Barınma, giyinme, beslenme, vergiler ve diğer ödemeler dışında kalan paramı plak, kitap, DVD sektörüne yatırıyorum zaten.
Üst baş konusunu yılda 2 veya 3 kez aynı mağazalardan, çoğunlukla benzer şeyler alarak hallediyorum, bunun dışında mağazaları sadece vitrinleriyle tanıyorum.
Giderek "Türk Ekonomisi’ne Katkılarım, Görüşlerim, Hatıralarım. Sizi Sıkmaya Kararlıyım!" başlıklı bir yazıya doğru ilerliyoruz sanki, n’oluyorsa böyle...
*
Bu tarz kaşıntılı düşüncelere savrulmama neden olan kişi, Riko kişisi.
Sabah yüzümü kurularken evdeki havluların emici özelliklerini kaybettiğini fark edip "Havlu alayım ben..." demiş ve en son ne zaman havlu satın aldığımı hatırlamaya çalışmıştım.
Lato’yla torna tezgahı almak niyetiyle yapı markete gidip sadece rengini sevdiğim için aldığım ama lazım olduğunda bulunamayan tornavida-kargacık-burgacık-kıl testeresi gibi objelerle eve döndüğümüz bir gün olmalı.
Riko kişisi bu noktada telefon marifetiyle dalıyor hayatıma: "Alo? N’aaaaber birader?..."
"Normal... Hayrola?.."
"23-25 Kasım tarihleri arasında ’Hiçbişi Alma Günü’ var, ona katılalım mı?"
"..."
"Hişşş! Duydun mu?.."
"Duyduklarıma inanıp inanmama noktasında kararsızım. Niye ben?.. Ne dedin abi sen?.."
"Amerika’da alışveriş sezonunun başlangıç tarihi 23 Kasım. Bi grup insan, Buy Nothing Day (Hiçbir Şey Alma!) adı altında bir hareket başlatıyor o tarihte.
*
"Bu ne abi?"
"Anlattım ya...
"Anlattın da bu ne? Yani ekmek, süt, aysti ikmalime; yıllardır düzenli yaptığım tek alışverişe de mi karışacaksın?"
"Maksat kapitalizmin çanına ot tıkamak filan değil. Çılgın tüketici, bilinçsiz tüketici, indirim görünce şuurunu kaybeden tüketici kimliğinden sıyrılmak. Bu arada aileyle, komşularla kaynaşmak da mümkün."
"Kapitalizmin çanı da çok umurumda şu anda zaten. Komşumun kimseyle kaynaşacak hali yok, prova manyağı oldu eleman... Abi hem ne kaynaşıyorsun ki durup dururken. Önümüz bayram, git el öp filan..."
"Ekolojik hassasiyete sahip aktivite. Çıkış noktası çevreye saygı. Katılmak da basit, hiçbir şey satın almıyorsun 24 saat boyunca..."
*
"Yok abi bence maskaralık. Bak sana örnek diyalog yapayım anla:
Riko: Alo teyze, bu hafta sonu ailecek buluşuyoruz.
Teyze: Annenlerde mi? Sana sevdiğin kurabiyeden alayım mı?
Riko: Yok teyze, bir şey alma. Zaten almamak amacıyla toplanacağız.
Teyze: Ne diyorsun, anlamıyorum ben seni.
Riko: Hiçbir şey satın almıyoruz, onun için toplanacağız teyze. Kurabiyeyi bir gün önce alsana..."
Teyze: Annene söyle, o arasın beni; delirdi iyice ayol...
*
Nasıl, çaktın mı manzarayı?.."
"Aramam teyzemi ben de... Ya bi eylem yapacaktık oturduğumuz yerden, ayar ettin..."
"Evde oturup hiçbir şey almamak eğlenceyse ben niye hayatta çok eğlenmiyorum sence?.."
"Baksana sen 23-24 Kasım’da Kanyon’a kamyon mu dayayacaktın?.."
"Yoo..."
"Eee? Katılmayacak mısın eylem çağrıma?"
"Bilmem, bir gün önce aysti almam gerektiğini hatırlat. Bir de alışverişe küsüp evde oturmak fikri hálá saçma geliyor."
"Feysbuk’ta İsveçli Bikini Modellerini Sevelim, Koruyalım davasına destek çıkmıştın ama..."
"Britt Ekland’ın hatırası var abi, kendime misyon bellerim! Ama EysiDisi’nin İstanbul’a gelmesi dışında kendimi hiçbir davaya ait hissetmiyorum. İsveçli fotomodeller ve ekoloji dışında hassasiyet göstereceğim hiçbir mesele kalmadı galiba..."