Paylaş
YIL 1923... Cumhuriyet yeni kurulmuş. Bursa’nın Pazarcık ilçesinde yaşayan genç Kamil Koç, askerden döndükten sonra yapacak başka iş bulamayınca, bir mandanın çektiği arabasıyla yük taşımaya başlar.
1926’da bu işin araçsız başarılı olamayacağını gören Kamil Koç, önce ehliyet, ardından da bir Fiat şase alır. Bu şasenin üzerini ahşap ve tente ile kaplatarak, yolcu taşımacılığına başlar... Yıllar içinde filosunu genişleten Koç, Marshall Planı ile genişleyen karayollarında yolcu taşımacılığını geliştirme kararı alır ve 1949’da Bursa ile İstanbul arasında yolcu taşımaya başlar.
Adıyla markalaştırdığı otobüs yolcu taşımacılığında ikram, otobüste host-hostes uygulaması, biletlere yolcu ismi yazdırılması, sigara yasağı gibi ilkleri başlatan bir öncü olur. Yıllar içinde Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasına girer Kamil Koç. Markanın kurucusu Kamil Bey 1975’te hayatını kaybettiğinde, yönetim, okutmak için büyük çaba harcadığı üç kızı ve üçüncü kuşak tarafından devralınır. Ancak hem sektörün son yıllarda girdiği kriz, hem de aile içinde çıkan sorunlar nedeniyle, şirket 2013’te Actera Group’a satılır.
18 MİLYON YOLCU
Kâmil Koç bugün iş ortakları ile birlikte yaklaşık 8 bin kişilik büyük bir grup. Toplam 67 il ve 271 ilçede, 861 bilet satış noktasına sahip. Yaklaşık üçte biri kendine ait olan bin 100 araçlık bir otobüs filosu var. Taşıdığı yolcu sayısı ise yılda yaklaşık 18 milyon. Rekabet Kurulu’ndan da çıkan onayla, bu önemli şirket geçen günlerde tekrar el değiştirdi. Actera fonu, şirketi Almanya’da üç genç tarafından kurulan Flixmobility GmBH’ye devretti. Bu el değiştirme ne anlama geliyor? Uçak ücretlerinin yükselmesi ile yeniden alternatif hale gelmeye başlayan yolcu taşımacılığı, Türkiye’de nereye gidiyor? Bu soruların yanıtını sektörün uzmanlarına sorarak bulmaya çalıştım.
Türkiye’de yolcu taşımacılığı pazarında yılda 185 milyon kişi bir yerden bir yere taşınıyor. Bugün yaklaşık 340 firma Türkiye’nin tüm kentlerine yolcu taşımacılığı yapıyor. Sektör, havayolu taşımacılığının ulaşılabilir hale geldiği 2000’li yıllar sonrası çok ciddi bir türbülans yaşadı. Birçok değerli markalar sektörü terk etmek zorunda kaldı. Sektör bugünlerde kalite, güvenlik gibi konularda büyük imaj kaybı yaşıyor. Araçların eskimesi, sık sık yanan otobüsler, kalitesi bozulmuş servis anlayışı, rötarlar, çalışan kalitesi gibi büyük sorunlar var. Böyle bir ortamda Alman grup Türkiye’de ne yapacak? FlixMobility, “Herkesin dünyayı keşfedebilmesi için çevreci ve akıllı seyahat” sloganı ile üç Alman gencin girişimiyle 2013 yılında yola çıkmış bir grup. Almanya’da otobüs piyasasının serbestleştirilmesi ile hızlı bir büyüme gerçekleştirmiş. Aslında bir teknoloji girişimi, e-ticaret platformu.
NELER DEĞİŞECEK?
Kendilerinin sözleriyle, yaptıkları iş geleneksel otobüs sektörünün dijitalleştirilmesi. Yerel aile şirketi olan otobüs sahibi şirketlerini ağa alıyor ve karma ulaşım seçenekleri sunarak, Los Angeles’den Varşova’ya onlarca şehre uygun maliyetli seyahat imkanı sağlıyor. İsveç, İspanya, İngiltere ve ABD’deki sınır ötesi ağına şimdi Türkiye’yi de eklemiş oluyor. Flixbus’la Türkiye’de neler değişebilir? Sektörün uzmanlarına göre artık geleneksel acenteli, hostesli yapı değişmek zorunda. Son yıllarda kalitesi çok düşen otobüs içi ikramların da ortadan kalkması bekleniyor. Seyahat sonrası kent içine yapılan servis hizmetlerinin de sonuna geliniyor.
Bunların yerine gelecek olan ise uçaklarda olduğu gibi dinamik fiyatlandırma. Düşük maliyetli bilet fiyatları ve uçak, tren gibi araçlarla bağlantılı seyahat planlaması, atıl kapasitelerin ortadan kalkmasını sağlayacak. Şirketler bu ağa dahil olduğunda, havayollarında olduğu gibi ortak servis imkanları da doğacak. Güvenlik ve bakım hizmetlerine ise standart gelecek. Bakalım Türk tüketicisi acentesiz, ikramsız, servissiz otobüs yolculuğuna nasıl alışacak?
YERLİ KOLAJENLE DÜNYA DEVLERİYLE YARIŞACAK
TEZMAN Holding, 71 yıldır teknik tekstilden, Marshmallow’ların içindeki gıda jelatinine, yapışkan telalara, ıslak mendil hammaddesine kadar ilginç ürünler üreten bir grup. Bugün 93 yaşında olan ve hala fabrikaya gelen Selim Tezman tarafından kurulmuş ve 71 yıldır Türkiye’de olmayan özel ürünlerin üretimine yönelmiş. Kriz dönemlerinde büyümeyi tercih eden grup, geçen yıllarda başladığı bir yatırımın ilk etabını da bugünlerde devreye aldı. 51 milyon TL yatırımla gerçekleşen ve Türkiye’de yine bir ilk olan yatırımla, sağlık, gıda ve kozmetik sanayiinin önemli hammaddelerinden birini, hidrolize kolajen peptidini üretecek. Yeni yatırımı şirketin ikinci kuşak temsilcisi Yönetim Kurulu Başkanı Erol Tezman’la konuştuk. Tezman hidrolize kolajen peptitin Collasel’in hayvan deri veya kemiklerinde bulunan kolajenin ya da gıda jelatinin, enzimler yardımıyla ayrıştırılmasından elde edilen bir protein olduğunu belirtiyor. Tezman, şunları söylüyor: “Fabrikamızın üretim kapasitesi 6 bin ton, tutarı ise 100-110 milyon TL. Edirne’deki yeni fabrika yatırımının ilk etabı yıllık 3 bin ton üretim kapasitesiyle 51 milyon TL’ye tamamlandı. Dünya üretiminin yüzde 9-10’u kadar kapasiteyle bu pazara giriyoruz.”
ZAMANIN RUHU DEĞİŞİYOR
MUSTAFA Yıldırım ismi 45 yıldır sektörde bilinir. Ulusoy’la başlayan meslek hayatı, Varan’da ve iki yıl öncesine kadar da Metro’da sürdü. Şimdi Tüm Otobüsçüler Federasyonu Başkanı olan Yıldırım, sektörün duayeni. Neler olacağını o da şöyle anlatıyor: “Sektörde yüksek otoyol ücretleri, acenteden servise, artan maliyetler büyük sorun. Bu da fiyatlara yansıyor. Sürdürülebilir bir durum yok. Yeni bir değişim yaşanıyor ve bundan herkes nasibini alacak. Zamanın ruhu değişiyor ve dijital dünyadan kaçış mümkün değil. Türkiye’de bilet satışlarının şu anda sadece yüzde 30’u elektronik ortamdan alınıyor. Artık yeni bir yapı şart. Kamil Koç güçlü bir marka. Başarılı olurlar mı zaman gösterir.”
Paylaş