Delphi, bir kutlama ve ilavesi

Medyatava, yazı işleri ekibinin sürpriz bir partiyle Şafak’ı kutladığını duyurdu:

“‘Erdal abi nice yıllara’ yazılı 2 metrelik dev pastayı kesen Şafak, ‘Türkiye’nin en kaliteli ve en namuslu ekibiyle çalışmaktan mutluluk duyuyorum. Kaliteli gazete yapmaya devam edeceğiz’ dedi.”

¡ ¡ ¡

Yazdığı portreleri beğenerek, severek okurdum.

Anıtsal bir pasta eşliğinde olmayacak belki ama ben de kutlarım.

Medyatava’da tesadüfün iğne deliğinden geçerek aynı gün gelen bir yorum daha vardı.

Yok, tesadüf değil aslında, kaynağımız belli. Medyatava dürüst davranıp yorumun adresini vermiş: Gazeteport.

¡ ¡ ¡

“Konut eki değil sanki seçim afişi” başlıklı yorumda Sabah Gazetesi’nin verdiği “Konut” eki eleştiriliyor.

Merak ettim, eki bulup inceledim.

Kapakta Başbakan Erdoğan toplu konutların ortasından, biraz “Güliver” tavrıyla “Başbakan Cüceler Diyarında” misali yükselmiş.

Herhangi bir UFO saldırısı gerçekleşirse dünyayı kurtaracakmış gibi güven verici bir ifadeyle nurlu ufuklara bakan Erdoğan’ın yanında kocaman manşet: “Binlerce fakiri ev sahibi yaptı.”

Türkiye haritasının üzerine bayrak deseni, onun üzerine de KONUT yazılarak hazırlanan logonun üstünde, sürmanşette de elbette Erdoğan var.

Ya başka? Şaka mı yapıyorsunuz?

Detay isteyenler Gazeteport’un yorumunu daha faydalı bulabilir.

Özetle Başbakan’ı allayıp pullayıp reklamını yapan, belki kendisine sorsan “Abartmayın” diyeceği türden bir ek.

Of yahu!

Tam da yerel seçim öncesi Ankara’da kamyonlarla dağıtılan meşhur “Sabah/Gökçek” edisyonunu unutmaya başlamışken balık hafızamız...

¡ ¡ ¡

Neyse...

Göreve yeni başladığı günlerde, 2 Mart 2009’da beğenip sakladığım bir makale yazmıştı Sayın Erdal Şafak.

İçim daralınca o yazıyı hatırladım:

“...2000’lerin medya gruplarını, 1960-70’lerin basın kuruluşlarından çok daha yıkıcı, ölümcül tehlikeler bekliyor:

* Dördüncü erk rolüyle yetinmeyip, gücün önce parçası, sonra da kaynağı haline gelme sarhoşluğuna kapılmak. İktidardan pay istemek. İktidarı denetlemek yerine korkutarak, sindirerek onun üstüne çıkmak.

* İktidarlar tarafından iktidarların bir parçası haline getirilmek.

İlkinin önüne katıp götüreceği nokta Citizen Kane’leşmektir, Gargantua’laşmaktır.

İkincisinin sonucu ise Pravda’laşmaktır.

Biz şeffaflığın, okurla sürekli ve derin iletişimin bu virüslere karşı en etkin panzehir olduğuna inanıyoruz.

Ve her haftanın ilk günü bu köşeye, girişinde ‘Kendini bil!’ uyarısı yazılı olan Delphi Tapınağı’nın işlevini yüklemeyi planlıyoruz.

Tapınaktan içeri ilk adımımızı atalım. Bakalım bizi nasıl bir kehanet bekliyor...”

¡ ¡ ¡

Dediğim gibi, yazdığı portreleri severdim.

Tanımıyorum kendisini, umarım kırmamışımdır.

Kutlarım.