Paylaş
Kazanması durumunda mesela Fenerbahçe ile puan farkını 8’e çıkartmak gibi bir avantaj elde edecekti. Trabzonspor ise, gittikçe uzağında kalmaya başladığı üst sıralara tutunmak, moral bulmak ve son yıllarda sahasında boyun eğmek durumunda kaldığı rakibini yenerek özgüven tazeleyebilecekti.
Saçma hatalar
İlk yarıda daha baskılı oynayan taraf Galatasaray gibi algılansa da iki ekip de az sayıda ancak etkili olabilecek pozisyonlar yarattı. Bu süreçte dikkat çeken bir başka nokta da üst düzey oyunculara pek yakışmayacak, ‘Saçmalık boyutunda’ pas hatalarıydı; iki takım da bu alanda bir nevi beceriksizlik yarışına girdiler.
Türkiye’nin deneyimli iki teknik direktörünün ‘Ne sıkıntıdan öldüren ne de güldüren’ bu maça nasıl müdahale edecekleri sorusu eşliğinde beklendi ikinci yarı...
G.Saray’ın kadrosunda son dönemde Trabzonspor’dan transfer ettiği epeyce futbolcu var. Yani birbirlerini gayet iyi tanıyan oyuncular vardı sahada. Hatta iki kardeş bile (Altıntop Kardeşler) karşı karşıya geldi! Bu tanışıklık hali oyunun yer yer sertleşmesine engel teşkil etmedi. Hakem Yunus Yıldırım’ın sertliğe karşı müsamaha göstermesini anlamak, ‘Tarzı böyle’ demek mümkün olabilir, ancak formadan çekmelere bile göz yumdu. Bu bahiste iki takıma da eşit ölçüde ‘Haksızlık’ yapması adil yönetim olarak algılanıyorsa diyecek sözüm yok.
Fayda gelmedi
Oyuna ilk müdahale eden kişi Fatih Terim oldu. İlk saatin sonunda Umut ve Amrabat’ın yerine Aydın ve Yekta’yı sürdü sahaya. 73 dakika dayanan Şenol Güneş de Sapara’nın yerine Alanzinho’yu aldı ve hücum hattını böylece çeşnilendirmek istedi. Terim’in son hamlesi de Hamit’le Elmander’i değiştirmek oldu. Ancak bu değişiklikler de pek işe yaramadı; ikinci yarıda giderek ‘Güdükleşen’ ve sıkıcı hale gelen maça uygun ilaç bulunamadı.
90’ıncı dakikada yayıncı kuruluşun yansıttığı istatistik liderin etkisizliğinin resmiydi: Galatasaray 90 dakika boyunca 9 şut çekmiş ve kaleyi bulamamıştı! Hal böyleyken, çerçeveyi tutturamadığın zorlu bir deplasmandan 1 puanla dönmek, büyük ikramiye sayılır...
Paylaş