BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın attan düşme sahnesini ilk gördüğümde verdiğim tepki, ‘‘Doh!’’ oldu. ‘‘Doh’’ ne demek?
Hatırlayanlar veya bilenler çıkacaktır. Harika çizgi film The Simpsons'da baba Homer'ın aksilikler, kötü sürprizler, felaketler veya kişisel beceriksizlikler karşısında çıkardığı sestir.
Hálá gözümü kapayıp o sahneyi hatırlıyorum ve hálá ‘‘Doh!’’ diyorum.
Başbakan'ın nerde hata yaptığını jokeylere, seyislere, at sahiplerine sorduk, halen de soruyoruz.
Ben de boş durmadım tabii. Atlara meraklı, ata binen hatta at sahibi olan bir arkadaşımla oturduk ve Hıncal Uluç'la Erman Toroğlu gibi pozisyonu değerlendirdik.
- Hocam kafadan giriyorum hadiseye. Kim hatalı bu pozisyonda.
- Bak şimdi. Bu tür pozisyonlarda öyle hemen kim hatalı mı diye kafadan girilmez. Önce seni bir düzeltmek gerekiyor.
- Pardon hocam.
- Bi daha olmasın. En başa al, en başa al... Hızlı al yahu. Hah! Bak şimdi, burada hatalı arıyorsak diyeceğiz ki hata ambianstır.
- Nasıl yani?
- Şimdiiii. Ata binileceği zaman ortalıkta at, seyis ve binici dışında kimse olmamalı. Burada bütün dünya toplanmış atın arkasına. At arkasında durulduğunda huzursuz olan güzel bir hayvan. Oynat biraz...
- Tamam hocam.
- Dur! Dakka bir, gol bir! O koruma atı niye itekliyor. At zaten kalabalıktan sıkılmış, kımıldanıp duruyor. Boynunu okşayıp sakinleştireceğine, bir iki tur attırıp kendine gelmesini sağlayacaklarına zavallıyı bir de itiyorlar.
- Binerken bir hata var mı hocam?
- Var oğlu var! Bir kere nerede tok?
- Kim?..
- Tok, yani miğfer... Ata toksuz binilir mi? En deneyimli adam bile şapkasını takar. Oynat. Ooooh! Maşallah, ayağını üzengiye öyle galoş takar gibi geçirmeyeceksin. Ayağının ucuyla yapacaksın o işi. Devam et, oynat...
- Peki.
- Bak şimdi. Atı kim seçmişse iyi seçmiş. Çidagosu yüksek atın.
- Ney?
- Çidago, yani atın sırtının yerden olan yüksekliği. Recep Tayyip Bey, uzun boylu, uzun bacaklı, sportmen bir adam. Atın çidagosu da yüksek. Aslında çok uyumlu bir ikili.
- Ee niye düştü?
- Söyledik ya Cihan'ı ürkütmüş kalabalık. Cihan kendini kurtarmak istiyor kalabalıktan.
- Cihan atın ismi mi oluyor?
- Evet. Oynat şimdi. Dengeyi oturtamadan Cihan kurtulmaya çabalıyor. Yanda bir sakallı duruyor. Dizginleri tutan değil, koruma galiba. O da durumu kurtarayım diye asılıyor... Hooop!
- Doh!
- O ne demek be?
- Yok bir şey devam edelim.
- Burada doğru duran tek adam, atı önden tutmaya çalışan kişi. İki elle asılıyor ama at dediğin 500-550 kilo geliyor. Kırkpınar pehlivanı olsa tutamaz. Zaten at kopunca da hemen yana atıyor kendini.
- Doğru mu peki hareket?
- Burada o atı önden tutan arkadaşın yaptığı hareket hem nizami, hem de en doğru hareket.
- Başka koşullarda Cihan'la Başbakan uyumlu olurdu diyorsunuz di mi hocam?
- Evet. At iyi eğitilmiş bir kere. İyi eğitilmemiş olsa, vallahi ezer geçerdi. Ucuz kurtulmuş Başbakan. Kalabalıktan ürkmeyen at var ama çok az. Şimdi Ankara'da Altıntepe'de polisin bindiği atlar mesela. Rusya'dan geldi onlar yanılmıyorsam. Bunun dışında kalabalıktan ürkmeyen at olmaz. Yahu, Hipodrom'da at alkışlamak bile yasaktır. Burada atın dibinde düğün dernek yapıyorlar...
- Peki hocam son olarak, Başbakan yerine bir başkası olsa atın üstünde kalabilir miydi?
- Bak kardeşim, durdur şurada pozisyona bir bakalım. Yok! Pekos Bill olsa düşer bu ambiansta. Burada tek suçlu o ambiansta Başbakan'ı gaza getiren kişidir. Bulun ona kızın, ata filan değil...