PAZAR gecesi spor programlarında en fazla tartışılan konu, Ramazan ayında oruç tutan futbolcuların form düşüklüğü yaşayıp yaşamadıklarıydı.
Galatasaray’ın Diyarbakırspor’a yenilmesinin önemli nedenlerinden biri olarak ortaya atılan bu cümle bayağı bir çene yordu.
Telegol’de Gökmen Özdenak’ın ‘Kur’an-ı Kerim’de bir hadis vardır...’ (Ayet diyecekti herhalde) diye giriş yaptığı konu, daha önce ‘Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda Büyü’ başlıklı unutulmaz programa da katılmış olan ilahiyatçı profesör Zekeriya Beyaz ve İsmail Nacar tarafından tartışıldı.
Zekeriya Beyaz, ‘Beni muhatap etmeyin’ dediği Nacar’la pek tartışmaya girmek istemedi. Zekeriya Hoca, Bakara suresinden hareketle, futbolcuların oruç tutmak yerine ‘fidye’ verebileceklerini öne sürerken, İsmail Nacar, bunun belki milli maç için düşünülebileceğini ama bunun dışında futbolcuların da ibadetlerini yerine getirmeleri gerektiğini söyledi.
Din alimi değildir
Konu, Zekeriya Beyaz’ın ‘Duydunuz mu hocam, İsmail Bey ne diyor?’ sorusuna ‘Duymadım; kendisi din alimi değildir. Söylediği sözün değeri yoktur’, İsmail Nacar’ın da buna karşılık ‘Allah’tan kork!’ cevabıyla süper bir seviyede sürdü gitti.
Bu arada dünya tarihinde belki ilk kez bir futbol programında Kur’an’dan ayetler okundu.
Bir de İsmail Nacar’a destek kuvvet olarak kendisini Arap Dili Uzmanı olarak tanıtan Serkan Tekin adlı biri katıldı programa... O da ortalığı epeyce karıştırdı...
Bir anda futbol programından çok, kavga sosu bol tutulmuş haber programına dönen Telegol’den akılda ‘Niye kavga ediyorsunuz; iki ayrı kitap mı var?..’ gibi cümleler ve netice elde edilemeyen bir tartışma kaldı.
Bir türlü bitirilemeyen bu konuda en makul cümleyi Kanal D’de Ahmet Çakar kurdu: ‘Trabzonspor futbolcuları oruç tutmuyor mu? Onlar da tutuyor, çatır çatır da futbol oynuyor. Neyi tartışıyoruz biz o zaman?..’
Kırmızı noktalı program
BEŞİKTAŞ-Fenerbahçe maçında Emre ile Nobre arasında yaşanan ‘taciz’ hadisesi hafta boyunca tartışıldı. Maraton’da iki takımın futbolcu ve yöneticilerine, ‘İstediğiniz görüntü varsa yayınlayıp tartışalım’ çağrısında bulunan Şansal Büyüka, Beşiktaşlılar’ın ısrarla istediği bir görüntüyü pazar gecesi yayınladı. Görüntüde Hoijdonk, geçen sene Nouma’nın yaptığı ve Erman Hoca tarafından ‘Birinci çinko... İkinci Çinko... Tombala!’ yorumuyla unutulmaz futbol geyikleri arasında ayrı bir konuma yerleşen hareketin bir benzerini yapıyor.
Nouma’nınki kadar uzun da sürdürmüyor hareketi. Maraton ikilisi de hareketin yanlış olduğunu fakat Nouma’nınkiyle karşılaştırılamayacağını söyledi. Bir ara Erman Hoca, ‘Bu zencilere (Zenci demeyelim, siyahi diyelim, kızıyorlar sonra diyerek düzeltti kendisini) özgü bir hareket galiba...’ makamından yüklenir gibi oldu konuya. Fakat Büyüka,‘Görüntüleri yayınlıyoruz, adımız kırmızı noktalı programa çıkıyor’ diyerek konuyu kapattı.
NOT: Geçen hafta Emre-Nobre hadisesini aktarmakla yetinmiştim. Bazı okurlar, ‘Sen ne düşünüyorsun peki?’ diye sordu. Özellikle yorum yapmıyorum aslında ama istek çok olunca, yorum da şart oldu: Evet, Emre ceza almalı. Ve yine soranlar için söylüyorum, G.Saraylı Tomas’ın hareketi de yanlıştı ve o da görüntülerden ceza alabilir, almalı.
Konya’daki kavga...
kONYA’da sokaklarda yaşanan kavganın çirkin görüntüleri bütün kanallarda tartışıldı. Erman Toroğlu, görüntüleri izlerken, konu bir anda önce kapkaç olaylarına, oradan kamuoyunda ‘Rahşan Ecevit Affı’ olarak bilinen af kararına geldi.
Tam ‘Ne oluyor ya?’ derken, Erman Toroğlu, ‘Başka ülkeler bu işleri başka şekillerde halledebiliyor. Örneğin sen hatırlarsın Şansal, Almanya’da Baader-Meinhof diye bir çete vardı. Bir gece, 10 tanesi, 12 tanesi tesadüfen kendini hücrede asmış olarak bulundu...’ diyerek konuyu acayip bir yere taşıdı.
Şansal Büyüka, ‘10-12 değil, 3-4 kişiydi galiba’ deyince de Erman Hoca, ‘Ben küçüktüm tabii o zaman’ dedi.
Hocam, ufak bir yanlışlık yaptın. Sen yakalarsan biz de yakalarız pozisyon hatasını. 1968’de kurulan, bir dönem sadece soygun yaptığı için sempatiyle yaklaşılan, sonra cinayet işlemeye başlayınca ‘eli kanlı terör örgütü’ olarak anılmaya başlanan Baader-Meinhof üyelerinin hücrede ‘intihar’ (yerseniz) hadisesi 1977’de yaşandı.
Andreas Baader, Gundrun Ensslin, Jan Carl Raspe öldü, Irmgard Möller kurtarıldı.
Benim bildiğim 1977’de Erman Hoca top oynamayı sürdürüyordu. Yanılıyor muyum hocam? Pek de küçük değilmişiz yani o yıllarda...