Paylaş
Bir de “disko”ya mı yollayacaksınız zehirlenen askerleri?
Toplu zehirlenme vakaları üst üste gelince, yüzlerce asker hastaneye taşınınca...
Şüphe bulutları tesadüf dağlarını aşıp zihin iklimine hâkim olunca...
İş “Toplu yemekte olur böyle vakalar” vurdumduymazlığına sığınılamayacak boyuta gelince...
Soruşturma başlatıldı, olağan şüpheli konumundaki yemek şirketinin bazı yönetici ve çalışanları gözaltına alındı, işin sırrının aydınlatılmasına karar verildi ve olay TBMM gündemine kadar taşındı.
İyi, güzel, bravo...
MANİSA’DA OLUR ÖYLE
Muhalefetin bir bölümü yemek şirketini ve arkasında kimlerin olduğunu sordu; iktidar da şirketle (Manisa’daki) anlaşmanın feshedildiğini, olayın yemekten kaynaklanmama ihtimali bulunduğunu öne sürdü ve hatta bir vekil ekledi:
“O sıcakta Manisa’da bir şey yemesen de hasta olursun yani...”
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, kararlılığına her seferinde inandığımız türden bir konuşma yaptı. Malum, bu kararlılık konuşmaları zaman içinde unutulabilir, mevzu taca çıkabilir ama yine de inanırız biz...
Sayın Işık “Şunu herkesin çok iyi bilmesi lazım. Bırakın AK Partili olmayı, babamın oğlu olsa işini doğru yapmayan, askerimizin sağlığı ile ilgili en küçük ihmali olan herkesten gerekli hesabı sorarım. Bakan olarak bu benim görevimdir, görevimi yapmakta tereddüt etmem” dedi ki; sonuna kadar doğru bir yaklaşımdır.
EMANET GENÇLİK
Ömrünün baharında “Vatan borcudur” diye koşarak askere gelen gencin canı da sağlığı da devlete emanettir ve devlet ona gözü gibi bakmalıdır.
Sonra, kına yakıp askere yolladığı evladını her gün kötü haber gelecek endişesiyle bekleyen ailesine karşı bir borçtur bu.
Zehirlenmeye yol açan yemek midir, şebeke midir, karanlık güçlerin kaşıması mıdır şimdilik bilmiyoruz, öğreniriz umarım.
Ama işin başka bir boyutu daha var.
Dün Cumhuriyet’te Hakan Dirik imzasıyla işin “pek o kadar gündeme gelmeyen” o boyutu gözler önüne seriliyordu.
731 askerin zehirlenmesinden sonra yaşananlarla ilgili “bazı iddialar” akıl, fikir, vicdan alacak türden değil.
Okuyalım lütfen:
“Zehirlenmelere tepki gösteren askerler hakkında disiplin işlemi başlatıldı. Askerlerin suç duyurusunda bulunmasını engellemek için tahlil sonuçları verilmiyor. Aileler çocuklarının askerliğinin yanmaması için susmaya zorlanıyor...”
BİTMEDİ Mİ DİSKO?
Şikâyet eden askerlerin daha sonra kışlada “dayak yemek ve disiplin cezası almaktan korktukları” yolundaki iddialar, muhalefet vekilleri tarafından da dile getirildi.
Göz göre göre zehirlendiği için şikâyetçi olan askeri dayakla ve cezayla korkutarak susturmak mıdır bizim ordudaki disiplin anlayışımız bu çağda?
“Disko” denilen (disiplin koğuşu) uygulama tarihe karışmamış mıydı?
Anayasa Mahkemesi kararıyla bitmemiş miydi o ilkel uygulama?
Ne yapacaksınız?
Zehirlenmiş çocukları bir de haklarını aradılar, başlarına gelenin hesabının sorulmasını istediler diye dövecek misiniz bir de?
Ne yapacaksınız?
Bir de “disko”ya mı yollayacaksınız?
İnsaf...
Paylaş