Paylaş
Çocukken bir bölümünü kaçırırsam ertesi gün matematikten sözlüye kaldırılacakmışım gibi sıkıntı basardı içimi.
‘Muppet Show’un yayınlandığı saatlerde ne mahalle maçı, ne ‘gizemli olduğuna inandığımız bahçe’de yapılacak ‘Gizli Yediler’ toplantısı ne de “Haydi oğlum sinemaya gidelim Godzilla’nın başka canavarlara karşı filmi varmış” çağrısı ciddiye alınırdı.
Her program sonrası “İçinde insan var bunların...”, “Bence davulcu gerçek...”, “Fozzie aslında Kermit’ten çok daha komik”, “Sana bişiy diycem, Mana Mana dupduu-du-dubup!” tarzı fikir tartışmaları yapılırdı.
Toplam 120 bölüm çekilmiş Muppet Show.
Ben çok daha uzun sürdüğünü sanırdım. Büyüyünce burun kıvırmadığımız hatıralar rafındaki yerini hep korudu.
Uzun metraj filmlerle gündeme gelmeye çalıştığında ilgi alanlarımız çoktan değişmişti.
Kazık kadar olmuştuk, “Muppet Show seyrediyorum” dersek kızların “Hıı-hı oldu canım” diyeceğinden hem korktuğumuz hem emin olduğumuz yaşlara denk gelen filmleri es geçtik.
Ama ne ‘Davulcu Hayvan’ı (Animal), ne locadaki huysuz ihtiyarları (Statler ve Waldorf) ne de söyledikleri asla anlaşılmayan, tavukların korkulu rüyası aşçıyı (İsveçli Şef) unuttuk.
Youtube sağolsun, Queen’in ‘Bohemian Rhapsody’sinin Muppet Tayfası yorumunu seyretmeyi, paylaşmayı “Ahaha ne harikaydı!” demeyi sürdürdük en azından...
NİYETİMİ BOZDURDU
Yeni film, ‘The Muppets’ın fragmanlarını televizyon haberlerinde görünce aslında hiç niyetim olmamasına rağmen seyretmeye karar verdim.
Film bittiğinde doğru karar vermiş insanların gururu ve mutluluğu içindeydim.
Malum, ‘Muppet Show’u cazip kılan hadiselerden biri de ünlü ‘insan’ konukları.
Peter Sellers, Liza Minelli, Elton John, Rudolf Nureyev, Paul Simon, Debbie Harry, Johnny Cash... Liste epeyce uzun.
Yeni filmde Jack Black, Zach Galifianakis, Emily Blunt, Whoopi Goldberg, Mickey Rooney, Sarah Silverman ve Alan Arkin var, bu liste de daha uzun.
Pek müzikalperver bir tip değilimdir ama iş Muppets olunca göğüs nahiyesinde pamuklaşma, yumuşama hasıl oluyor.
Muppets bu kez bir nevi ‘The Blues Brothers’ çekmiş.
Yıl 2011, The Muppet Theatre metruk bir salon.
Ekip tamamen dağılmış.
Kermit gözden düşmüş bir eski meşhur, özgüvenini kaybetmiş, hatıralarla yaşıyor.
Davulcu Hayvan (Animal), bir öfke kontrol merkezinde davulculuk günlerini, hatta genel manada davul kavramını unutmaya, tedavi olmaya çalışıyor.
Miss Piggy, Paris’te Vogue’un ‘geniş beden’ editörü olarak çalışıyor.
Fuzzie, çakma bir Muppet Show’da çile dolduruyor.
Gonzo ise başarılı bir girişimci; tuvalet sistemleri üzerine uzmanlaşmış...
Terk edilmiş ve sadece yolu kazara düşenler tarafından gezilen Muppet Theatre’ı ‘kötü niyetli’ bir işadamı satın almaya hazırlanıyor.
HİPPİ KADIN GİTARİST
Hain amacı salonu yıkmak ve altındaki zengin petrol yataklarına ulaşmaktır.
Muppets tarihe karışacaktır sonsuza kadar.
Mümkün mü?
‘Dünyanın en büyük Muppet Show hayranı’ olan Walter duruma el koyar.
10 milyon dolar toplanırsa kurtulacaktır Muppet Evi.
Önce küskün Kermit ikna edilir, sonra yola çıkılır: Eski ekibi toplamak gerekmektedir.
Dünyanın en başarılı filmi olmadığının elbette farkındayım.
Bazı sahneler harika, bazıları vasatı tutturmakta bile zorlanıyor.
Ancak ekibi bir arada görmek, eski şarkıları duymak bile hedefi tutturmaya yetiyor.
Film bittiğinde kahramanımın hala Animal ve Fuzzie olduklarını düşündüm.
Bir de Eren Özker’i hatırladım.
Muppet Show’daki rock grubunda bir ‘hippi’ kadın gitarist vardır, Janice.
Onu canlandıran kişi Eren Özker’di.
Eren Hanım’ı 1993’te kaybettik.
Janice sayesinde yaşadığını düşünmek güzel...
Paylaş