Paylaş
“Öldürmeyeceksin. Anlamadın mı İngilizce söylüyorum Thou shalt not kill. Yine mi anlamadın? Bak o zaman senin dilinden, İbranice söylüyorum: Lo tir’tsach...”
Hisler bendine sığmıyor taşıyor, kitle coşuyor.
İçimden “Kestane, gürgen, palamut/ Altı yaprak üstü bulut/ Orman ne güzel ne güzel”i de söylemeli diye geçiriyorum.
Niye mi?
Başbakan’ın Konya’da bulunmasının asıl sebebi, Dünya Çevre Günü kutlamaları.
İlaç niyetine bir “Yeşili sev, ağaca sarıl, kutup ayısını öp” mesajı vermez mi insan?
Aşkolsun Başbakan.
Çevreyi koru. Bak İngilizce de söylüyorum: Protect the environment.
Bakın cidden ayıp oluyor
LÜTFEN biri bana şu durumu açıklasın.
YouTube ve Google’ı yasaklamayı becermiş bir ülkeyiz 2010 senesinde.
Başbakan diyor ki “Giremiyor musunuz, ben size öğretirim keh keh...”
Cumhurbaşkanı diyor ki “Türkiye’nin YouTube’u yasaklayan, Google’a erişimi engelleyen ülke kategorisinde olmasını tasvip etmem.”
Eeeee?
Niye yasak hâlâ?
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın iradesi iki web meselesini halledemiyorsa...
Kusura bakmasınlar ben de vatandaş olarak onları tasvip etmem.
Ne sakıncalı milletmişiz yahu!
Yasağın biri kalksa diğeri iniyor kafamıza.
Tasvip etmiyorum, tamam mı?
Denizli’nin gidişine niye sevindim?
CEVABIM basit. Artık Hoca’yla daha çok görüşebileceğim de ondan.
Yoksa Beşiktaşlı arkadaşlarım gibi, çoğu futbolsever gibi ben de üzülüyorum onu bir süre kulübesinde gülümseyerek dikilirken göremeyeceğime.
Mustafa Denizli iyi hocadır, tartışılmaz.
Ama tartışılmayacak bir başka yanı da “Baba” adam olmasıdır.
Futbol dışı âlemlerde görüşürdük Beşiktaş’tan önce.
Harika bir sohbet insanıdır, esprilidir, tatlı adamdır.
Beşiktaş devreye girdikten sonra görüşemez olduk.
Şimdi dinleneceğine göre...
Eh mecbur, arada beraber de dinleneceğiz hocam.
Paylaş