Paylaş
“Godfather” diyerek sevgiyle takıldığı babasıyla mangal keyfi yaparken, küçük kız kardeşiyle oynarken, okul başlamadan arkadaşlarıyla yaptığı küçük tatilde denize atlarken gözlerinin içi gülüyor...
Bir sevdiği varmış.
Basketbol oynamayı severmiş.
Cem Adrian’ın sesini, Ata Demirer’in esprilerini takip edermiş.
19 yaşındaymış Ozancan Akkuş...
Gaziantepli fidan önce liseyi Ankara’da yatılı okumuş, sonra geçen sene ODTÜ’nün kazanması zor/bitirmesi zor Elektrik/Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde okumaya hak kazanmış.
19 yaşınızı hatırlıyor musunuz?
O yaşama sevincini, o kırılmaz umudu, o neşeli çağı hatırlıyor musunuz?
Ozancan’ın yaşama sevincine, umuduna, arkadaşına kastetmiş soyu sopu tükenesice terör 10 Ekim Ankara saldırısında.
Dostu, memleketlisi Ali Deniz’i almış alçaklar o gün...
Not düşmüş, okuduğumuz o notu düşmüş o gün Ozancan: “Gözlerimizden akan yaş bile ellerinizdeki kanı temizleyemeyecek. O temiz adam her zaman sizin yakanızda bizim kalbimizde kalacak...”
Sonra “Yeşil Yol/Green Mile” filminin meşhur repliğini paylaşmış sosyal medyada: “Bu dünyada öyle şeyler oluyor ki; Tanrı’nın neden izin verdiğini merak ediyorum...”
Ozancan Akkuş’un ardından bir arkadaşının Ekşi Sözlük’e yazdıklarından aktaracağım, isterseniz ağlayabilirsiniz:
“Ankara Fen Lisesi yıllarından tanırdım Ozan’ı. Ailesini de ailem tanırdı. Gaziantep’te yaşarlardı. Ozan biricik oğullarıydı. Onun iyi bir eğitim alması için canlarını dişine takıp çalıştılar. Bu çocuk önce Antep’in küçük bir ilçesinden Türkiye’nin en iyi liselerinden birini kazandı. Lise boyunca yurtta kaldı.
Gurbette 4 yıl boyunca hayata tırnaklarıyla tutundu. Çok kişi bilmez lisede yatılı kalmanın zorluğunu. 14 yaşında taşradan gelip büyük şehirde bir başına hayata sıkı sıkı sarılmak her babayiğidin harcı değildir.
O çocuk başardı, hayata sıkı sıkı tutundu. Sonra ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü kazandı. Bugün ailesine daha az yük olmak için verdiği özel dersin dönüşünde lanet bomba geldi onu buldu.
Aynı sıralarda büyüdüğümüz çocuğu bizden aldı...”
Ali Deniz’le çektirdiği fotoğrafı zihnime, ruhuma yaşadığım sürece unutmayacağım şekilde kazındı Ozancan’ın.
Kim bilir neye gülüyorlardı; öyle tatlı, öyle masum, öyle güzeller ki...
Alçakça, şerefsizce, haince patlatılan iki ayrı bomba birkaç ay arayla kopardı iki fidanı...
Biliyorum Ankara’daki son alçaklık, onlarca canımızı aldı.
Biliyorum binlerce, on binlerce masum kurban verildi yıllar içinde.
Hepsi için parçalanıyor yürek. Sevenlerine, dostlarına bir teselli bulmak imkânsız; dualarımızla eşlik edebiliriz sadece yürek yangınlarına...
O fotoğrafı, Ozancan’ı, Ali Deniz’i asla unutmayacağım.
Ah Ozan, ah Ozancan; ah güzel çocuk...
Paylaş