Paylaş
Bir süre önce, referandumu beklerken, Brezilya’daki seçimlerle ilgili bir haber üzerine “siyasi mizah/mizahi siyaset” üzerine serbest uçuş tekniğiyle konuya dalış yapmıştım.
Haber seçim öncesinde mizahçıların adayları “ti’ye almalarının” yasaklanması ve bunun üzerine mizahçıların kumsalda protesto yürüyüşü yapmalarıyla ilgiliydi.
Siyasetle uğraşanların eleştiriyi, özellikle de mizahçılardan gelen iğnelemeleri kaldıramamaları bizde çok meşhurdur da bize özgü değil.
Bu durumda ne yapacaksın peki?
Brezilyalı palyaço “Aksi Tiririca”nın yaptığını yapacaksın, bizzat seçime girip kazanacaksın!
Palyaço sevenlerden değilim, sirkleri bütünüyle itici bulurum.
Ama Aksi Tiririca, gün itibariyle adamımdır.
* * *
Ne yapmış peki bu Aksi Tiririca? Kongre üyeliği için Brezilya’nın ikinci büyük kenti Sao Paolo’da aday olduğunu açıklamış ve tam 1 milyon 300 bin seçmenin oyuyla seçilmiş.
Tek vaadi de şu olmuş Aksi Palyaço Tiririca Abimizin: “Bir kongre üyesi ne yapar aslında bilmiyorum ama bana oy verin gidip bi bakayım, size de anlatırım.”
Bu samimi slogan “Seçtiğimiz cebini dolduruyor, ikbal peşinde koşturuyor, türlü rezilliğe bulaşıp halkı unutuyor nasıl olsa. Bu palyaço en azından dürüst” diyen seçmenin kalbini kazanmaya yetmiş de artmış bile.
* * *
Kim palyaço, kim donanımlı siyasetçi vatandaş ölçebiliyor Brezilya’da, darısı başımıza.
Mesela kış günü yaşadıkları felaket sonrasında çadırda kalan vatandaşlarına “Boşverin bu işleri, hafta sonu kamp yapmaya çıktınız kabul edin” diyen, mesela “Bana evine git diyorlar, 20 evim var hangisine gideyim keh keh keh” diyen Berlusconi.
Mesela “Balıklar ve insanların birlikte bir hayatı sürdürebileceklerini biliyorum” diyen George Bush.
Mesela “Politika ‘en eski ikinci meslek’tir; zamanla ilkiyle çok benzerliği olduğunu da anladım” demiş olan Ronald Reagan.
Palyaço ve politikacı ayrımını siz yapın, bizden örnekleri kendiniz hatırlayın, beni uğraştırmayın!
Adamım Tiririca, buralara da bekleriz.
Duvar yıkmak
DUVAR’ın yıkılışının 20’nci yılı kutlanırken, İstanbul’dan sonra en sevdiğim şehir olan Berlin’de (Londra’yı sollayalı çok oldu) bulunmayı isterdim.
Soğuk Savaş’ın simgesi Berlin Duvarı’ın geçtiği hatta Yeni Berlin yükseliyor.
Meşhur “Checkpoint Charlie” bugün bir turistik hadise. Pasaportu şaka olsun diye damgalatıp şakadan duran askerlerle hatıra fotoğrafı çektiriliyor.
Duvar’ın hem sahte hem gerçek parçaları turistik eşya niyetine satılıyor; tıpkı Doğu Alman askeri malzemeleri, tişörtler vesaire gibi.
İş bir duvarı yıkmakla başlayabiliyor ve bitebiliyor.
Hem çimento duvarları hem zihinsel duvarları yıkmak için cesur adamlar ve cesur kararlar gerekiyor.
Gerisini zaman hallediyor.
Paylaş