Bekri Mustafa’lı bayram yazısıdır

ESKİ bayramlarla ilgili ‘Ah nerede o eski bayramlar...’ muhabbeti yapmak, mesleğimizin vazgeçilmezlerindendir.

Gelenekle gelecek arasında bir yerlerde gezindiğimi düşündüğümden ‘Pekala ben de nerede eski bayramlar’ makamından şakıyabilirim bu bayram değil mi?

Bayram gazetelerinde siyasi açıdan taban tabana zıt isimlerin buluşmasından etkilenen (Ve açıkçası bu barış ortamından pek de hoşlanmayan -uyuzluk değil mi işte) bir çocuktum.

Hasan Pulur’un fıkralı, anılı bayram yazılarını hayranlıkla okurdum. Ki hálá okuyorum. Dün de yine Bektaşi fıkraları yazmıştı. Gözümde bayramı canlandıran simgelerden biri işte o yazılar...

Aslında lafı eveleyip gevelememin sebebi, yıllardır özendiğim bir işe kalkışacak olmamdır sevgili okur. Haddimi fersah fersah aşarak kendimce Hasan Pulur’culuk oynayacağım ve size bir Bekri Mustafa fıkrası yazacağım.

Dalga geçmeyiniz lütfen, çocukluğumdan beri en büyük hayallerimden biriydi, bir bayram yazısında fıkra yazmak.

Sizlere layık değil ama buyurun Reşad Ekrem Koçu’nun ‘Eski İstanbul’da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri’ kitabından arakladığım Bekri Mustafa fıkrasına...

* * *

‘Koca ayyaş Üsküdar iskelesinde kayıkçılık ediyormuş. Bir gün Dördüncü Murad ile Sadrazam Bayram Paşa kıyafetlerini tebdil etmişler, iskeleye gelip Bekri Mustafa’nın kayığına binmişler.

İstanbul’a doğru yol alırken, Kızkulesi açıklarına gelince kayıkçı bir testi alıp birkaç yudum içmiş. Berikiler meseleyi çakmış; Sultan Murad:

- Babalık nedir içtiğin?!.. diye sormuş. Bekri Mustafa, pervasız:

- Bade!.. demiş. Padişah:

- Bize de birer cur’a versene! deyince:

- Vazgeçin... Ben kırk yıllık Bekri Mustafa’yım, içtiğimi belli etmem, siz çaktırırsınız, hem kendinizi hem beni yakarsınız!.. demiş.

Fakat padişahın ısrarı üzerine testiyi onlara da uzatmış, Sultan Murad ile Bayram Paşa da birkaç yudum çekmişler... Sonra Sadrazam sormuş:

- Bre babalık, sen padişah yasağından korkmaz mısın?.. demiş.

- Deniz ortasında çektiğim badeyi padişah nereden duyacak?

Sadrazam:

- Nereden mi duyacak?.. Ya şu ağa padişahımız Sultan Murad Han ve ben de onun Veziriazamı Bayram Paşa isem?..

Fakat sözünü bitirmeye kalmadan Bekri Mustafa kürekleri bırakıp, kahkahayı atmış:

- Bre köftehorlar!.. demiş. Ben size içmeyin, yüzünüze gözünüze bulaştırırsınız demedim mi, daha ilk yudumda biriniz padişah, biriniz vezir oldunuz!..’

* * *

Bu yazıyı, bayram boyunca çalışarak tatil yapanlara ve gazete hazırlayan gazeteci arkadaşlarıma hediye ediyorum. Şimdi yazıyı bitirdiğime göre, yazı işlerine başı dik bir şekilde gidip, bayramlarını kutlayabilirim.

Hepinize iyi bayramlar.
Yazarın Tüm Yazıları