Paylaş
Bu haberi görünce “Haydaaa, babadan yeni bir formül daha mı geldi?” diye merakla devamını da okudum ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadım.
Hadise yeni değil, haber yeni değil, 4 yıl önce 1.8 milyon dolar gibi bir fiyata satılan o notlardan yeni haberdar olmuyoruz.
Sanırım geçen hafta Einstein’ın başka notlarının satılmasından hareketle bu eski haber yeniden sosyal medya dolaşımına çıktı ve yeniden popüler oldu...
Neden bahsettiğimi açıklarsam daha iyi olacak sanki...
Albert Einstein, 1922’de Tokyo’yu ziyaret eder, Imperial Otel’de kalır. Otelde bir kuryeye bahşiş olarak elyazısıyla notlar verir ve “Bu notlar ileride çok değerlenecek” der.
Kuryeye değilse de, miras bıraktığı yeğene 1.8 milyon dolar kazandıracak derecede değerlendi o notlar.
“Einstein’ın mutluluk formülü” diye 4 yıl gecikmeyle esen rüzgâra konu olan notta şunlar yazıyordu:
“Başarı peşinde koşmak ve bununla beraber gelen sürekli huzursuzluğa karşın, sakin ve alçakgönüllü bir yaşantı daha fazla mutluluk getirecektir...”
Doğru söze ne denir? Teorine sağlık, izafiyete kurban büyük usta!
Bu 100 yıllık tavsiyeye gösterdiğimiz yoğun ilgi, büyük mutluluk açlığımızdan kaynaklanıyor herhalde.
SON 4 ŞAMPİYON FİNLANDİYA
Birleşmiş Milletler’in 2012’den bu yana hazırladığı ve “Dünya Mutluluk Raporu”nda “gayrisafi yurtiçi hasıla, sosyal destek, ortalama sağlıklı yaşam süresi, vatandaşların kendi hayatlarıyla ilgili karar alabilme özgürlüğü, cömertlik, ülkedeki yolsuzluk düzeyi” gibi kriterlere göre bir puanlama ve sıralama yapılıyor...
Finlandiya, son 4 yıldır şampiyonluğu kimseye bırakmıyor mutluluk sıralamasında. Bizim durumumuz ise parlak değil. Bir zamanlar 79’uncu sıradaydık, son olarak 104’üncü sıraya kadar gerilemiştik...
Halimizi tarif için BM Raporu’na gerek var mı, o ayrı mesele tabii... Hayat şartları, derinleşen yoksulluk, tansiyonu hiç düşmeyen gündem, üstüne salgın hastalık derken mutluluk giderek uzakta kalan bir hayale dönüşüyor...
O zaman sizi bilmem ama benim ruhum hemen edebiyata sığınıyor...
Einstein’ın mutluluk formülünün yeniden ısıtıldığı sırada Salâh Birsel’in “Kediler”ini okuyor olmamın mutlulukla olmasa da tatlı tesadüf zinciriyle bir ilgisi olmalı.
Salâh Bey’in “Kediler”de melodik ve sürprizi bol üslubuyla yer verdiği denemelerden birinin başlığı da “Mutluluk”...
Eski metinlerden, aktarılmış sözlerden dem vurarak başka çağların bilgelik imbiğinden süzülmüş mutluluk tariflerini sıralıyor Salâh Birsel...
SADECE İKİ ŞEY SINIRSIZDIR...
Çinliler, Salâh Bey’e göre “esenlik verip vermeyeceği üzerinde kuşkuya düşeceğimiz” türden 33 mutlu zaman saptamış.
Mesela Çinli filozof Chin Shengtan, mutluluk listesinin başına şunu koymuş: “İnsanların terden yapış yapış olduğu, ağızlarına bir lokma bile sokmak istemedikleri bir günde, birdenbire indiren bir yağmur...”
Japonlar nehirden inen bir gemiyi izleyince veya beyaz ama sırtı siyah bir kediyle karşılaşınca veya “açık alınlı öküzler, hele ki karnı, ayakları ve kuyruğu beyaz benekli olanlar” ile karşılaşınca mutlu olurmuş.
Bir erik ağacı veya kirazlı dalı, Salâh Birsel’in ifadesiyle “fiyangolu saatler” yaşatabilir bize... Eski metinler, doğayı, dünyayı, hayatı yücelterek mutluluğu işaret etmiş...
Peki daha yakın tarihli mutluluk tarifleri?
Bertrand Russell, “Dostlarımın uyduruk kitaplarını okumak zorunda kalmadığım, onların vıdıvıdılarına kulak vermediğim vakit dünyada mutluluk diye bir şeyden bahis açılabilir” demiş.
Bertrand Russell’ı kendi içini dinlediği, dış memleketlere yolculuk ettiği veya bahçıvanıyla çene çaldığı zamanlar mutlu edermiş Birsel’in aktardığına göre...
Mutluluk, formüller derken buraya kadar geldik işte...
Madem Einstein’ın peşine takılıp geldik buraya kadar, yine onun meşhur notlarından biriyle toparlayalım hadiseyi:
“Sadece iki şey sınırsızdır, evren ve insanoğlunun ahmaklığı, ilkinden o kadar da emin değilim...”
Paylaş