Ağaçtan beslenen kemirgenle mücadele

HİTİTLER, Frigler, Medler, Persler, Danişmendliler, Selçuklular, Moğollar, İlhanlılar vesaire pikniğe çıkıp, çıra için güzelim ağaçların gövdelerini canlı canlı oymuş olabilir mi?

Haberin Devamı

Bilmiyorum ama pek mümkün de görmüyorum. Bu ancak çağımız insanının yapacağı türden bir zalimliğe benziyor...

Tokat’ın Erbaa ilçesi ve çevresi tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin hüküm sürdüğü, İpekyolu hattında olduğu için hep cazibesini korumuş cennetlik bir coğrafya...

Geçen hafta bir öğretmen, bu bölgedeki Hacıali ve Canbolat köyleri yakınlarında, ormanlık arazide yapılan zulmü görüntüledi ve sosyal medyada paylaştı.

Hakikaten içler acısı bir manzara... 44 adet güzeller güzeli sarıçam ağacını dev boyutlu sıçanlar gelip kemirmiş sanki...

Ağaç ayakta ama canlı canlı etini kesmişler çıra için...

O bölgenin köylüleri geçimlerini ormandan sağlar, Çerkestirler, Kafkasya’dan göçmüşlerdir, doğaya saygı duyarlar...

Kim işlemiş peki bu korkunç cinayeti?
Dışarıdan gelenler, kasabadan, şehirden gelenler, gölgesine sığınmak için koştukları ağacın canlı canlı kolunu, bacağını, gövdesini kemirecek kadar gözü dönmüşler elbette, ya kim olacak?

Haberin Devamı

Bu vicdansızlığa “Yazıklar olsun!” demek bile kibar kaçar da terbiyemizi bozmayalım bayram günü...

İç acıtan bu görüntüler elbette kendi çapında bir infial yarattı. Ama infial rüzgârının ruh ürperteceği çağı geçeli, bundan utanacak insanı kaybedeli çok oldu...

Bu infial üzerine başta Tokat Valisi olmak üzere bir grup yetkili olay yerine intikal etmiş ve incelemelerde bulunmuş.

Gayet olumlu bir gelişme... Ancak inceleme sonrası yapılan açıklama bizim bu işleri nasıl “çözemeyeceğimizin” bir göstergesi...

Mesela...

“Hacıali köyü hudutlarında 34 adet, Canbolat köyü hudutlarında da 10 adet sarıçam ağacının gövdesinin çıra çıkarmak amacıyla yaralandığı tespit edilmiş, 2000’li yılların başından bu yana ağaçlardan çıra çıkarma işinin yapıldığı anlaşılmıştır” denilmiş.

Bunu “gerçek hayat Türkçesine” çevirirsek “Yaklaşık 20 yıldır oyuluyor bu ağaçlar. Herkes biliyor, herkes sessiz kalıyor” denilmektedir.

Mesela...

“Belirtilen alanlar vatandaşlarımızın eskiden beri piknik alanı olarak kullandıkları ancak piknik ve mesire alanı olarak tescili olmayan yerlerdir” denilmiş.

Haberin Devamı

Yine “gerçek hayat Türkçesine” çevirmek gerekirse “Piknik yapmak yasaktır ama millet gelir ve biz de denetlemeyiz, korumayız” denilmektedir.

Mesela...

“Vatandaşlarımızın tescilli piknik ve mesire alanlarımızda piknik yapmaları gerekmektedir” denilmiş.

Çevirelim, üşenmeyelim: “Sizi çok korkutacak bir açıklama yaptık gördüğünüz gibi ey orman vandalları! Başka ne yapalım?”

Ne yapın biliyor musunuz?

Yasak alanda piknik yapanı yakalayın, “Oy anam!” dedirtecek ceza kesin ve bu cezayı, denetimi o vahşi kafalılar aklından bile geçiremeyecek hale getirene kadar sürdürün.

Gerçek piknik alanlarına yönlendirin ve gerekirse çıralarını da siz sağlayın.

Bu arada büyükleri zaten kaybetmişiz, küçükleri doğa sevgisiyle büyütmeye çalışın diyeceğim ama yazarken ben bile kendime inanmadım bu “betonist” çağda!

İyi bayramlar.

 

Yazarın Tüm Yazıları