Ormanlarla kaplı yeşil adaları, koyları, yalçın dağlarıyla Marmaris, dünya yatçılarının gözbebeği. Girişte sürekli dans eder gibisi olursunuz, rüzgarı hiç bitmez.
Havada kalbiniz hoplamadan uçamazsınız, kuyruk rüzgarları izin vermez. Derin sular ve her yandan esen rüzgarlardan sonra, sanki bütün bunlardan saklanmış gibi duran korunaklı limana gelince, bir oh çektirir Marmaris size... Liman, Ege ve Akdeniz’deki en etkileyici girişe sahiptir. Kaptanlar burada tilki kurnazlığında, tavşan sessizliğinde olurlar. Çünkü dünyanın en hızlı megayatıyla bile geçseler, daglardan inen termik rüzgarlardan etkilenirler. Hatıralarım, buraları hafife alan nice usta kaptanın hatalarından kaynaklanan maceralarla dolu... Dünyanın sayılı yat merkezine gelmemiş ünlü isim yok gibi; listenin başındaki ise Bill Gates var...
KADIRGA KOYU Çaycağız da denen Kadırga koyu, eğer Rodos’tan geliyorsanız, ilk göreceğiniz koy. Suyu çok temiz ve berrak. Yerleşim bulunmayan koya, zaman zaman günlük gezi tekneleri geliyor. Ama telaşlanmayın, hemen gidiyorlar. Zaten bu koy oldukça büyük. Bir keresinde 120 tekneyle gelmiş ve hepimiz yer bulmuştuk... Ancak kayalık yerleri çok, dikkatli demir atmak gerekiyor. Gece konaklarsanız, tepelerden gelen dev rüzgar sesleri de biraz korku filmi efekti yaratıyor.
ÇİFTLİK KOYU Çiftlik adasının önünde yeralan koyun dibi kum ve yosun karışımı. Melteme açık bir bölge. Burada yelkencilere hizmet veren bir tesis bulunuyor. Çam ormanlarıyla kaplı koy, Marmaris ve Bayır beldesine asfalt bir yolla bağlı. Karaya çıkarsanız, Bayır’daki kahvelerden, kekik ve elma yağı gibi şifalı otlar satın alabilirsiniz.
KUMLUBÜK Kadırga burnunun 1,5 mil kuzeyinde, Marmaris’e doğru. Kumsal plajı oldukça korunaklı. Burada bulunan "Hollandalı Ahmet"in çiçekler içindeki mekanı, yat kulübü gibi. Duşu, tuvaleti, lokantası, temiz ve zengin bir mutfağı var.
TURUNÇ KOYU Kumsal plaj olan batı bölgesi günübirlik motorların uğrak yeri. Burada yelken ve sörf yapanlara da sık sık rastlarsınız. Denizaltından telefon hatları geçiyor, üç sarı şamandıra yerlerini belirtiyor. Demirlemek ve gece kalmak için uygun bir yer değil. Sadece gündüz alargada kalıp denize girmek için tavsiye edebilirim. Tehlikeli kayalıklar nedeniyle dikkatli seyir yapmak gerekiyor. Yakınında Amos antik şehri var. Marmaris’e karayoluyla bağlı olan Turunç koyunun tepelerinden bakınca Ekincik koyu, Dalaman dağları ve Rodos’u görürsünüz.
İÇMELER Buradaki belediye hizmetleri, Marmaris’e, hatta çoğu kıyı belediyesine göre çok daha yüksek kalitede. Yol boyunca çiçekler, ağaçlar, çevre düzeni dikkat çekiyor. Yoğun bir yerleşim alanı. Kumsalı hep kalabalık. Karşısında Keçi adası ve hemen arasında Nimara adası bulunuyor. Keçi adasıyla İçmeler arasındaki bölgeye Küçük Boğaz deniyor.
ÜÇ DEV MARİNA
Marmaris’in en önemli özelliği, üç süper boyutlarda marinasının olması ve bu marinalardaki hizmet kalitesini ve servisleri, Ege kıyılarındaki hiçbir komşu adada bulamayacak olmanız... 2000 tekne kapasiteli, Avrupa’nın en büyük çekek ve kışın konaklama alanına sahip Yatmarin, Yalancı Boğaz’da. Burada 120 metre boyundaki megayatlar, 330 tonluk kaldırma kapasiteli vinçlerle kuş gibi havaya kaldırılır ve bakım onarımları yapılıyor. Yeni yapılan 3000 ton kapasiteli vinç ve hidrolik yüzme havuzu da olan marinada, 24 saat güvenlik, kablosuz internet, yatçılar için İngilizce yayın yapan radyo hizmetleri de var. Sekiz kilometre uzaklıktaki şehir merkezine servisi de bulunuyor.
Marmaris’in bir diğer büyük kapasiteli marinası Setur Netsel. Genç ve başarılı marina müdürü Çağlar Altuntaş tarafından yönetiliyor. Akdeniz çanağında Çağlar dendiğinde akan sular duruyor; dünyanın en ünlü yat yazarı, yelkenci Rod Heikell, bu marinada bağlama yapıyor. Bence Türkiye Heikell’e bir madalya ya da plaket vermeli. Çünkü kıyılarımızda sayısız seyir yapan Heikell uluslararası yayıncılık sektöründe çok etkili bir isim ve Türkiye kıyılarını dünyaya ilk tanıtan, bugüne kadar 18 baskı yapmış kitabın yazarı. Bugün her teknede bir Rod kitabı bulunur mutlaka. Dünya yat dergilerinin çoğunda Türkiye kıyılarıyla ilgili yazılar yazan Heikell, şimdi Karadeniz kıyılarını gezmeyi ve bu bölgeyle ilgili bir kitap yapmayı planlıyor. Karadeniz kıyılarımız da muhteşem; inanıyorum ki ileride burada da yatçılık, hem yat yapımı, hem turizm açısından gelişecek.
Biz gelelim Marmaris’teki üçüncü marinaya: Orhaniye koyundaki Martı Marina (Bu arada yöneticisi Ercan Güneştutar da Karadenizli), elit bir mekan. Akaryakıt ve ikmal merkezi. Ama kış aylarında giderseniz, sizi şair ya da romancı yapabilir. Çam ormanları içinde, müthiş etkileyici yemyeşil bir marina. Yolunuz düşerse Mistral Restaurant’a uğramanızı tavsiye ederim. Mönüsü ağırlıklı olarak Akdeniz yemeklerinden oluşuyor ancak, kurucusu Okan Kitapçı uzun yıllarını Uzakdoğu’da, özellikle Tayland’da geçirdiği ve orada aşçılık eğitimi aldığı için, yörede başka hiçbir yerde bulamayacağınız Tayland mutfağından spesiyaliteleri bulabilirsiniz burada. Mesela, lemongrasta buğulama levrek, körili et, çilili fıstıklı tavuk, ayster soslu sebze sote, dim sum... Kitapçı, zaman zaman da canlı müziğe eşlik ediyor.
Yalancı boğaz yolu üzerindeki Pupayat ise ileride megayat merkezi olmaya aday. Burada günlük ağaçları enfes bir rüzgarla birleşiyor, sürekli esen bir meltem var. Sadun Boro’nun dünyayı dolaştığı teknesinin kerestesini buranın sahibi, ünlü denizci işadamı Mehmet Zafer Işık vermişti. Tüm denizcilerin kadim dostu olan Işık, hálá teknesiyle dolaşıyor.
İki yıldır birlikte uçuyorlar
Kadir Kır iki yıldır, Güney Afrika’da mikrolight, Türkiye ise ultralight uçuş eğitimi alan Gökmen Mıhçıoğlu’yla uçarak gökyüzünden kıyıları fotoğraflıyor. Türkiye’deki ilk mikro ve ultralight uçuşların yapıldığı Dalyan Pisti’ni kuran Mıhçıoğlu, yerli ve yabancı turistlere Dalyan ve çevresini gökyüzünden izleme imkanı sağlıyor.İkilinin önümüzdeki günlerdeki planları, ultralightla uçarak Van’a gitmek.
Gökmen Mıhçıoğlu’nun en büyük hayali uçak pilotu olmaktı. Ama hayat şartları onun bu hedefine ulaşmasına engel oldu. O da kendi imkanlarıyla yine uçma hayalini gerçekleştirebileceği bir başka uçuş aracına merak sardı: Mikro ve ultralight. Sadece bir pilot ve bir yolcu kapasitesi bulunan bu çok hafif hava aracıyla semalarda dolaşan Mıhçıoğlu, bu sektörün Türkiye’deki gelişimini artırmayı hedefliyor.
Sahibi olduğu Dalyan Pisti’nde başka bir pilot arkadaşıyla üç mikrolight, bir de ultralightla Dalyan ve çevresinde turizme katkıda bulunuyor. Zaman zaman alçalıp, Kaplumbağa Plajı’ndaki su kaplumbağalarını yakından izleme fırsatı bile yaratıyor.
HAVA TAKSİSİ OLACAK
Gökmen Mıhçıoğlu, Dalyan ve yakın çevresinde bulunan onlarca tarihi ve doğal güzelliği ziyaret etmek isteyenler için, önümüzdeki yaz hava taksisi turları düzenlemek istediklerini söylüyor. Mikro ve ultralightla gerçekleştirecekleri bu projeyle Türkiye’de yine bir ilke imza atmak istediklerini belirten Mıhçıoğlu, turizm sektörüne kazandıracakları bu hizmete duyulacak ilginin oldukça yüksek olacağını düşünüyor. Kadir Kır’la yaptıkları uçuşları ise şöyle anlatıyor: "Ultralight ile uçuyoruz. Normal araba benziniyle çalışan bu uçağın kapağını çıkararak Kadir Kır’ın fotoğraf çekmesini sağlıyoruz. Gökyüzünden alçalıp yükselerek, çok farklı bakış açılarıyla fotoğraf çekimini gerçekleştiriyoruz."