Paylaş
Hipster’lardan Beyaz Türkler'e, turistlerden her türlü yurdum insanına kadar kimi ararsanız orada.
Geçtiğimiz günlerde bu insan 'aşuresine' ben de dahil olup, yeni açılan kafelerden birinde buldum kendimi.
Masalar o kadar birbirine yakındı ki "Yalnız gelseydim de olurdu, etraftakilerle neredeyse el ele oturacağız" diye geçirdim içimden. Tam bu konuyu arkadaşlarla tartışıyorduk ki, ister istemez yan masadaki muhabbete kulak kabarttım.
"Medeniyetsiz herif! İster istemez kulak kabartmak ne demek?" diyenlerinizi duyar gibiyim. Efendim yanınızda oturan turistlerin neredeyse iki kelimesinden biri "Acun" olursa kulaklar 'istem dışı' hareket edebiliyor.
Bir ara öyle kaptırmışım ki kendimi, o masadan biri “Merhaba İzzet Bey" diye selam verince toparladım. Eyvahlar olsun! Meğer hepsi turist değilmiş!
Hık mık ederken, durumu Türk arkadaşa anlattım. Sağ olsun herkes güldü ve beni anlayışla karşıladı.
'İthal' arkadaşlar Yunanistan’ın en büyük medya kuruluşlarından birinin reklam bölümünde çalışıyorlarmış. “Peki Acun ne iş” diye sordum, başladılar anlatmaya… Tabii nereden bilecekler benim niyetimi…
Sürprizlerin tadını kaçırmaktan hoşlanmam ama haberi ilk ben vereyim istedim. Bizim Acun, Yunanistan’ın en büyük kanallarından birini satın almak üzereymiş. Hatta ekibini kanalla imzaları atmak için bu hafta sonu Yunanistan’a gönderiyormuş.
Sevin ya da sevmeyin, Acun’un muhabirlikten yapımcılığa, oradan kanal sahipliğine ve şimdi de uluslararası medya patronluğuna uzanan başarı öyküsüne şapka çıkartmamak mümkün değil.
İnşallah üç turistten duyduklarım yalan çıkmaz…
Yoksa onlar Yunan değil miydi?
Kafamda deli sorular…
Paylaş