Paylaş
Birlikte başladıkları televizyon programını apar-topar bitiren iki ismin arasındaki “hadise”, Mustafa Keser’in ağır bombardımanı sayesinde “görülmemesi/duyulmaması” imkânsız boyuta taşındı.
1990’larda görürdük böyle büyük ve sevgili ‘Şokopop’un analizine muhtaç haberleri. Kopan gümbürtüden suni gündem maddeleri köşelerine kaçışırdı bir “Hülya-Gülben” veya türevi çatışmalarda...
Mustafa Keser’in Ersoy’a yönelik “Diva değil, divan”, “Zaten ses kalmamış, rezalet bir okuyuş” gibi örneğine pek rastlanmayan ağırlıktaki konuşmasını izlerken magazin manasında bir 1990’lar nostaljisine tutulduğumu fark ettim.
Bu nostalji atağının tek tetikleyicisi kavganın “televolik” tonu değil elbette, taraflar zaten var olan şöhretlerini 1990’larda daha da büyütmüştü...
Bülent Ersoy ve Mustafa Keser arasındaki vaka, dün sabah ‘Müge ve Gülşen’le 2. Sayfa’ yayınından anladığım kadarıyla yargıya intikal edecek.
Umarım iki isim bir noktada uzlaşmayı başarır diyeceğim ama Müge ve Gülşen’e bakılırsa Bülent Ersoy, avukatlarıyla sabaha kadar toplantı yapmış bile...
Bülent Ersoy-Mustafa Keser hadisesi “Bebeleri pistten alalım, XYZ kuşakları sağdan ilerleyin canım” şeklinde magazin gündemine otururken, vaziyet şimdilik böyle...
BUNU SADECE BEN Mİ YADIRGADIM?
BİR yandan henüz kaybettiği babasının acısını yaşayan, bir yandan polemik cephesini kontrol altında tutmaya çalışan Bülent Ersoy, bir yandan da başka bir krizle uğraşıyormuş; Keser haberini okurken gözüme çarptı...
28 Ağustos’ta KKTC’ye konsere giden Bülent Ersoy’a eşlik eden orkestranın üyeleri sahte PCR testi yaptırdıkları gerekçesiyle tutuklanmış, yargılanmış ve 21 kişilik orkestranın şefi 1,5 ay, üyeleri de 1’er ay hapis cezasına çarptırılmış.
Haber orkestra üyelerinin ve ailelerinin isyanı, Bülent Ersoy’un “Sorumluluk bende değildi, organizasyon şirketindeydi, ben elimden geleni yapmaya çalışıyorum” açıklamaları üzerinden yansıyor.
Fakat benim dikkatimi başka bir uygulama çekti. KKTC polisi orkestra üyelerini her biri bir memura kelepçeli bir şekilde, tek sıra halinde yürüterek çıkartmış kameraların karşısına.
Ne yapmış bu müzisyenler? Bilmeyerek veya haydi diyelim bilerek sahte PCR testi sunmuşlar falan filan.
Hapis cezası zaten biraz fazla tuhaf! Ama onu da geçelim (bizim için kolay zaten geçmesi!), adamları böyle azılı suçlu gibi tek tek bir memura kelepçeleyip savaş esiri gibi sıraya sokup gezdirmek, sergilemek normal mi?
Veya bunu tek yadırgayan ben miyim?
Paylaş