Attığın hava kıydığın can

Daha öncesi de mutlaka var fakat İstanbul “dev havai şimşek gösterisi” kavramıyla 1988’de, İkinci Köprü açılırken tanışmıştı.

Haberin Devamı

“Japonlar yapmış abi!” kavramının yerleşmesinde kendince etkisi olduğuna inandığım büyüklükteki gösteri İstanbul’un pek çok noktasından izlenmişti.

Sonrasında çoğunlukla Cumhuriyet bayramlarında veya milli futbol zaferi gibi kutlamalarda görüldü bu büyüklükte...

Bir de düğünler var elbette. 2000’li yıllarda düğün sahiplerinin bütçelerine göre nasıl kontrolden çıktıklarını Savaş Özbey’in 2003’te hazırladığı haberin başlığında görebiliyoruz: “Cebine elli milyonu koyan da atıyor fişeği, 150 bin dolarını harcayacak yer arayan da...

Attığın hava kıydığın can
İtalya’nın başkenti Roma’da yeni yılı kutlamak için kullanılan havai fişekler nedeniyle yüzlerce kuş öldü.

O dönemde Meral Tamer gibi havai fişek gösterilerine karşı çıkanların sesi zayıf olsa da çıkmaya başlıyor ama bir yasal düzenleme yok, ceza yok, denetim yok ve böyle hava atacağını düşünen çok!”

Haberin Devamı

Giderek karşıt olanların sayıları artsa da gündemde güçlü bir sese dönüşemiyor.

Geçen sene temmuz ayında Sakarya’nın Hendek ilçesinde havai fişek üretilen fabrikadaki katliam gibi kazada 7 kişi hayatını kaybettikten, 127 kişi yaralandıktan sonra konu bir kez daha gündeme geldi.

Ankara, İstanbul ve başka belediyeler kutlamalarında artık havai fişek kullanmayacaklarını duyurdular.

Havai fişeğin zararları anlatılmaya çalışıldı, tehlikelerine dikkat çekildi, serbestçe satılması eleştirildi, yasaklanması istendi.

Havai fişek deyip duruyoruz da, nedir bu diyecek olan çıkar mı?

Patlayıcı, yanıcı, türlü çeşit zehir içeren, yaralanmalara, ölümlere yol açan bir tür “ateşli silahçık...”

Anlık seyrini güzel bulmak günahlarını örtmeye yetmiyor; çünkü hakikaten zarar ve tehlike çok büyük.

Serbestçe satılıyor... Bataryalar, fişekler, “A sınıfı ateşleyici belgesi olmadan satılmaz” ibareli “gök bombası” adlı ürünler...

Ehliyetsiz ellerde yaratabileceği felaketlerden birini Galatasaraylı futbolcu Omar Elabdellaoui’nin yaşadığı talihsiz kazayla gördük yine...

Attığın hava kıydığın can

Haberin Devamı

Haber arşivleri kutlamalarda havai fişek yüzünden yaralananların, hayatını kaybedenlerin, orman yangını başlatanların, evini barkını, mahallesini yakanların haberleriyle dolu...

Doğada yarattığı şokun sonuçlarını Roma’dan gelen sokaklara dökülmüş ölü kuşların fotoğrafında gördük, hafızamızın taze görüntülerinden...

Şokla bir anda uyanıp yuvasını terk eden, birbirlerine veya elektrik hatlarına çarparak ölen kuşlar en görünen kurbanlar. Tüm canlılar için travma olduğu söyleniyor bu ani, yüksek gürültünün...

Bir diğer zararı malum, içinde barındırdığı türlü türlü zehirler... Seyri güzel ama içinde akla gelmeyecek kimyasal maddeler, ağır metaller var ve havaya, toprağa, suya karışıyor.

Haberin Devamı

Akciğer hastalıklarına etkisi olduğu belirtiliyor; doğada oluşturduğu hasarın göz ardı edilemeyecek düzeyde olduğu söyleniyor.

Cana zarar, mala zarar, suya zarar, toprağa zarar, havaya zarar, insana zarar, kuşa kurda zarar, cebe zarar, akla zarar ama “Çok şahane patlıyor” demekle kendimizi aklayamayacağımız bir çağda değil miyiz artık yahu?

Çinlilerin 2 bin yıl önce “şeytanları kovmak” için buldukları da rivayet edilir havai fişeği... Şimdi verdiği zarar, barındırdığı tehlike ortadayken bir şeyler yapmak gerekmiyor mu?

Attığımız hava kıydığımız cana değiyor mu?

Bence değmiyor; ayıptır, kınanacak iş, yuhlanacak tavırdır havai fişek gösterisi yapmak bu çağda, nokta.

Haberin Devamı

EZELDEN BERİ METALLICA

METALLICA,
1981’de Los Angeles’ta kurulmuştu; grubun sevenleri olarak bu yıl 40’ıncı yaşını bolca ve korkarım ki tek başımıza kutlayacağız.

40 yıl bir müzik topluluğu veya herhangi bir kurum için aralıksız devam etmek zorlu, uzun bir süreç. Bu süre içinde üretken olmak, popülerliğini korumak, kemikleşen dinleyicisine yenilerini eklemek ve hâlâ istenmek ise daha da zor.

Metallica geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabında Spotify istatistiklerini “tatlı” bir benzetmeyle paylaştı.

Attığın hava kıydığın can

2020’de toplamda 1.1 milyar kez dinlenen ve toplam dinlenme süresinde 99.3 milyon saate ulaşan Metallica, hayranlarına “Kendinizi aştınız!” diyerek teşekkür ettikten sonra şunu ekledi: “Biri milattan önce 27 Ekim 9318’de dinlemeye başlasa bugüne kadar geçen süre demek bu!”

Haberin Devamı

Milattan önce 9318, kabaca neolitik çağ veya cilalı taş devrinin başlangıç dönemine denk geliyor.

İnsanoğlu tarım ve hayvancılıkta devrim düzeyinde adımlar atıyor, ilk yerleşim yerleri beliriyor ve haliyle heavy metalcilik de doğuyor!..

Bu 99.3 milyon saatin sadece bir streaming platformuna ait olduğunu, diğer bütün platformları, radyoları, televizyonları, benim gibi plak, kaset, CD kullananları eklerseniz ve bunun sadece bir yıla ait olduğunu düşünürseniz.

Metallica’nın 40 yılını hesaba vurup, toplam dinlenme saatini takvimde geriye doğru sayarsak herhalde dünyanın toz ve gaz bulutu olduğu dönemlere gitmek gerekir.

Hesabım kötüdür ama tahminimce “Ezelden beri Metallica’cıyız” dersek çok da boş konuşmuş olmayız...

Yazarın Tüm Yazıları