Ağbi sen bir imparatordun sana bir şey soracağım

TELEGOL seyirci açısından cazibesini kaybetmeyen spor programlarından. Pazar gecesi yine formdaydı Telegol ekibi. Şikeyle ilgili dosyaları neredeyse hava durumu raporu sıklığında veriyorlar.

Açıkçası, o haberler verilmeden önce seyredenleri "Az sonra..." manyağına çevirdikleri için ben haberi seyrettiğimde de bir şey anlamayacak hale gelmiş oluyorum.

Telegol’ün sürpriz konuğu Gerets’ti. Son şampiyonun hocası, Erdal Keser’le birlikte canlı yayına katıldı ve mümkün mertebe makul cevaplar vermeye çalıştı.

Mesela bir nevi "Tavuk mu yumurtadan çıktı, yumurta mı tavuktan?" sorusuna dönen "Geçen sezon şampiyonluğu Galatasaray mı aldı, Fenerbahçe mi verdi?" sorusuna "Rekor düzeydeki 83 puanı bize rakip vermedi..." dedi, evde tek başıma ayağa kalkıp alkışladım!

Ama Telegol’ün asıl bombası tabii ki Adnan Aybaba ve bu yorumcunun Ziya Şengül’le girdiği diyaloglardı.

Adnan Aybaba, sinirleri çelik gibi sağlam birini bile üç saatin sonunda dağıtabilecek güçte. Bazen Ziya Şengül’le girdikleri diyaloglarda Ziya Şengül "Tieeeeyt!" şeklinde kopacak diye endişeleniyorum hatta.

Pazar gecesinden bir derleme yaptım. İyi eğlenceler!

"Ziya Ağbi sen bir imparatordun, sana bir şey soracağım..."

"Ağbi şimdi Kayserispor farklı bir ortam..."


"Ziya Ağbi ben uçtum biraz galiba..." (Ziya Şengül buna "Sen uçurtma mısın uçuyorsun?" şeklinde cevap verdi!)

Aurelio’ya yeni soyadı

BREZİLYALI futbolcu Aurelio, Türk vatandaşlığına geçti, Milli Takım kadrosuna çağırıldı, Mehmet adını aldı...

Buraya kadar güzel. Fakat ben başka bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Daha önce de, geçen sezonlarda da yazmıştım, adamın adı "Orelyo" diye okunuyor. Bu konuyu daha önce yazdığımda Brezilya’dan bir okur "Orelyu" diye okunması gerektiğini bildirmişti. Ben Orelyo’ya razıyım.

Ama daha zor olanı seçerek "Avurello" bile diyebiliyor adını telaffuz edenler. Mehmet güzel olmuş ama bence Aurelio’nun soyadı değiştirilseydi, yorumcular ve spikerler için daha hayırlı olurdu...

Galatasaray niye taklit edilemez

GALATASARAY-Kayseri maçı sonrasında Oğuz Tongsir canlı yayında Arda Turan’la röportaj yapıyor. Arda 1987’de doğmuş. Yani Galatasaray’ın 14 yıl beklediği şampiyonluğun nihayet kazanıldığı sezon.

Galatasaray camiasına 1999 yılında katılmış Arda; Florya Metin Oktay Tesisleri’nin kapısından girdiğinde 12 yaşındaymış.

Yani Galatasaray’ın en görkemli döneminde; dört sene üst üste şampiyon olan, Avrupa’yı sallayan efsane ekip oradayken...

Arda Turan gencecik yaşında Fatih Terim’i, Lucescu’yu, Hagi’yi, Popescu’yu, Hakan Şükür’ü görmüş, onlarla vakit geçirmiş.

Futbol adına öğrendiği en büyük ders de; "inanan başarır" olmuş. Galatasaray felsefesinin temelini oluşturan bu ders Galatasaray’ın niye taklit edilemez bir sistemi olduğunu da gösteriyor.

Siz asıl aradaki bu farkı kapatın bakalım kapatabiliyorsanız.

Kimseyi kendinden büyük görmeyen futbolcu kuşakları yaratıyor Galatasaray; rakipler için can sıkıcı, sevenleri için şahane bir durum...

Doğuştan şampiyon Arda ve başta Ali Hocam olmak üzere alt yapıda emeği geçen herkese teşekkürler.

Yorumcular hızarı erken çalıştırdı

PAZAR gecesi Galatasaray maçı 23:30 civarında bitince spor programları da geceyarısı kuşağı şeklinde ekrana geldi.

Yorumcular, yaz mevsimini hiç hız kesmeden geçirmiş belli ki. Hepsi sezona hızarları, elektrikli testereleri, baltaları hazırlamış şekilde başladı.

Kanallar arasında gezerken yakaladığım cümlelerden seçmeler sunayım size, durumu kendiniz görün:

"Fener’in en büyük problemi kalıcı menajerinin olmamasıdır!"

"Sayın Başkan (Trabzonspor Başkanı kast ediliyor); Marçelinyo’nun (Marcelinho) yanına acilen iki adam al... Almazsan o da bir işe yaramaz..."

"Anelka’yı hemen yollamak, yerine santrfor getirmek lazım..."
Yazarın Tüm Yazıları