BU sütun, yaz dönemi çalışmaları yüzünden bir süredir babasını tanımayacak hale geldi farkındaysanız.
Niye böyle?
Çünkü Kabakulak yok bir süredir. Müzik temalı bir şeyler yazıp Kabakulak’ı ihmal ettim. Bu durumda, yaz aylarında albüm sayısındaki düşüş de etkili oldu elbette. Bir toplu Kabakulak ile hem bekleyen albümleri devreye sokmuş olalım hem de etrafta ne var ne yok bakarız bu sayede...
Nick Cave & Warren Ellis, White Lunar, (Mute): Nick Cave ve müzikal yoldaşı Warren Ellis’in ikili olarak imza attıkları film/belgesel müziklerinden seçmeler. “The Assassination of Jesse James” gibi nispeten büyük filmlere de müzik yapan ikili; puslu, tedirgin edici, güçlü parçalar yarattı son yıllarda. “White Lunar”, iki CD’lik kapsamlı bir derleme. “The Assassination...” dışındakilerin çoğunu ilk kez dinledim. Film müzikleri konusuna aşırı bir merakım yoktur, yine de albümü sindirerek dinledim. Nick Cave ve tayfasına duyduğum saygı benim işimi kolaylaştırmış olabilir. Bu konuda objektif olmakta güçlük çekiyor olabilirim. Karanlık sesler çağırıyor bir yerde; tercih size kalmış.
Inglourious Basterds, Orijinal Film Müziği, (Warner Bros.): Tarantino’nun yeni oyuncağının müzikleri. Tarantino filmlerini severim; müziklerini ayrıca severim. Filmin yapısı içinde müziği en iyi kullanan yönetmenlerden biri olan Tarantino’nun “Inglourious Basterds” için hazırlanan soundtrack, “film müziklerinin efsanelerine” saygı duruşunda bulunuyor. Bruce Lee’nin “Enter The Dragon”una yaptığı müziğin aşılamaz olduğunu düşündüğüm Lalo Schifrin, büyük efsane Ennio Morricone gibi isimler yüceltiliyor soundtrack’te. David Bowie’den “Cat People” sürpriz, Billy Preston’un damardan funky/soul parçası “Slaughter” daha büyük sürpriz. Eğleniyorum...
Jeff Buckley, Grace Around The World, (Sony): Jeff Buckley, 29 Mayıs 1997’de öldü. Gencecik. Çok yetenekli. Çok başka bir çocuktu. 1990’ların -eğer vardıysa!- masumiyetinin de Jeff Buckley’le beraber Memphis’te bir nehir tarafından alınıp götürüldüğünü bile düşünebilir insan. Babası Tim Buckley de gencecik gitmişti, işe bak! Buckley, 12 yıldır yayınlanmaya devam eden albümleriyle bir yerde yaşamayı sürdürdü. Bu kez özellikle hatun hayranlarına kutu kutu kâğıt mendil tükettirecek bir çalışma söz konusu. “Grace” albümünü patladığı dönemde, 1995’te çıktığı turneden kayıtlar, televizyon programları, röportajlar bir DVD’de toplanıyor. DVD’deki parçaların re-master kayıtları da ayrıca bir CD’de. Faydalı ve çok emek sarf edilmiş bir çalışma “Grace Around The World.” Ama evdeki plakta “Corpus Christi Carol”a iğneyi koyduğumda gelen çıtırtıya çok alıştım. Jeff Buckley’i o noktada dondurmayı tercih ederim.
Gossip, Music For Men, (Sony): Gossip’in “Heavy Cross”u sanırım geçen yazın en popüler parçalarından biriydi. Beth Ditto ve arkadaşları Portland’da (Chuck Palahniuk’un da memleketi saptamasını yapmalıyım!) üslenmiş bir indie-rock grubu. Beth’in güzel sesinin sağladığı geniş yelpaze sayesinde gospel’a ve soul’a da geçişler yapıyorlar. “Heavy Cross”un kazandığı başarı Gossip’i farklı bir platforma çıkarmış olsa da çok takılacaklarını sanmıyorum. Beth Ditto hem günümüzde hem de gelecekte dikkat edilmesi gereken bir figür. Music For Men de eminim yılın dikkat çeken albümleri arasında kendine yer bulacak. Heavy Cross da dinlemeye doyum olmayan bir şarkı. Klibini sevdiğimi de eklemeliyim...