Elbette Kuşağı Laila'da ya nerede olacaktı ki?

Kanat ATKAYA
Haberin Devamı

BU Laila meselesi, hele bir de ‘‘Varamadık karayoluyla kapısına, denizden gördük ancak’’ diye yazdıktan sonra bir Brezilya dizisine dönüştü. Hata bende aslında. Kastımız bu olmasa da ‘‘İstemem yan cebime’’ havası yaratmış olduk.

Her neyse, birkaç hafta önce deniz tarafından gördüğümüz ve sadece neon tabelalarını seçebildiğimiz Laila'ya, tarihin gördüğü en delikanlı arkadaşlardan biriyle beraber gittik.

Ben bayramlıklarını giymiş çocuk gibi gitmek gerektiğini savunurken, arkadaş bana ‘‘Olduğun gibi gel de alem 'sıradan insan' görsün’’ dedi.

Lafı dağdan tepeden aşırtmanın manası yok. Laila güzel bir yer. Pasha dönemindeki dağınıklık gitmiş, ortaya bayağı eli yüzü düzgün bir yer çıkmış.

Manasız pahalı

Dünyada bu kadar güzel manzaralı bir eğlence mekanı daha yoktur herhalde.

Servet düşmanlığı filan yapmayacağım ama hakikaten manasızca pahalı bir yer olduğu da doğruymuş. Diyeceksiniz ki ‘‘Alan memnun, satan memnun sana ne?’’ Ne diyeyim yani, o da doğru.

Biz haftaiçinde ve biraz da erken sayılabilecek bir saatte gittik. Ben tabii huzursuzum. Huzursuzluğumun nedeni ortamda kavruk kalmaktan kaynaklanmıyor. Ben istiyorum ki; bir Erdal Acar'ı, bir Selin Toktay'ı veya gündemde olması itibariyle bir Biricik Hanım'ı dünya gözüyle görebileyim.

Erken gittiğimiz için de ‘‘Halk Matinesi'ne geldik, tel maşa saatler bu saatler’’ diye hayıflanıyorum. Huzursuzluk dediğimiz budur.

Bizim vardiyaya reklam ve medya dünyası denk düşüyor. Ne kadar müşteri temsilcisi, ne kadar medya planlamacısı varsa burada.

Tanıdığımdan değil, kılık kıyafetlerinden tahmin ediyorum.

Şimdi teşbihte hata olmaz diye başlayalım da lafa, başımıza iş almayalım. Memlekette 'Elbette Kuşağı' diye adlandırdığımız (Çoğul konuşurken, yakın birkaç arkadaşımızla muhabbetimizden hahsediyoruz) bir kuşak var.

Candan Erçetin'in özellikle kadınlar tarafından çok sevilen bir şarkısı var ya, işte o şarkıdan dolayı böyle bir kuşak uydurduk.

Haşmet Babaoğlu, bu şarkı üzerine Yeni Binyıl'da şahane bir yazı yazmıştı. Ama sanırım sonra kadın cephesinden tehditler aldı filan, işi takip etmedi.

Sanırsın hepsi derviş

Şarkıyla bir alıp veremediğimiz yok, onu bir kenara bırakalım. Ama bu şarkının kadınlar üzerinde yarattığı tuhaf bir durum var. Bizim takılıp kaldığımız nokta bu.

Bu şarkı çalarken bütün kadınlar, hırkasını giymiş derviş gibi oluyor. Bir hoşgörü, bir 'her şeyi aşmışlık', 'görmüşlük geçirmişlik', 'sevgi insanı' durumu geliveriyor üstlerine yani.

Gelsin tabii, hatta gelmekle yetinmesin bu hal, kalıcı da olsun isteriz de, hakikatler bu yönü göstermiyor işte.

Anlatmakta biraz güçlük çektiğimi itiraf edeyim. Ama şöyle bir durum var bu Elbette Kuşağı'nın üstünde... Tatlı bir yorgunluk, bir umursamazlık ve biraz yapıştırma duran bir huzur.

Candan Erçetin'i böyle bir kollektif bilinç oluşturduğu için tebrik ederim, o ayrı. Ama etrafta kendini kırlara çıkmış geniş Akdeniz ailesinin salıncakta sallanan bir bireyi gibi gören onlarca kadın görmek de sinir bozuyor.

İnsanın ‘‘Ne Akdeniz'i ne Ege'si, ne kökü ne sınıfı. Anadolu'ya gelirken tek getirilen şey eğerin altında kurutulan etti’’ diyesi geliyor ama terbiyesizlik olur diye susuluyor.

Velhasılkelam; kafası karışık Türk tekniği ile yazılmış bu yazıdan çıkarılacak sonuç şudur: Laila güzel bir yer ve Elbette Kuşağı elbette orada.

Yazarın Tüm Yazıları