Kanat Atkaya: Delikanlı gibi bıraktım meredi



Kanat ATKAYA
Haberin Devamı

Yeni adresimiz, şekilde de görüldüğü gibi ‘‘Bu hafta sona ermeden’’ sayfası.

Yani yazıyı okumak için bir haftanız var (Iyyy çok fena).

Yer beğenmemek gibi bir problemimiz yok.

Yani arıza filan çıkarmayacağız.

Zaten efendi bir insan olduğumuz söylenir.

Sağolsunlar. Söyleyenlerin güzelliği.

Kötü espri yapma potansiyelimin çok fazla olduğunu hissetttiğim şu dakikalarda yazı yazmaya kalkışmak, hem sizin hem de benim için sakat bir hareket.

Fakat yapacak fazla bir şey yok.

Niye böyle peki diyeceksiniz, hemen söyleyeyim: 1 haftadır sigara içmiyorum.

Bir hafta önce, nedenini hálá kestiremediğim bir şekilde sigara içmeyi kesiverdim.

*

Ve sigara içmeyi kestikten sonra anladım ki; sigara bırakabilmiş ve gözümüzde yüce insan konumundaki herkesin, her söylediği doğru.

İşte siz de biliyorsunuzdur; sabah iyi kalkma, ağzın içindeki kötü tadın yok olması, sırt ağrısı vesaire kalmayışı, yemeklerin tadını alma, çiçeklerin kokusunu duyma geyikleri.

Yalan konuşmayayım, çiçek kokusu aşaması daha gerçekleşmedi bende.

Bunda bir çiçek bahçesinde yaşamayışımın da etkisi olabilir tabii ki.

Ama diğerleri üç aşağı, beş yukarı doğru.

*

Bir de şunun bilinmesini isterim; delikanlı gibi bıraktım sigarayı.

Yani öyle 'vivident kısilit' yüklemesi, nikotin bandı uyuzluğu filan yapmadan hort diye bırakıverdim meredi.

Şu anda canım istemiyor mu peki?

Köpek gibi istiyor tabii ki.

Fakat ortalığa lafı yaydıktan sonra yeniden başlayıp -en azından şimdi- karizmayı kurda kuşa yem ettirmem.

Ettirmem işte!

*

Bu arada, ‘‘Nasıl bakalım bırakabilmiş miyim?’’ diye bir de test yaptım.

Bıraktığımın üçüncü günü filan maç var: Cimbom versus Körfez!

Uzun bir hikaye fakat maça gidemedim.

Bu durumda maç seyrettiğim belki de en uğursuz mekan olan Fitaş North Shields'e yazıldım.

Yanılmıyorsam sahibi ölümüne Fenerli ve dükkanı büyületmiş.

Burada üç maç filan seyrettim ve bu maçlarda gördüğüm en iyi sonuç beraberlik.

Neyse işte, gittim bara oturdum, bir bira söyledim.

Hem sağımdaki hem de solumdaki taburede oturanlar fosur fosur sigara içiyor.

Bir ara ‘‘Dumanı yutar mısınız lütfen, sigara bırakmaya çalışıyorum’’ tribine girmeyi tasarladım fakat sonra bunun çok kıl bir hareket olacağını fark edip sustum.

*

Arkadaşlar, sigarasız ilk birasını içen ve bu sırada takımını izleyen bir taraftarın başına gelebilecek ikinci kötü şey takımının yenilmesidir herhalde değil mi?

Oldu yani, bu da oldu.

Fakat yine de içmedim.

Bu darbeler karşısında bile yıkılmamak, yeni davama karşı inancımı pekiştirdi.

*

Bir de ilk kahvede zorlandım.

Yapı Kredi'nin Galatasaray'daki binasında açılmış olan ‘‘Tanede Saklı Keyif, Kahve’’ sergisini gezmeye gittim.

Zaten bu Vedat Nedim Tör'de açılan sergilerin hastasıyım.

Yine şahane bir sergi olmuş.

15-20 dakikada, kahve hakkında her şeyi bilen bir bilgi küpüne dönüşüveriyorsunuz.

Benim en ilgimi çeken şey, sergi kataloğundaki kahve sözlüğü oldu.

Ben bilmiyordum, mesela Sırpça ve Hırvatça'da da ‘‘Siktir Kahvesi’’, ‘‘Sikterkahva’’ olarak kullanılıyormuş.

Bunu İngilizce'ye ‘‘Fuck You Coffee’’ olarak çevirmişler.

Hoşuma gitti, çok eğlendim.

Bir de kapıdan çıkarken Kurukahveci Mehmed Efendi Mahdumları'nın standı var.

Anında Türk kahvesi yapıp ikram ediyorlar.

İşte o ilk kahveyi içerken canım çok sigara istedi.

Bu krizi de saçma şeyler düşünerek atlattım.

Kriz atlatmaktan bitap düşmüş bir şekilde İstiklal Caddesi'ne çıkıp kalabalığa katıldım.

Şöyle bir etrafı kestim.

Ne kadar çok sigara içiyorsunuz yahu!

Yazarın Tüm Yazıları