Paylaş
Malum, “Her karşımıza çıktığında kayıtsız şartsız teslim olduğumuz filmler” diye bir kategori var ve 1977 model bu klasik de onlardan biridir, ilk sıralarda yer alır.
İlk seyrettiğim günden beri güldüğüm her yerde yine gülerek seyretmeye başladım; hemen hepimizin yaşadığı bir histir herhalde.
Şaban (Kemal Sunal) ve Ramazan’ın (Halit Akçatepe), hafiyelik faaliyeti kapsamında çarşafları çekip, bohçacı kadın kılığında konağa geldikleri sahneye varıldı.
Muhteşem ikilinin kapıdan geçememe numaraları devam ederken, “konağın azmış ihtiyarı” Neşet (rahmetli Necdet Yakın oynar) arkalarında belirir ve “bip”lerine dokunarak taciz eder.
“Bip” deme sebebim, filmdeki “kıç” yerine “bip” konulması.
“Kıç”ın ayıplı sanılma ihtimaline karşı bip tercih edilirken mesela şu diyaloğun sakıncasız bulunmuşu:
Halit Akçatepe’nin gerçek hayatta babası olan rahmetli Sıtkı Akçapete, kulakları ağır işiten, yanlış duyduklarına uydurduğu cevaplarla güldüren “Sıtkı Paşa” rolündedir filmde.
Akçatepe, “Nazır Baba, bunların parmak izini alalım mı?” diye sorduğunda, “Kime parmak atalım?” diye cevap verir. Soru tekrarlandığında da “Haa, Neşet mi atar, atar!” diye devam eder.
“Kıç”ı uygun bulmayarak bipleyen kanal (bu durumda Star TV), “parmak atmak”ta bir sakınca görmeyince, yıllardır güldüğüm filmde gülünecek yeni bir hadise bulmuş oldum.
“Acı acı” gülüp geçilecek konuya Sina Koloğlu’nun sütunu yeni bir boyut kazandırmasa, mahkemede savunma yaparken“Bu memlekette gö(z)e gö(z) derler!” demiş olan Can Yücel Baba’ya selam çakıp, böyle yapmakla da kalırdım.
Sina Koloğlu’nun sütunu konuya başka bir boyut kazandırdı.
Bir okurundan gelen “Show TV’de, ‘Deli Yürek’te ‘cenabet’ ifadesi biplendi” notuna cevaben kaleme aldığı yazısında RTÜK’ün belli bir yasak belirlemediği kelime ve ifadelerin kanalların “Ne olur ne olmaz, başımıza iş gelmesin” zihniyetiyle yaklaşmasına çarpıcı ve komik örnekler sundu Koloğlu.
Mesela Jay Leno ve Conan gibi programlarda “seks” yerine “anlık zevk”, fahişe yerine “kevgir” kullanılıyormuş tedbir olarak.
Benim dikkatimi “penis” yerine bulunan “çıtçıt” dikkat çekti!
Ferit Devellioğlu’nun “Türk Argo Sözlüğü”ne, Osman Cemal Kaygılı’nın “Argo Lugatı”na ve sevgili Hulki Aktunç’un yıllardır başucumdan ayırmadığım “Büyük Argo Sözlüğü”ne baktım, “çıtçıt” diye bir kayıt göremedim.
Bahsi geçen kelime için “biiip... biiip... biiiip... biiiip” dendiğini bilirim ama “çıtçıt”ı ilk defa duydum.
Argo hazinemize katkıdır; yasak korkusunun böyle faydaları da oluyor, ki argo da böyle zenginleşir zaten.
Kemal Sunal’ın kimseye hakaret gibi gelmeyen sevimli “eşoleşek”ini bipe kurban verdiğimiz, “şerefsiz” gibi çirkin hakaretleri her alanda serbest bıraktığımız bir dönem bu da işte.
Unutmadan...
“Kıç” yerine de laf ararlarsa Bulgarcadan argomuza geçiş yapmış olan “petka”yı kullanabilirler.
İktidarla arasını iyi tutan
Engin Ardıç veya Ahmet Kekeç gibi yazarların sütunlarında görmüşlüğüm var, serbest
demek sayılır.
Paylaş