Paylaş
İnternet üzerinde yeni hayran grupları oluşuyor, şarkıları ve videoları izleyici rekorları kırıyor...
Yeni bir durum değil bu aslında. Ahmet Kaya zaman içinde ‘sakıncalı’ duruma düştüğünde bile sevildi, dinlenildi hatta Elvis gibi bir şehir efsanesine dönüştü.
Elvis ve Ahmet?
Anlatayım.
“Ahmet Kaya ölmedi, saklanarak yaşıyor” muhabbetine denk geleniniz muhakkak çıkmıştır.
Elvis için bu muhabbet ayrı bir alt-kültür oluşmasına yol açtı. Artık millet birbirine Elvis’i nerede gördüğünü web sayfasında anlatıyor.
İddialara inanırsanız, Elvis her yerde sallanıp yuvarlanmakta.
* * *
Eskiden alkolle hassaslaştırılmış ortamlarda Ahmet Kaya çalınca çıkardı bu iddia ortaya.
Halen bir geçerliği var mı, bilemeyeceğim.
Fakat Başbakan konuşmasında Kaya’nın adını anmadan yaklaşık iki hafta önce hikâyenin geliştirilmiş, güncellenmiş ve detaydan kaçınılmamış yeni versiyonunu dinledim.
Yeri gelmişken onu paylaşayım.
Taksiye bindim. Şoför arkadaş kaçak konut tipi kolon yapılanmasını tam performans çalıştırmış, otomobilde resmen ses rüzgârı esmekte.
Evrensel dilde “Müziği biraz kısalım usta!” manasına gelecek hareketle ortamı sakinleştirdim.
“Ahmet Kaya seviyorsun galiba” dedim.
“Sevdiğim şarkıları vardır, zaten yaşıyor biliyor musun abi?” dedi.
“Öyle mi, nerede?” derken içimden (Almanya cevabı geliyor) diye geçirdim.
“Kağıthane’de” dedi.
“Benimle kafa mı buluyor?” diye dikkat kesildim, yooo gayet güzel yazıyor arkadaş:
“Ameliyat oldu... İstanbul’a gidip geliyor, bizim arkadaş var taksici o söyledi. Ara sıra alıp evden çıkarıyormuş. Ev Kağıthane’de. Bazen Boğaz kenarına gitmek istiyormuş, bazen Sarayburnu’na...”
Baktım genç arkadaş kendini epeyce inandırmış, benim de cebimden Ahmet Kaya’nın ölüm raporunu çıkarıp gösterecek halim yok “Görürsen selam söyle o zaman. Yıllar önce Hey Dergisi’ne elinde bir sepet meyve ile gelmişti, o zaman tanışmıştık...” diyerek indim.
Sevmeyeni çoktur ama seveni daha çoktur Ahmet Kaya’nın herhalde.
Ama duruma bakıp “Böyle olmasaydı keşke” demeyenimiz yoktur, bundan eminim.
Umarım Ahmet Kaya tişörtü giymenin sakıncasız olduğu günlere geri dönebiliriz.
Seni seviyorum Kevin Seni sevmiyorum Kevin
Aşkolsun Kevin!
Bilmeliydim, ah, bilmeliydim...
“Kurtlarla Dans” ettin, Kızılderililerin durumu ortada.
Golf filmi yaptın, Tiger Woods çıkmasa spor bitiyordu.
“Bodyguard”ı çektin, Whitney Houston’un haline bak: Koca dayağı, zehir ticareti... Oy Allahım!
“Ay fiiil layk asıtaaar”
Dedilerdi “Madonna bunun arkasından böğk yapmış, sıkıcı demiş...” diye.
Ah inanmadım, ah inanamadım oy bana, oylar banaa!
Turuncu kravatına, kartpostal gülüşüne, endamına kandım.
Kandırdın beni kalpsiz Kevin..
“Ben de açılacağım, söyle açılsınlar” diye haber yollamadın mı bana, yollamadın mı ha?
Ah Kevin, kalbimi kırdın, koltuğumu kırdın Kevin.
Daha da seyretmem filmini, milmini.
Küs Kevin.
İmza: Bir zamanlar tüm ümidini, ipeksi ve saf his iplikleriye sana bağlamış olan bir bedbaht.
Paylaş