı, o yüzden ‘‘Kardeşin var mı Endruv?’’ diye sordu.

Yokmuş kardeşi Endruv'un. O zaman B Planı'nı devreye soktu bizimki: ‘‘Der iz e görl bitviin yu end Mişel et dı veding. Şi luuks layk yu ekçıli...’’ (Ya bak şimdi birader, yannış anlama ama sizin düğün fotoğraflarında bir kız var; bizim Mişel'le aranızda duruyor. sana çok benzettiydim de, hani olur ya kardeşin filan mı diye düşündüydüm...)

Endruv çaktı köfteyi tabii. Endruv'un çocukluk arkadaşıymış meğersem Lusi. Damat gollük pası kaçırmadı ve ‘‘Lusi çok istedi gelmeyi ama işleri engel oldu. Fakat önümüzdeki yaz İstanbul'a gelirken onu da kesin getireceğiz’’ dedi.

Topesto, Endruv'un arkasına bi tane yapıştırdı ve ‘‘Tuttum lan be damadı’’ dedi.

*

Endruv, ‘‘ayılama rakılama’’ da dahil olmak üzere bütün testleri geçti o gece.

Giderlerken Topesto gözleri nemli şunları söylüyordu: ‘‘Beybi... Ay vant beybi from yu guys. Biring Lusi nekst taym, okey?’’ (Gençler bi çocuk yapın da sevelim biz de. Bu arada Lusi'yi unutma ha. Bekliyoruz...)
Yazarın Tüm Yazıları