Paylaş
ABD listelerinde 1973’ten 1988’e kadar tam 741 hafta geçirdi. Etkisi bugün de süren, güzelliğinden, derinliğinden hiçbir şey kaybetmeyen Pink Floyd’un ‘The Dark Side of the Moon’u 40. yıldönümünde, çok sıkı Pink Floyd takipçileri dışında pek kimsenin bilemeyeceği notlarla anmak isterim.
* * *
Uncut’ın Kasım 2013 sayısının kapağında Pink Floyd var. Sebep? ‘The Dark Side of the Moon’un 40’ıncı yıldönümü idrak ediliyor, sebep bu...
Büyük Britanya müzik basını, ulusal değerlere bağlılık konusunda ziyadesiyle hassastır. Gayet milliyetçi bir tavırla çok da hak etmeyen albümleri de yüceltir, yıldönümlerine özen gösterir vesaire.
Fakat söz konusu grup Pink Floyd ise ve yasal olarak 50 milyondan fazla satan bir albümden bahsediyorsak, gösterilen ilgi ve yapılan kutlama az bile kabul edilmeli.
Her yönüyle müthiş bir albümdür ‘The Dark Side of the Moon’. Grupta egoların (başta Roger Waters olmak üzere) patladığı, elemanların 30 yaşına erdiği dönemin ürünüdür. Müzikal manada görüş ayrılıkları belirmiş, Roger Waters, Syd Barrett sonrası dönemde liderliğini ilan etmiştir.
1971 sonlarında, Nick Mason’ın Camden’daki evinde buluştuklarında atılır tohumları. En azından ‘şiddet, seyahat, para ve din’ temaları, ilk kez bu evde telaffuz edilmiştir. 1 Mart 1973’te yayımlanan albümle ilgili akademik makaleler, kitaplar yazıldı. Britanya tarihinin en çok satan albümü oldu. Etkisi bugün de süren, güzelliğinden, derinliğinden hiçbir şey kaybetmeyen ‘The Dark Side of the Moon’u, çok sıkı Pink Floyd takipçileri dışında pek kimsenin bilemeyeceği notlarla anmak isterim.
Kaynağım başta John Harris’in 2005 tarihli kitabı ‘The Dark Side of The Moon- The Making of Pink Floyd Masterpiece’ olmak üzere sakınıp sakladığım makaleler...
Okurken, okuduktan sonra ABD listelerinde 1973’ten 1988’e kadar tam 741 hafta geçirmiş olan (kırılamamış bir rekordur) bu albümü bir daha dinleyin. İştahınızı açmak için direkt notlara geçiyorum:
Albümdeki ‘The Great Gig In The Sky’daki kadın vokali yaygın kanının aksine beyaz bir vokalistin marifetidir. Clare Torry isimli genç kız, “Ölümdür bu enstrümantal parçanın teması, söz yok, kafana göre takıl” denerek kayda alınmış ve karşılığında 30 pound ödenmiştir. Yıllar sonra şarkıda hak iddia ederek mahkemeye başvurdu, miktarı açıklanmayan bir telif ödendi ve konu tatlıya bağlandı.
‘Brain Damage’da duyulan kahkahalar, grubun turne menajerliğini de yapan Peter Watts’a aittir. Peter Watts kimdir? Günümüzün meşhur oyuncusu Naomi Watts’ın babasıdır. 1976’da, Naomi Watts henüz 8 yaşındayken aşırı dozda uyuşturucu nedeniyle hayata veda etmiştir.
Albümde pek çok farklı konuşma duyarız. Bu konuşmalar, Roger Waters’ın hazırladığı ve ses teknisyeni Alan Parsons’a (evet, o Alan Parsons) verdiği sorularla yapılmış röportajlardan alınmıştır. Sorular “En son ne zaman şiddet eğilimi gösterdiniz?”, “Ölmekten korkuyor musunuz?”, “Hiç delirmek üzere olduğunuzu düşünüyor musunuz?” tarzı sorulardı. Albümün sonundaki “Ayın karanlık yüzü yoktur. Aslına bakarsanız ayın tamamı karanlıktır” şeklindeki veciz ifade, kayıtların yapıldığı meşhur Abbey Road Stüdyoları’nın kapı görevlisi Gerry O’Driscoll’e aittir.
Albüm ilk olarak yayımlanmasından 14 ay önce bir konserde, Brighton Dome’da dinleyici karşısına çıkmıştır ancak teknik aksaklıklar, tamamının çalınmasına izin vermemiştir. Bu arada ilk düşünülen isim de ‘The Dark Side of the Moon’ değil ‘Eclipse’tir.
Albümün kendisi kadar ünlü kapak dizaynı, grupla yıllarca çalışan ve bu yıl nisan ayında kaybettiğimiz Storm Thorgerson’a aittir. Thorgerson ‘sevse de bayılmadığı’ kapak yerine, çizgi roman kahramanı ‘Silver Surfer’la ilgili bir kapak yapmak istemiştir.
‘The Dark Side of the Moon’ sayısız başarısının, ‘gelmiş geçmiş en iyi albüm’ gibi değerlendirmelerin yanı sıra Avustralya’da, ‘Dinlerken en iyi sevişilecek albüm’ de seçilmiştir! Kızlı/erkekli dinlemeyin yani, aman diyeyim!!!
Paylaş