Paylaş
Ayşe Anlatıyor:
Benim annem sizin bildiğiniz annelerden değil. Ahhh nerede o elde açılmış börekler, nerede anne poğaçaları, nerede tatlılar, kekler.... Annem için mutfaktan çıkan herşey ille de ‘sağlıklı’ ille de ‘hafif’ olmalıydı. Ben de evin tombik ve şirin kızıydım. Aklım fikrim o şahane lezzetlerdeydi. Anneannem, babaannem sağ olsunlar sayelerinde mutfaktan çıkmazdım.
O zamanlar ipadler, akıllı telefonlar, televizyonda binbir türlü çocuk kanalı, AVM’de turlamalar yoktu tabii. Ya bahçeye çıkacaksın top oynayacaksın, ya kız kıza Barbie dünyasına dalacaksın ya da benim gibi mutfağa demir atacaksın. Ah o çocukluğumun mutfak muhabbetleri. Sabahtan girer, akşam yemeğinden sonra çıkardım mutfaktan.
Anneannem, babaannem ne müthiş yemekler yaparlardı. Çorbalar, dolmalar, mantılar, pilavlar, zeytinyağlılar. Annemse bütün çocukluğum boyunca herşeyi blenderdan geçirdi. O zaman blender büyük bir olay mıydı, neydi bilmiyorum annemin verdiği her yemek tarifinin olmazsa olmaz cümlesi; ¨Blenderdan geçiriyorsun, mis gibi¨ydi.
Bir dönem hepimizi yağdan kesti, sonraki dönem etlere kuruldu soya kıymasına dadandı. Trendlerin kadınıdır annem.
Misafir mönüsü ise fiksti; kuzu incik, bademli pilav. En iyi yaptığı yemekler domatesli pilav, zeytinyağlı barbunya, yayla çorbası, peynirli en hafifinden börek, zeytinyağlı fasulyeydi. Hala da barbunyayı estirir yani.
Ama hal böyle hafif olunca benim gibi iştahlı kız durur mu, daha ilkokulda yaptığım karışık ve acayip tostlarla mutfakta adımı duyurmaya başladım. Orta okulda şahane puf böreği ve poğaça yapıyordum, şakır şakır hamur açıyordum. Sonra kekler, değişik et yemekleri, çin mutfağı, makarnalar derken derken mutfak elime kaldı, annem rahatladı.
Tabii ki annenin yemeği gibisi yok, olamaz. Bu yaz Bodrum’a gidince zeytinyağlı barbunya ve domatesli pilavını yemeyecek miyim sanıyorsunuz?
Paylaş