Paylaş
"Ülkenizde savaş varken neden buraya geldiniz?"
Geçen hafta Şangay’a Gıda Fuarı için giden Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin 52 firma temsilcisi sabaha karşı otel odalarına gelen polislerin bu tuhaf sorusuyla karşı karşıya kaldı.
Olayı yaşayanlardan Birliğin Başkan Yardımcısı Hidayet Kadiroğlu, ülkeye girerken pasaport kontrolünde “Neden geldiniz, ne kadar kalacaksınız” gibi sorularla uzun uzun sorgulanmalarına rağmen bir saat sonra otel odasına gelen polislerin bu soruyu yönelttiklerini söylüyor.
Aslında biraz araştırma yapınca olayın bir süredir rutin olarak yaşandığı ortaya çıkıyor. Bu yılın başından beri tekstil ve mobilya fuarlarına giden ihracatçıların da otel odalarına nazik de olsa “polis baskınları” yapılmış.
Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler bir süredir gergin. Rusya uçağının düşürüldüğü 2015’in sonlarında başlayan Çin-Türkiye ilişkilerinde soğuma, vizelerin zorlaştırılmasıyla başlıyor. Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri düzeltmesine rağmen bir türlü düzelmiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın G20 zirvesi için eylülde Çin’e gitmesi, orada yapılan anlaşmalara rağmen de bir türlü rayına oturamıyor.
Rakamlar bunun göstergesi. 2015’te 3.5 milyar dolar olan Türkiye’nin ihracatı bu yıl 2 milyar doları bile bulamayacak. Bu da 20 milyar doların üzerinde ithalat yapan Türkiye için dış ticaret açığının daha da artması demek. Çin’den gelen turist sayısı da Çin hükümetinin Türkiye’ye gitmeyi yasaklaması nedeniyle bu yılın ilk on ayında yüzde 50 azalarak 127 bin 906 oluyor.
Çin’de yaşayan iş dünyası temsilcilerinin iddialarına göre ilişkilerin düzelmemesinde en önemli konu 4 milyar dolarlık füze alımı ihalesinin 2 yıl bekletildikten sonra iptal edilmesi.
İpek Yolu’nu canlandırmak ve 65 ülkeyi de kapsayan 21 trilyon dolarlık bir ekonomi yaratmak için “Bir Kuşak, Bir Yol” projesini sürdüren Çin için Türkiye önemli bir ülke.
İhracatını 2023’de 500 milyar dolara çıkarmayı hedefleyen Türkiye için de 2 trilyon dolar ithalat yapan 4 trilyon dolarlık ticaret hacmi bulunan Çin çok büyük öneme sahip.
İş dünyasının isteği Türkiye’nin bu kırgınlığı gidermek için harekete geçmesi ve bir an önce ihracatı arttırmak için radikal ve köklü değişikliklere gitmesi.
ÇİNLİLERİ KAPADOKYA’YA GETİRECEĞİZ
HİDAYET Kadiroğlu yaşadıklarına kızgın değil, aksine ihracatçılar olarak Türkiye hakkındaki dezenformasyonun giderilmesi için mücadele kararı aldıklarını belirterek şunları söyledi: “İhracatçı arkadaşlarımız bu yanlış algıyı kırmak için harekete geçtik. Çinli partnerlerimizi heyetler halinde Türkiye’ye getirmek için görüşmeler yaptık. Türkiye’nin savaş içinde bir ülke olmadığını göstereceğiz. Çinliler Kapadokya’yı çok seviyor. Orada misafir edeceğiz. Zincir market satın almacılarından, gıda sektörü temsilcilerinden 20 kişilik VIP alım heyeti aralıkta Türkiye’ye gelecek. Sonra mart ayında başka bir heyeti ağırlayacağız. Bu arada yaşadıklarımızı da bir rapor halinde Ekonomi Bakanlığı’na sunacağız.
DÜZELTME
‘TATLAR, DOSTLAR, ANLAR’
Bu bir kitap başlığı. Turizmin duayen isimlerinden Reha Arar’ın yazdığı kitapta turizmciliğinin yanında geliştirdiği gurmelik deneyimleri var. Arar, kitabı gönderirken bir küçük de düzeltme yapmamı istedi. Geçen hafta Merit Otel’deki görev değişikliği yazısında kendisinin Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanlığı yaptığını yazmıştım, yanılmışım. Arar, hiç başkanlık yapmamış.
HUQQA DUBAİ’DE SIRADA LONDRA VAR
TÜRKİYE’nin önemli kuyumculuk markalarından biri Atasay. Ancak bir süredir yeme içme sektörünün de önemli oyuncularından biri oldu. Kuruçeşme’de içkisiz lüks kulüp Huqqa’yla sektöre giren Atasay, orta segmentte de yeni markalarla bu sektörde büyümeyi planlıyor.
Atasay’ın Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer ve oğlu Atasay Kamer sektörü çok sevmiş. Kamer, büyümeyi yurtiçi ve yurtdışında sürdüreceklerini anlatıyor. Cihan Kamer, Huqqa’nın yurtdışına ilk adımını Dubai’den atacağını belirtiyor.
Yeri de Dubai’nin en büyük alışveriş merkezinde. “Dubai Mall’da yeni büyütülen alanda bin metrekare Huqqa, bin metrekare de The Market Steak House için yer tuttuk. Dubai’nin ünlü su oyunları havuzu Fountain manzaralı. Toplam 2 bin metrekare alanda markalarımızla ülkemizi temsil ediyor olacağız. 2017 Ağustos ayında açılışı yapmayı planlıyoruz.”
Kamer, bunun arkasından Ortadoğu’dan başlayarak 5 yıl içerisinde özellikle Huqqa markasını büyüteceklerini ekliyor ve “Londra ve New York’ta da yer bakıyoruz” diyor.
Q GRUBU KURUYOR
Atasay, Türkiye’deki yeni markalarını ise önümüzdeki aylarda Watergarden’da açacaklarını anlatıyor. Bu markaları “HuQQabaz” şirketinin çatısı altına toplayacaklarını söylüyor. Yeme içme sektöründeki hedeflerini ise şöyle tanımlıyor:
“Ulaşılabilir lüks olarak tabir edilen segmente gireceğiz. Quzucu, Şiş Qebap, Qurabiye, Balıq Ekmek, Şarqüteri markalarını yaratıp bir Q grubu kuruyoruz.”
Atasay’da üçüncü kuşak kuyumculuktan çok yeme içmeyi benimsemiş görünüyor.
Cihan bey ve oğlu Atasay’ın büyük bir başarıyla 30-40 kilo vererek zayıflarken, iş olarak yeme içme sektörünü seçip üstelik zevkle büyümeleri ayrıca övgüye değer!
FINDIKÇININ NEFESİ KESİLDİ
Basın İlan Kurumu’nun gazetelerine bakarken rastladım. Karadeniz’de onlarca fındık tarlası icradan satılık. Bu ne demek? Fındık üretiminde lider olan Türkiye’de üretici yok oluyor. Fındık konusu uzun yıllardır Türkiye’nin tartışılan ama çözüm bulamayan tarım konularından biri.
Fiyatı ve üretim dengesini korumak için yıllar önce kurulan üretici kooperatifi Fiskobirlik siyasetçiler tarafından işlevsiz bırakıldı. Şimdi neler oluyor? Son durumu Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurettin Karan’a sordum. Fındıkta üreticinin en önemli sorununun rekolte ve stok tahmininin yapılamamasından kaynaklandığını söylüyor. Geçen yıl don ve hastalıklar nedeniyle rekoltenin düştüğünü ve fiyatların 15 TL’ya kadar çıktığını anlatan Karan, yanlış rekolte tahmini ile bu fiyatın 8 TL’ye kadar gerilediğini hatırlatıyor.
Karan, “Fındıkta 11-12 TL maliyet var. Fiyat çoğunlukla bunun altında. Fındık maliyetinin altında satılan bir ürün oldu” diyor. Karan, fiyatı belirleyen kurum sayısının çok azaldığını hatta piyasanın tek bir şirketin insafına terkedildiğini anlatıyor. Rekabet Kurumu’nun görüş bile almadan İtalyan çikolata üreticisi Ferrero’nun en büyük ihracatçı kurum Oltan’ı satın almasına izin verdiğini söyleyen Karan, “Rekolte belli değil, stok belli değil. Alımı krallığını ilan etmiş bir şirket yapıyor. Düzenleyen bir kurum da kalmadı” diyor.
Tarım uzmanı Ali Ekber Yıldırım ise çözümün kalıcı önlemlerle olacağını söylüyor. Piyasayı düzenleyen bir stok ve müdahale kurumunun olması gerektiğini vurguluyor. “Fındık gibi bir ürün serbest piyasaya bırakılamaz. Türkiye bu ürüne doğru politikalar uygulasa 10 milyar dolar gelir elde edilir” diyor. Fındık tarlada 8-11 TL arasında, tüketici 60-70 TL’den yiyor ama kazanan üretici değil. Olmadığına en önemli kanıt ise icradan satılan fındık tarlaları. Sorun ciddi!
Paylaş