ADALET ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, iktidar ve muhalefet partileri arasındaki farkı şöyle açıkladı:
“...Birçok şeyin bizle başladığını ifade ederken biz niceliksel bir şeyden bahsetmiyoruz, niteliksel bir şeyden bahsediyoruz. Aradaki fark da şöyle bir fark, kuşkusuz telefonu biz icat etmedik. Telefon her zaman vardı. Fakat CHP ve MHP’nin siyaset anlayışı, ekonomi anlayışı Türkiye vizyonu hani bu santral memurelerinin bağladığı ankesörlü telefonlar var ya ona benziyor. AK Parti’nin Türkiye vizyonu ise 3G teknolojisi ile çalışan i-Phone telefon gibidir...” Okurken önce içimden “Telefonun lafı mı olur Sayın Çelik, santral sizin...” dedim sonra ‘ayfon’umu kurcalamaya başladım. * * * Malum, bu mereti cazip kılan hadise; faydalı ve eğlenceli “aplikasyonlar”. İşinize yarayacak aplikasyon (application: uygulama) bulup telefona indiriyorsunuz, cihazı kullanım amacınıza uygun hale getirebiliyor, şekillendirebiliyorsunuz. Bu çok gelişmiş bir hesap makinesi de olabilir, bağımlılık yaratan bir oyun da. Hah! Oyun demişken... Bu “uygulamalar” arasında fenomene dönüşen bir oyun var: “Angry Birds” yani “Öfkeli Kuşlar”. Telefona 99 cent bayılarak indirdiğim bu harika oyunla vakit öldürürken aklıma bazı medya figürleri geliyor nedense. Belki çatık kaşlı, hafiften tombul, imha gücü yüksek gibi durmakla birlikte etkisi az olan o “kırmızı öfkeli kuş”u birilerine feci derecede benzettiğim içindir. Kim bu “kırmızı öfkeli kuş” peki? * * * İsim vermeden “ayfon’a uygulanmış öfkeli kuşları” tanıtmak daha iyi, gerisi hayal gücünüze kalmış. Oyunumuzdaki “öfkeli kuşlar” çeşit çeşit. Hepsinin amacı aynı aslında. Sapana gönüllü olarak biniyorlar, kendilerini hedefe doğru fırlatıyorlar ve maksimum zararı vermeye çalışıyorlar. En yaygın ama en yeteneksiz olanı “öfkeli kırmızı”. Fazla bir donanımı yok, etki alanı kısıtlı. Afrasına tafrasına baksanız bir şey sanacaksınız ama zorlu hedefe denk geldiğinde pof diye sönüyor. * * * Onu “minik” olan izliyor. Bu minik aslında üç eğilimi içinde barındırdığı için enteresan. Fırlatıldıktan sonra havada kendisini üçe bölüyor. Teşbihte hata olmaz, “liberal kuş, muhafazakâr kuş, iktidarperver kuş” olarak üçe bölünerek hedefe ilerliyor. Kendisi küçük, etki alanını da geniş sanmakta dağınık yapısından dolayı ama zorlu hedefler için o da zayıf. * * * “Güdümlü öfkeli”yi tanımanızı isterim. Kendi kendini gaza getiriyor. Normal normal uçarken bir iteklemeyle hızlanıyor ve hedefe kafa atıyor. Genellikle bu kafa atma eylemi kendi kafasını kırmasıyla neticeleniyor. Başkasının iteklemesiyle gaza gelirsen olacağı budur zaten; kafa da boş olunca... Yazık işte! * * * “Yumurtalı öfkeli” var sonra. Yumurta iliştirilmiş şekilde sefere çıkıyor. Hedefinin üzerine geldiğinde yumurtasını bırakıp ufuk çizgisine doğru hızla uzuyor bu arkadaş. Yumurta hedefini bulursa şemsiye filan tanımıyor. Ama zorlu hedeflere karşı çok zayıf be birader! * * * “Öfkeli kara kuş” var bir de; bakın o kararlı, kuvvetli ve etkili. Hedefinin üstüne kararlılıkla, keskin bir inançla gidiyor. Vardığı yerde kendisini patlatıveriyor. Fanatik, zararının kendisini de yiyip bitirdiğini göremeyecek kadar kör inançlı. Ah Sayın Çelik, ah! Gördünüz mü? Bir “Bize de ayfon derler; yükleriz uygulamaları” dediniz nerelere savrulduk.