Biri çıksın kazanın öldüğünü söylesin

RECEP Tayyip Erdoğan’ın araya “İster kabul edilsin ister edilmesin” notu da sıkıştırdığı konuşmayı pazarda gezerken okudum.

Haberin Devamı

Çay içmek için oturmuştum ve kendimi gayet “hür, demokratik parlamenter sistem”le yöneten/yönetilen bir vatandaş sanıyordum.
Yanılıyormuşum, öyle dediler...
Yönetim sisteminin fiili olarak değiştiğini hissetmeyen tek kişi ben miyim diye yanımda otlu-peynirli gözleme yiyen elemanı dürttüm:
Hişt Metin... Rejim mi değişmiş?
Değişti diyor.
Kim diyor?
Reyiz diyor; reyizokrasi mi ne gelmiş.
E ben hissetmedim.
Ben hissettim beşik gibi salladı.


*


Ne diyordu Erdoğan?
“Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var... Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun anayasal olarak kesinleştirilmesidir.”
Kapılar açıldı, çatışmalar başladı bu sözler üzerine:
“Sezarizm, Bonapartizm, totalitarizm, teokratik-militarist aromalı doğu tipi tazeden despotizm...”
Yorulsun çeneler, ziyanı yok...
Neticede Nasreddin Hoca’nın meşhur kazan fıkrası gibi bir vakayla karşı karşıyayız.
7 Haziran 2015’teki yüzde 41’e inanmıyor da, 10 Ağustos 2014’teki yüzde 51.79’a abanarak sistemi zaten fiilen değiştirdiğini söylüyor.
Amaç her gün artan konuşmalarıyla (vali yemeği, musalla taşı fark etmiyor) başlattığı “erken seçim maratonu”nda gündemi belirlemek herhalde.
“Hepimizin bildiği Erdoğan işte; meydanlarda tutuşacağı kavganın zemini için taş yerleştirmeye başladı” diye de düşünen çıkabilir...


*

Haberin Devamı


Belli ki “7 Haziran’dan önce meydanlara çıkmam hataydı, parti oy kaybetti, başkanlık hayal oldu” diye düşünmüyor.
Tam aksine “Ben kendimi tutmuştum; bunlar da beceremedi... Şimdi çıkayım da meydanlara görsünler kampanyayı” havası geliyor sanki Beştepe dolaylarından...
“Hayır, başkan olmayı unut” mesajını almayan ve “ısrar kıyamet” bedenine uygun ısmarlama rejim isteyen Erdoğan’ın hevesle kurmaya çalıştığı oyunun sonunu bekleyip göreceğiz...


*


Bu arada yakın çevresinden biri sevabına kazanın öldüğünü de söyleyiversin kendisine.
Yazıktır...

Yazarın Tüm Yazıları