Paylaş
Ayşe Özyılmazel hararetli hararetli saydırıyordu birilerine. “Hayırdır inşallah” dedim içimden, “Bu hiç de bizimkinin alıştığımız halleri değil”...
Neyse efendim, başladım jeneriğin ‘vaat ettiği’ şok açıklamaları beklemeye...
Ve derken o an geldi çattı, Ayşe Kız aldı sazı eline...
Lafın gelişi değil, gerçekten ağzım açık izledim olaylı ‘demeci’. Gözlerim fal taşı gibi açıldı, artık ne uykusuzluğumdan eser kalmıştı ne de sabah mahmurluğumdan...
“Ben iyi insan olmaktan çok yoruldum. Genç kızlığım elimden alındı. Hayatımın içine edildi. Çok büyük depresyona girdim.
Bugüne kadar sustuysam kendime olan saygımdan sustum. Hâlâ susabilirim kimse elini benim üzerimde temizleyip mutlu hissetmesin her şey bir yere kadar.”
Eski eşi Ali Taran’a bu serzenişleri, yaşadığı travma sonrası stres bozukluğunun habercisiydi adeta. Belli ki biriktirdikleri kalbini aşıp, patlama haline gelmişti.
Her şey iyi güzel de bu rötarlı yaygara için adama “Dört yıldır aklın neredeydi, niye sustun be kızım” diye sormazlar mı?
Bak Ayşe’ciğim seninle yıllardır farklı bir abi-kardeş ilişkimiz var. Özünün ne kadar iyi olduğunu bilirim ama kusura bakma dost acı söyler.
İzdivaç haberini duyduğum ilk günden, gelinlikle havuza atladığın o talihsiz düğüne, hatta boşanma kararı aldığın ana kadar hep yanındaydım.
Hakkında ileri geri yazan kaç gazeteciyle seni savunmak adına karşı karşıya kaldığımı sen çok iyi biliyorsun. Kenan Erçetingöz çok şükür daha ölmedi, düğünün için yazdıklarından dolayı Bodrum’da nasıl kapıştığımızı istersen git ona sor da anlatsın!
Ama bu kez olmadı! Hem de hiç olmadı!
Ne oldu bütün bu anlattığın olaylar daha çok tazeyken bile kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyen bizim Ayşe’ye?
Yok muydu evladım yanında sana dur diyecek bir tane adam gibi arkadaşın?
Haydi diyelim ki bu devirde öyle dostlar yok...
Peki sen nasıl otokontrolünü yitirip kendini bu hallere düşürdün de “Kimseye mutluluklar, hayırlı işler dileyemeyeceğim” diyebilecek kadar kötücül bir ruh haline büründün?
Millet, seni taşa tuttukları bu evliliği de, Selma Hanım’ın vefatını da daha yeni unutmuşken ne diye uyuyan yılanın kuyruğuna basma gereği duydun hiç anlamadım!
Keşke zamanlama konusunda da kalemin kadar yetenekli olabilseydin. Yıllarca sus sus, ondan sonra bir bar önünde kameralara patlat serzenişlerini... Olacak iş mi!
Şimdi senden bu kadar zamanlık dostun, abin, arkadaşın ya da sen ne olduğumu düşünüyorsan o olarak, tek bir ricam var...
Eğer önümüzdeki üç ay içinde albüm, kitap, single, jingle mıngıl ya da her ne haltsa çıkartmayı sakın aklının ucundan bile geçirme!
Yoksa zamanında hakkında fikir yürütenler haklı çıkacak ve senin için ‘Reklamcıyı reklamı için kullandı’ denilecek.
Bak bu laflarımın altını da iyi çiz!
Eğer böyle bir şey olursa bil ki ilk ben senin adının üzerini çizerim. Murat Boz için yazdığın o muhteşem şarkında dediğin gibi ‘Kalamam arkadaş’, bunu içim kaldırmaz!
Çünkü ben Lerzan Mutlu’yla Oya Aydoğan’ın programında izlediğim bu Ayşe’yi de, cümlelerini de hiç mi hiç sevmedim.
Her şey beş yıl önce Off Pera adlı mekanın müşterisi Yaşar Gaga’ya ‘Burada DJ’lik yapsana’ diye gelen teklifle başladı.
Perşembe gecelerinin adı bir anda ‘Alakasız Şarkılar’ oldu. Çünkü hakikaten birbiriyle hiç tanışmayan şarkılar ardı ardına çalınıyordu.
İç burkan İngilizce bir baladın arkasından Kibariye, akabinde de eğlence Göksel’e bağlanıyordu.
Kimselerin duymadığı Sezen kayıtları da Gaga’nın müşterilere bonusu olarak repertuvarda yer alıyordu.
Cem Özer’in Laf Lafı Açıyor’unda çalışırken, o zamanlar Sezen Aksu’nun hem vokalistliğini, hem asistanlığını, hem de sekreterliğini yapan Hande Yener’den gelen telefonla Yaşar’ın hayatı bir anda değişmişti.
Sezen onu provaya davet ediyordu. Bizimki önce hık mık etse de kalbi küt küt atarak Rumelihisarı’nın yolunu tuttu.
Provalarda Minik Serçe mikrofonu Yaşar’a uzattıkça o kaçtı.
Sonunda Sezen “Sen bir türlü karar veremedin ama ben senin adına o kararı verdim, sen artık vokaldesin” dedi ve Yaşar Gaga ertesi gün sahnede buldu.
“Ne alaka bu yazı” diye merak ediyorsanız, hemen sadede geliyorum, sakin olun!
Şu sıralar Yaşar Gaga sessiz sedasız ‘Alakasız Şarkılar’ adını verdiği albümünü hazırlamakla meşgulmüş...
Seçilen sanatçılar da albümün adı gibi kel alaka!
Dilber Ay’dan Teoman’a, Meltem Cumbul’dan Ayta Sözeri’ye, Suzan Kardeş’ten Şebnem Bozoklu’ya ve tabii Sezen Aksu’ya kadar pek çok ünlü isim bu projede yer alacakmış!
Bizim Burak Kılıç, “Serenay Sarıkaya’nın albüm için hazırlanan şarkısını dinledim” deyince hemen telefona sarılıp Yaşar’ı aradım. Her ne kadar o “Henüz Serenay ile el sıkışmadık, aman sakın yazma” dediyse de haber bu, beklemez!
Eğer kulislerde bu romantik şarkı için “Stüdyo kaydı bitti, üzerine yaylılar gelecek” diye konuşuluyorsa Serenay gibi dünya tatlısı bir kız eminim bu albümde yer almaya hayır demeyecektir.
Sürprizi bozduysam özür dilerim Yaşar!
Tek kişilik jüri İzzet’in midesine bayram ettiren 5 sokak lezzeti
1- Mevzu kokoreçse her daim önünde bir kuyruk olsa da, bu işin gerçek sanatkârı Çengelköy Kokoreççi’sinin süt kuzusu sarması...
2- Bin bir türlü uluslararası hamburger markasına rağmen, hâlâ lezzetinden zerre taviz vermeyen Osmanbey’deki Kristal Büfe’nin hamburgeri...
3- İstanbul’un her tarafı adım başı börekçisi; ama en iyisi, bir tecrübenin müptela ettiği Fulya’daki Namlı’nın kıymalı kol böreği...
4- Sizi bilmem ama benim yaşımdakiler için ilaç mahiyetinde olan Balkan Lokantası’nın terbiyeli kelle paçası...
5- Biyotiğini, pro-biyotiğini Osman Hoca bilir ama benim dünyalara değişmeyeceğim pudra şekerli Kanlıca yoğurdu...
Paylaş