Paylaş
Kelebek ekibi de bu haftanın başında sunumundan içeriğine yepyeni bir gazete hazırladı. Vallahi bu takımın bir parçasıyım diye söylemiyorum, ortaya çok da güzel bir iş çıktı. Ve fakat hâl böyle olunca benim için de yeni bir şeyler yapmak farz oldu.
Sözün özü, yıllardır tanıdığım, kendim dahil ‘dört benzemez’i aynı masanın etrafında topladım. Gıybetin dibine vuran bir moderatör olarak attım ortaya kıtırları, üç akıllı çıkarmaya çalıştı. Buyrun size magazinin 3.5 Silahşörü Atos, Portos, Aramis, Dartanyan’dan gündeme dair inciler... Sürç-i lisan ettiysek affola efendim.
İzzet Çapa: Kenan sen küçüklüğünden beri kahvaltıda ananas suyu içersin zaten değil mi?
Seray Sever: Sade ananas suyu olsa iyi, içine bir de limonla kaya tuzu koydurttu. “Haydi bir tane de ben içeyim” dedim, baktım bizimki cebinden şişesini çıkartıp başladı bardağa bir şeyler damlatmaya. Yok efendim fazla alkalikmiş de, o yüzden bunu içmesi gerekiyormuş da falan filan.
Kenan Erçetingöz: Hayır asidikmişim, alkalik olmak için yapıyorum bunları.
İzzet Çapa: Vay be, piyasa seni yıllardır asabi bilirdi, meğer alkalikmişsin...
Seray Sever: Alkalik olamamış daha, asidikmiş.
Kenan Erçetingöz: Seray tepemin tasını attırma.
Seray Sever: Arkadaşlar, bugün Ay Koç burcunda. Acayip canlı, heyecanlı ve ateşli bir muhabbet bizi bekliyor, benden söylemesi. Welcome to the jungle!
Kenan Erçetingöz: Bana bunlar palavra geliyor... Sen inanıyor musun astrolojiye falan Gonca?
Gonca Vuslateri: Benim gezegenim belli zaten.
İnanıyorum yani...
Gezegenler diyorlar balıklama atlıyorum
İzzet Çapa: ‘Yani’si ne oluyor?
Gonca Vuslateri: Ya şimdi diyelim ki bir gün motivasyonum çok düşük, arkadaşlarımdan biri gelip de “Gonca gezegenler yüzünden böyle” deyince kabahat başkasına gittiği için hemen bu duruma balıklama atlıyorum.
İzzet Çapa: Evleneceği günü bile astrolojiye göre seçenler var...
Seray Sever: Hazır evlilikten konu açılmışken ‘Türk erkeğiyle evlenmem’ demen niye bu kadar olay oldu?
Gonca Vuslateri: Hemen akabinde bir Türk erkeğine vardım da ondan...(Kahkahalar)
Seray Sever: Büyük laf etmeyeceksin işte arkadaş.
Gonca Vuslateri: Yahu benim ettiğim o lafın altında daha en az 20 cümle falan vardı. Türkiye’de kadın tecavüzüyle ilgili yasa çıkartılmasından kadına şiddete, çocuk gelinlerden dünyada erkekten yana olan adalet sistemine güvenim olmadığına kadar pek çok şeyden bahsettim.
Seray Sever: Ama röportajda bunlar yoktu...
Gonca Vuslateri: Yarısı yok yani. Zaten röportajı okuduğumda ben bile kendi kendime “Yahu niye evlenmeyeyim bir Türkle canım” dedim. Ama bu kadar üstüme geleceklerini de hiç düşünmemiştim.
Kenan Erçetingöz: Neden gizli gizli gittin ta elin Phuket’inde evlendin peki?
Gonca Vuslateri: Gizli evlenmedik ki. Bizi Gani Müjde tanıştırdı, adamı görür görmez error verdim. Neyse benim de Burak’ın da annesi babası ayrı. O meşhur turşulu filmdeki gibi azıcık da küsler birbirlerine. Burada düğün yapsak onu şuraya öbürünü oraya oturt derken iyice gerilecektik. Biz de herkesten uzakta evlenelim, sonra hepsine ayrı ayrı turneye çıkarız diye karar verdik. (Gülüyor)
Kenan Erçetingöz: Kızım manyak mısın? Niye evlendin ki daha sanat yaşamının baharında...
Seray Sever: O ne demek şimdi? Evli biri sanat yapamaz mı?
Kenan Erçetingöz: Madem öyle sen niye evlenmedin Seray?
Seray Sever: Yahu evlenirim canım isterse sana ne...
Kenan Erçetingöz: Bahtsızsın sen bahtsız kızım...
Seray Sever: Bahtsız değilim, aksine çok da şanslıyım. 1.5 senedir dünyanın en tatlı adamıyla beraberim.
SERAY’LA ERAY, CELAL’LE CEREN’İN DEVAMI GİBİ
İzzet Çapa: Eray hakikaten çok iyi çocuk. Seray’la Eray... Ceren’le Celal’in devam filmi gibisiniz vallahi.
Kenan Erçetingöz: Madem o kadar tatlı, niye evlenmiyorsunuz?
Seray Sever: Evlenince ne değişecek ki?
İzzet Çapa: Masadaki egolar tavan, kendi kendinizi trending topic yaptınız... Hani magazin gündemini konuşacaktık...
Kenan Erçetingöz: Moderatör sen değil misin? At ortaya bir şey de konuşalım.
İzzet Çapa: Madem konu izdivaçtan açıldı, o zaman nedir bu son zamanlarda ünlülerin evlenme merakı?
Kenan Erçetingöz: Sahi bir de niye hep yurtdışında evleniyorlar?
Seray Sever: Büyük ihtimalle basına malzeme vermemek içindir. Kendileri servis ettiğinden, basılacak fotoğrafların kontrolü ellerinde oluyor.
Gonca Vuslateri: Aman canım yurtdışında evlenmek dediğin de nedir ki! Finalde dönüp dolaşıp evlilik cüzdanını yine gelip buradan alıyorsun.
İzzet Çapa: Yahu bunların hepsi bahane! Yeni nesil sanatçılar akıllı, burada avuçla para harcayıp yüzlerce kişiyi eğlendirmek zorunda kalacaklarına, yurtdışında 10-15 arkadaşla işi ucuza kapatıyorlar. Hem ekonomik, hem gizemli... ‘Gurbette evlilik’ furyasına en son kapılan Mahsun Kırmızıgül... Yılmaz Özdil Diyarbakır’ın ‘Los Angeles ilçesinde’ evleniyor diye yazmış...
Deniz adaletsiz seçimlerinin bedelini ödüyor
İzzet Çapa: Şov amaçlı Survivor mücadelesinin dışında, tam anlamıyla bir hayat mücadelesi veren Deniz Seki’ye geçmek istiyorum. Yeni çıkan kitabında “Buradaki kadınların çoğu yanlış adam sevmekten dolayı içeri düşmüş” diye bir cümle var...
Seray Sever: Çok doğru, Deniz de yanlış adamı sevdiği için günah keçisi ilan edildi.
İzzet Çapa: Günah keçisi lafını bu kadar kolay kullanmamak lazım. Ben de Deniz’i çok severim ama kabul edelim ki maalesef ‘adaletsiz seçimlerinin’ bedelini ödüyor. Sevilen bir sanatçı olmak kimseye her istediğini yapma hakkını vermez.
Seray Sever: Onun yaptıklarını yapan çok insan var ama aralarında bir tek Deniz bedel ödüyor. Olaya bir de bu yönden bakmak lazım!
İzzet Çapa: Peki sen evli bir adamla beraber olur musun Gonca?
Gonca Vuslateri: (Vasfiye Teyze taklidi yaparak) Olurum be! En azından benden çıktıktan sonra nereye gittiğini bilirim. (Kahkahalar)
Seray Sever: Aşkın olduğu yerde hiçbir şey sorgulanmaz.
Kenan Erçetingöz: Sana mı soracak insanlar kiminle beraber olacaklarını İzzet?
Yılmaz Morgül çizgi film karakteri gibi
İzzet Çapa: Siz onu bunu bırakın da Yılmaz Morgül’lü Survivor’ı izliyor musunuz? Bak Kenan konu değişti, mutlu musun?
Kenan Erçetingöz: Çok iyi bir insansınız İzzet Bey (Kahkahalar)
Seray Sever: Bence Yılmaz Morgül’ü oraya götürmek müthiş bir fikir. Adam çizgi film karakteri gibi resmen, sit-com’u falan yapılmalı mutlaka.
Gonca Vuslateri: İlkokuldayken bir gün beni gazinoya götürmüşlerdi, sahneye Yılmaz Morgül çıkmıştı.
İzzet Çapa: O gün bugündür fan’ı mısın?
Gonca Vuslateri: Ben gazinonun ışıklarını kovalıyordum o zamanlar. Sesi biraz fazla güçlü gelmişti bana.
Kenan Erçetingöz: Sesi güçlüydü diyorsun ama bak şarkıcılıkta istediği yere bir türlü gelemedi! Survivor’a, gözden düşen ünlülerin adasına gitti!
Gonca Vuslateri: Nasıl olamadı canım? Adam basbayağı şöhret işte.
Kenan Erçetingöz: Ama bana göre Süper Lig’de oynamıyor. Çok iyi sesi var ama pazarlama konusunda yanlışlar yaptı.
İzzet Çapa: Kötü Kedi Şerafettin’e rakip olacak en büyük çizgi film karakteri... Kariyerine sinemada devam etse dünya starı olur.
Kenan Erçetingöz: Bu lafı hiçbirimiz üstümüze alınmıyoruz. Dava falan açılırsa, İzzet Çapa’ya ait olduğunu bilsin herkes.
İzzet Çapa: Yahu adamla ilgili şehir efsanelerine baksana abi. Boğaziçi’nde İngilizce kursuna giderken soyadını Purplerose olarak telaffuz ediyor, bir gün sopranoyum diyor, ertesi gün tenorüm diye ortaya çıkıyor, yaşı tansiyon misali aniden 34’ten 52’ye fırlıyor, Gülben Ergen’e aşkını ilan edip yüz bulamayınca “Allah’ından bul Gülben” diye çemkiriyor... Böyle birinden sit-com nasıl yapmazsın?
Gonca Vuslateri: Instagram’a koyduğu komik videoları ben de paylaşıyorum zaman zaman.
Seray Sever: Karpuz yerim azarım falan diye olanları mı?
Kenan Erçetingöz: O videolar tam anlamıyla Yılmaz’ın ikinci baharıdır. Instagram paylaşımları sayesinde yeniden gündeme geldi.
İzzet Çapa: Peki sizce Survivor’ın ardından bu ikinci baharın devamı gelir mi?
Kenan Erçetingöz: O Instagram manileriyle tam güzel bir şey yakalamışken Survivor’a giderek çok büyük yanlış yaptı bence. Yılmaz, her zamanki gibi kendini iyi pazarlayamadı yine. Döndüğünde bir iki yerde sahneye çıkar, Instagram manilerine devam eder, herkesi güldürür. Yüreği temiz, kalbi iyi çocuktur Yılmaz...
Seray Sever: Teklif gelse Survivor’a gider miydin Gonca?
Gonca Vuslateri: Yok yok gitmezdim.
Kenan Erçetingöz: Ben de asla gitmem.
İzzet Çapa: Çıkarıp önüne 5 milyon dolar koysalar gitmez misin yani Kenan?
Kenan Erçetingöz: O zaman gider, üç gün sonra dönerim. (Kahkahalar)
İzzet Çapa: Survivor’daki ünlüleri nasıl buluyorsunuz peki? Daha doğrusu Yılmaz’dan başka ünlü bulabildiniz mi?
Kenan Erçetingöz: Ünlüler takımındaki çoğu ismi tanımıyorum açıkçası. Fakat her ne olursa olsun, reytinglere baktığın zaman Survivor başarılı bir proje. Kösem Sultan’a bölüm başına bilmem kaç milyon dolar harcıyorlar ama reytinglerde Survivor’ın yanına bile yaklaşamıyor.
Doğu’nun saf çocuğu Mahsun çok değişmiş
Kenan Erçetingöz: Mahsun’un özel bir davetle Los Angeles’ta evlenmesine kesinlikle karşıyım. Ben onun yerinde olsam düğünümü Diyarbakır’da yapardım. Sen yıllarca Doğu’nun ızdırabını filmlerinde kullan, mesaj vereceğim ayağına o filmlerden para kazan, Doğu’nun ekmeğini ye, sonra da git Los Angeles’ta evlen... Yuh yani! Mahsun adına çok talihsiz bir düğün bence. Peki ya “Yaralı çocukları, yaşlı insanları ölüme terk etmek hangi dinde yazar? Günah değil mi? Nasıl bu kadar zalim oldunuz, nasıl bu kadar merhametsiz oldunuz ey başbakan?” diye attığı tweet’ler ne olacak? Bundan başka daha birçok tweet attı, hesap sordu, sözde doğup büyüdüğü yerlere sahip çıktı! Yıllar önce daha hiç kimse bilmezken Şişli’nin arka sokaklarından saçı-sakalı birbirine karışmış halde tanıdığım Mahsun adına çok üzüldüm. Doğu’nun o saf çocuğu, zaman içinde çok değişmiş. Tamam değişebilirsin ama kıvıramazsın! Bu arada oğlu Mahmut, Los Angeles’ta okuyor. Belki ‘Oğlum okulu bırakıp buraya geleceğine ben orada evleneyim’ demiştir! Günahını almayalım!
İzzet Çapa: Açıkçası bu durum bana yıllarca sosyalizmi savunup sonra parayı bulunca kapitalist düzenin bayrağını taşıyanları hatırlatıyor. Twitter’da “Doğduğunuz ev, büyüdüğünüz sokaklar, gittiğiniz okul, namaz kıldığınız cami paramparça olsaydı ne yapardınız?” gibi sorular sorunca samimiyetine inanmıştı belki çoğumuz. Ama galiba Mahsun da o meşhur ‘klavye şövalyelerinden’ biriymiş. Sürekli tekrarladığı “Yaşasın barış ve kardeşlik” sloganını adını bile yanlış yazan Amerikalı evlilik memuruna da tekrarladı mı acaba? O bölgede tüm olup bitenlere rağmen, ben de bu mutlu gününü Diyarbakır’da geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Filmlerinde Doğu’nun kültürünü ve geleneğini mütemadiyen yansıtan adam ne oldu da Amerikan Rüyası’nın esiri oldu? Keşke güneşi okyanusun öte yanında değil de, doğduğu topraklarda görseydi.
Seray Sever: Vallahi ben de olsam gidip inadına düğünümü Diyarbakır’da yapardım. İşte o zaman tarihe geçerdi Mahsun. Eğer bu kadar büyük cümleler kuruyorsan ister Ali, ister Veli, ister Mahsun ol, söylediklerinin arkasında durmalısın. İcraat olmadan tuşlara basarak sözde destek vermenin göle maya çalmaktan ne farkı var?
Kenan Erçetingöz: Mahsun kaçıyor mu demek istiyorsun?
Seray Sever: Bana samimi gelmediğini söylüyorum. Sanatı ve özel hayatı için hiçbir şey söyleyemem ama yazdığıyla yaptığı birbirine uymuyor.
Gonca Vuslateri: Doğu’dan çıkmış, hayatı boyunca canını dişine takarak mücadele vermiş ve sonunda da bir şeyler başarmış bu adamın bir hayali varsa, kendisini o hayalle yalnız bırakmak lazım bence. Evlilik, nikah, düğün vs. bir duruş değildir, bunu Doğu’ya ihanet ediyormuş gibi görmemek gerek.
İzzet Çapa: Evlilik modasının Zika virüsünden daha hızlı yayılmasından bahsedelim biraz da gençler...
Gonca Vuslateri: Bir aralar da boşanma modası vardı, hatırlıyor musunuz? Herkes pataküte ayrılıyordu.
Üstelik hepsi de yıldırım nikahına boyut atlatıyorlar resmen. Baksanıza dünün lolitası Sinem Kobal, Nabokov’un ‘Lolita’sından daha hızlı çıktı...
Seray Sever: Birine takılıp kalmaktansa evlenmek istiyordu kız, inandığı insanla da evleniyor sonunda.
Gonca Vuslateri: Bazı ilişkiler çabuk gelişiyor. Mesela biz de sevgili olarak yaşayacağımızı yaşadık, sonra bir değişiklik yapalım dedik ve evlendik.
Tarkan “Evlenmeyen bir ben kaldım, adım çıkacak” sonra diye düşünmüş olabilir
İzzet Çapa: Arda Turan, İbrahim Çelikkol ve finalde Kenan İmirzalıoğlu. Nedir bu kızın ünlü takıntısı peki?
Seray Sever: Sinem çok akıllı ve başarılı bir kız. Sonuçta bu da onun tercihi. Bence Arda’yla da evlenmeyi düşünüyorlardı ama olmadı.
Kenan Erçetingöz: Benim merak ettiğim bir şey var, bunlar Arda’yla uyumlu bir çift gibi duruyorlardı, gelinlikler alındı, düğün tarihleri belirlendi, Sinem’in annesi “Kızım evleniyor” diye mutlu oldu fakat son dakikada bu evlilik gerçekleşmedi. Ardından Sinem gitti, İbrahim Çelikkol’un çiftliğinde; köpekler, horozlar ve tavuklarla bambaşka bir dünyada yaşamaya başladı. Hemen akabinde Kenan İmirzalıoğlu’yla ne ara buluştu, ne zaman aşık oldu da şimdi evleniyor?
Gonca Vuslateri: Buna benim cevap vermeye yüzüm yok, kocamı sadece 4 aydır tanıyorum. (Kahkahalar)
Kenan Erçetingöz: Şaka bir yana, 40 yıldır bu camianın içindeyim ama bu Sinem Kobal’ın evlilik konusunu bir türlü çözemedim. Arda ile evlenemediği için üzülen kız, kendisini kıskananlar tarafından ‘oh olsun işte evlenemedi’ diye arkasından konuşulan kız, ‘şimdi Kenan İmirzalıoğlu ile evleniyorum, alın bu da kapak olsun hepinize’ mi diyor merak ediyorum... Allah tamamını erdirsin, mutlu olsunlar inşallah diyorum.
Seray Sever: Erkekler 10 hatunla neredeyse aynı anda beraber oluyorlar. İşin o kısmından hiç bahsetmiyorsun...
Kenan Erçetingöz: Ne ara evlenecek kadar birbirlerine aşık oldular diye merak ediyorum ben. Ayrıca Kenan ve Arda çok uçlarda iki adam.
Gonca Vuslateri: Olabilir abi, eski sevgilisi Arda diye, kız gidip Bursaspor’dan biriyle mi evlenmek zorunda?
Seray Sever: Aşk bu, bir anda oluvermiştir her şey. İkisini çok yakıştırdım. Bence en doğruya gitti Sinem.
İzzet Çapa: Tarkan da bir anda aşık oluverenlerden.
Seray Sever: Yahu doğru kişiyi bulmak şans işi. Aşkın ne zaman gelip gideceğini kimse bilemez.
Kenan Erçetingöz: Dilek Pınar, Tarkan’ın büyük hayranıymış, bir konserine gitmiş, fotoğraf çektirmek için kulise girmiş, şimdi de nikah masasına doğru yolculuğa çıkıyorlar.
Gonca Vuslateri: Şu anda bir İbrahim Tatlıses-Hülya Avşar filminin senaryosunu dinler gibiyim.
Kenan Erçetingöz: Haberin yok muydu senin bu durumdan?
Gonca Vuslateri: Vallahi duymamıştım.
Seray Sever: Muhtemelen Tarkan baba olmak istiyordur artık.
Kenan Erçetingöz: Bravo! Kenan İmirzalıoğlu’nun da “Bu saatten sonra ne yapacağım?” deyip aynı şeyi istediğini düşünüyorum. Tarkan da ‘evlenmeyen bir ben kaldım, adım çıkacak’ diye düşünmüş olabilir.
İzzet Çapa: Başından beri aradığımız cevabı fark etmeden vermiş olabilir misiniz? Bana da ortada aşktan daha başka bir motivasyon varmış gibi geliyor. Sonuçta insan her aşık olduğuyla evlenmiyor ya da evlenemiyor. Beynin kimyasının bozulması nikah masasına haldır huldur koşmak için yeterli bir sebep değil. Bebek olur, o olur, bu olur ama bana kalırsa ‘ekspres izdivaçların’ altında bambaşka sebepler de var.
Kenan Erçetingöz: Moderatör Bey ben sıkıldım, başka konuya geç.
İzzet Çapa: Ben de senden sıkıldım Kenan ama kanal değiştirir gibi değiştiremiyoruz maalesef her şeyi.
Seray Sever: Ben dedim size muhabbet hararetli olacak diye. (Kahkahalar) Başka konuya geçiyor muyuz Moderatör Bey?
İzzet Çapa: Hayır aynen devam Seray Hanım...
Seray Sever: Peki o zaman... Bu arada Kıvanç’ı da atlamayalım fakat o iki yıla yakın süredir çok güzel bir ilişki yaşıyordu zaten.
İftarlık Gazoz’da Ata oynasaydı daha güzel olurdu
İzzet Çapa: Yüksel Aksu’nun son filmi “İftarlık Gazoz”u izleyeniniz var mı?
Kenan Erçetingöz: Ben seyretmedim.
Seray Sever: Ben de daha izleyemedim ama kiminle konuşsam çok beğendiğini söylüyor.
Kenan Erçetingöz: Bir çocuğun oruç bozmasıyla ilgili olduğundan “kötü örnek teşkil ediyor” diye bayağı bir eleştiri aldı duyduğum kadarıyla.
Gonca Vuslateri: Dava açılmış konusundan dolayı. Halbuki bir çocuğun oruç tutmak gibi bir bilinci nereden aldığı çok güzel anlatılıyor. O yaşta hepimiz büyüklerimize özenerek, onları taklit ederek bazı şeyleri öğrenmedik mi? Olaya dini bir bakış açısından değil de yetişkinlerin onları izleyen çocuklar üzerinde ne kadar fazla etkisi olduğu gerçeğinden yola çıkarak bakmak lazım. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, Cem Yılmaz, İftarlık Gazoz’da tam anlamıyla profesyonel bir oyuncu gibi performans sergilemiş.
İzzet Çapa: İyi oynadığını söylüyorsun yani..
Gonca Vuslateri: Elinden gelenin en iyisini yapmış.
Kenan Erçetingöz: Kötü demek ki...
Gonca Vuslateri: Asla kötü değil, seyredince göreceksiniz.
İzzet Çapa: Ben filmi seyrettim, filmdeki diğer oyunculara kıyasla en vasat performans Cem Yılmaz’a ait.
Gonca Vuslateri: Yooo bir dakika dur orada, asla böyle bir şey diyemezsin!
Kenan Erçetingöz: Bu filmde Cem Yılmaz oynamasaydı yine izler miydin?
Gonca Vuslateri: İzlerdim tabii ama tekrar söylüyorum bu filmde Cem Yılmaz’ın sinema kariyerindeki en iyi oyunculuğa şahit olacaksınız.
İzzet Çapa: Sanki içine Ata Demirer kaçmış gibi gelmedi mi sana da?
Gonca Vuslateri: Ege ağzı, bir oyuncunun yapacağı en zor ağızdır. Gökova’ya gittiğimde yemin ediyorum pazar yerinde kimin ne konuştuğunu bir türlü anlamadım.
İzzet Çapa: Birden politik olmaya karar verdi Gonca. Hiç kıvırma bu soruya net cevap ver... Sence bu film Ata’yla daha iyi olmaz mıydı?
Gonca Vuslateri: Peki tüm samimiyetimle söylüyorum, Cem’in performansını ne kadar beğensem de bu filmde Ata oynasaydı çok daha güzel olurdu.
Paylaş