Başbakan cebi mi değiştirdi?

"TAZE Başbakan" olduğu dönemde çıkan gaz verici haberler sayesinde, Recep Tayyip Erdoğan’ın cep telefonunun açılış mesajını bile öğrenmiştik.

Mesaj oğlu Bilal’dendi.

* * *

Bilal Bey’in elini babasının cebine sokup "Vaaaay genç, nokya kullanıyoruz ha!" dediğini sanmıyorum.

Büyük ihtimal, ailece oturup huzur içinde cennet bir vatan düşledikleri bir anda "Babacığım, cep cihazınıza bir bakabilir miyim?" demiştir.

Bilal Bey’in bundan sonraki hamlesi ise babasının, ülkenin yeni Başbakanı’nın cep telefonunun açılış mesajını "Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var" şeklinde değiştirmek olmuştu.

Bu haber manasız iyimserlik dalgasının etkisiyle "Bak, Başbakan’ın mağrur olacağı garanti artık! Oh be!" şeklinde algılanmıştı.

Kimse de çıkıp "Oğlu bile mağrur olmaması gerektiğini söylediğine göre, yandı gülüm keten helva!" demedi.

* * *

Recep Tayyip Erdoğan’ın bugüne kadarki Başbakanlık performansına bakarak beyefendiye "mağrur" demek zor.

Kendi istediği zaman, kendi istediği konuda, kendi istediği şekilde düşünmeyen herkesi rahatlıkla haşlıyor.

Seçilmiş bir Başbakan’dan çok, ceberut bir yönetici gibi davranıyor.

Öfkesini kontrol edemeyen, uzlaşma çağrılarında istediğini elde ettikten sonra yan çizen ve eleştirildiğinde de ortalığı yerle yeksan eden birine en azından bugüne kadar "mağrur" dendiğine şahit olmadım.

* * *

Bu noktada "doğrudan hiç sapmadığını" düşünen Başbakan’ın cep telefonunu değiştirdiğini ve oğlunun da fırsat bulup yeni cihazın açılış notuna müdahale edemediğini düşünerek teselli buluyorum.

Ve Bilal Bey’den bu duruma el atmasını rica ediyorum.

Bilal Bey, peder beyin telefonuna çaktırmadan bir bakalım, gerekiyorsa notu yenileyelim lütfen.

Vatan size minnettar...

İş olmadan aş olmaz diyen yaşlı kadın

VİCDAN ayarlarınızla oynamak maksadında değilim. Fakat "kadına duyarlı" efekti verilmiş gündeme uygundur; o cesaretle yazıyorum.

Bir boru reklamındaki detay aylardır dikkatimi çekiyor. Sovyetik dönemin gerçekçi sinema anlayışına uygun havadaki filmde yaşlı bir kadın inşaatta çalışıyor ve "İş olmazsa aş olmaz..." diyor.

Üzülerek, kızarak seyrediyorum.

Yaşlı bir kadının "Bu yaşımda beni inşaatta çalışmaya mahkum eden sistemin etini budunu kargalar didiklesin!" diyeceğine inşaatta amelelik yaptığına şükretmesi kanıma dokunuyor.

Reklamdaki kadın rol icabı durmuyor sanki; gerçekten inşaatta çalışıyor.

İnşaatta çalışmak ayıp değil, "yaşlı kadın inşaatçı" kavramını yadırgıyorum.

Perşembe sabahı televizyonda yakaladığım küçük bir haber hem aydınlanmama hem de içimin iyice yanmasına yol açtı.

Uşak’ta kadınlar (pek çok yaşlı var aralarında), her sabahın köründe günlük 10 YTL karşılığında çalışmak üzere bir tür amele pazarı oluşturuyor.

Sadece Uşak’ta mı geçerli bu durum bilemiyorum. Ama utanıyorum, üzülüyorum, öfkeleniyorum.

Kadının başını örtmesini özgürlükçü açılım görüp, zina konusu gündeme geldiğinde "errrkekkk" kesilenleri kamyona doldurup sabahın köründe Uşak’taki meydana götürmek istiyorum.

Ayar oluyorum.

Kamerist hareket engellenemez

AH, ah! Aslında Kamer Genç, bir önceki dönemde Meclis’te olmalıydı.

Meclis kurallarından habersiz muhalefet sayesinde Bülent Arınç rahaaat rahaaat başkanlık yaptı.

Oysa bir Kamer Genç muhalefeti, Bülent Arınç’ın gülümsemeli ifadesini tahminimce bir ay içinde filan değiştirirdi.

Olsun, Kamer Genç şimdi de aslan gibi muhalefet yapıyor.

Tek bir adamı engellemek için uğraşıyorlar şimdi.

Bülent Arınç, hiç sevmediğini açıkça söylediği Kamer Genç’in ötesinde muhalefetin neredeyse konuşamayacağı bir taslak hazırlamış.

Kamerist hareket engellenemez kardeşim.

Yürüyün Kamer Bey, kimse yoksa ben varım arkanızda, beraber yürürüz anasını satayım!
Yazarın Tüm Yazıları