Kupayı kim alır? Çarşı’daki kartal heykelinin yanında, külde Türk kahvesi yapılan dükkanda, gayet kıl problemler için uğranılan berberde, ayaküstü çay içip laflanan pimapencide aynı soru.
Cevabım 1978’den beri değişmez: Arjantin. Artık iyice hayallere karışmış siyah/beyaz maç görüntülerinde Daniel Pasarella, Osvaldo Ardiles, Leopoldo Luque ve Mario Kempes koşuyor. Maçların siyah/beyaz algılandığı yıllar, Arjantin’in formasının mavi/beyaz olduğunu gazetede görüyoruz. Aşkımız Kempes’e, Arjantin’e, Cesar Luis Menotti’ye zaten, renklere değil. 1978’de cunta gölgesinde kupa Arjantin’in oldu.
EFSANE BİTTİ, DESTEĞE DEVAM
Sonra Maradona geldi. Göklerden bir hediye. 1982’de aperatif bir performans sergileyen Diego Maradona, 1986’de herkesin; özellikle İngiltere’nin 6 futbolcusunun, aklını başından aldı. 60 metre slalom yaparak İngiltere’ye attığı meşhur gol (Tanrının Eli meselesini pas geçelim) geçen yüzyılın en güzel golü seçildi filan. Maradona’dan başka kimler vardı? Jorge Burruchaga ve Jorge Valdano. Ricardo Giusti, Oscar Ruggeri, Jose Luis Brown. Pasarella abimiz yine yerinde tabii. 1986’da da kupa Arjantin’in oldu. Maradona 1990’da ite kaka da olsa takımını finale getirdi, Almanya’ya 1-0 kaybetti. 1994’te ise Maradona kayboldu. Efsane -bildiğimiz manada- bitti. Arjantin’e desteğimiz bitti mi peki? Biter mi, aynen devam.
KULÜBEDE MARADONA SAHADA MESSİ
Mavi beyaz forma dört yıldır beklediği köşeden çıkarıldı. 2006 Almanya’da, Arjantin’in Sırbistan’a Gelsenkirchen’de 6 gol attığı maçta tribündeydim ve bu formanın uğurunu ilk kez deniyordum. Messi son 15 dakikada oyuna girip bir gol atmış bir tane de Crespo’ya attırmıştı. Ah, afedersiniz, bu arada Messi geldi tabii. Üzerinde bir efsanenin gölgesi var Messi’nin. Ama işin iyi yanı o efsane, bizzat bu çocuk tarafından yıkılmaya (bence mümkün değil, o ayrı) dünden razı. Kulübede Maradona, sahada Messi. Takıma bak be! Gel de tutma! Almanya’nın balı, Brezilya’nın lokumu, İtalya’nın şerbeti beni ilgilendirmiyor. Hem Maradona kupayı kazanırsa Beckenbauer’in havasını da bozmuş olacak. Malum, hem oyuncu hem hoca olarak Dünya Kupası var abimizin.
FORMA HAZIR, BUZDOLABI YÜKLÜ
2010 Güney Afrika’da sıra. Forma hazır, buzdolabı yüklü, koltuk sistemi kupaya uygun hale getirildi. Yaşam formatı ayarlarımızı önümüzdeki 1 ay için “Homo Televizyonus Futbolis Futbolis”e çevirdik. Ah bir de Türkiye katılabilseydi. Aaaaaah ah! Neyse, dört yılda bir yüzümüz gülüyor, neşemizi bozmayalım. Kısmetse araya bir de rock festivali sığdıracağım, ev taşıyacağım, gayet hareketli bir Dünya Kupası olacak. Vahşi fantazim bir Arjantin-İngiltere finali. Brezilya-Almanya finali ise aklıma gelen en sıkıcı ihtimal. Maçlar ne alemde peki? Yarın Almanya-Avustralya yerine Winwood-Clapton karşılaşmasına gideceğiz ama mesela bugün durum ne? Oley! Bugün Arjantin-Nijerya maçı var. Sadece forvet listesine bakar mıyız bi saniye: Lionel Messi, Carlos Tevez, Gonzalo Higuain, Sergio Agüero, Diego Milito. Vay, vay, vay! Kimi seçsin şimdi Maradona? Amaaaaa yine de aman diyeyim Arjantin! Nijerya’da Odemwingie filan tehlikeli tipler. Malum, turnuvalarda sürpriz adettendir. Saçmalamaktan kaçınalım, finalde buluşalım, olur mu?..